Baekhyun büyük bir ciddiyetle makyajımı yaparken sık sık ofluyordum. sabah daha güneş yeni yeni doğarken peşinden süreklediği Seulgi ve Joohyun ile evi basmıştı. biz kahvaltı yaparken önüne gelene bağırarak bahçenin son dekorasyonları ile ilgilendi. aslında açık konuşmak gerekirse, o olmasa her şey zamanında hallolmazdı. herkes yavaş hareket ediyordu, Baekhyun'ı gördükleri an hızlanıyorlardı.
akşama doğru, hazırlanma sırası ben ve Junmyeon'daydı. gün boyu onu doğru dürüst göremedim. sürekli telefonda birileri ile konuşuyordu. zaten etrafımda üç arkadaşım ve anne Kim vardı, asla susmuyorlardı. istese de gelemezdi yanıma.
Baekhyun, Seulgi ve Joohyun anne Kim ile harika anlaştı. meslekleri aynıydı sonuçta. bir anda dördü kanka olmuş, dedikoduya başlamışlardı. anne Kim mezun olduklarında onlara kendi tasarım atölyesinde iş olanağı sunmuştu. bunun için ona minnettardım. belli etmeselerde arkadaşlarım mezun olduklarında açacakları butik için endişelilerdi. hiçbirimizin butik açacak kadar parası yoktu.
annem yoktu. gitmesine şaşırmamıştım. Junmyeon'dan istediği parayı almıştı sonuçta. onu tekrar görecektim, paraya ihtiyacı olduğunda Junmyeon'a gelecekti. kendimi gülmeye zorlayıp, umursamıyor gibi dursam da içimde bir burukluk vardı. evleniyordum, annemdi o benim. yanımda olmalıydı.
Baekhyun hayatı buna bağlıymış gibi ilgileniyordu makyajımla. Seulgi ve Joohyun ise son anda belime büyük geldiğini fark ettiğim pantolonumu düzeltiyordu. düğüne iki saat olması büyük bir şanstı. Joohyun'a teşekkür borçluydum, o söylemese asla denemezdim takım elbisemi.
"Chanyeol ile nasıl gidiyor?" diye sorup sessizliği bozdum. Baekhyun'ın elleri anlık olarak duraksasa da hızla işine geri döndü.
"yarışçıymış eskiden," dedi. "benim de yarışmak istediğimi ama araba sürmede iyi olmadığımı söyledim. yakında bir yarış varmış sanırım, arabayı sürerken yanında durabilirmişim."
o heyecanla konuşurken ben gülümsüyordum. oyuncak arabalardan oluşturduğu bir koleksiyonu vardı. Seulgi, Joohyun ve ben romantik komedi izlerken o hep yarış videoları izlerdi. şimdi bir yarışçıyla flörtleşmesi onun için şanstı. mutluydum onun adına.
"sonuç olarak bir şoför ve senin ceo sevgili bulma hayallerini suya düşürdü." Seulgi gülerken Baekhyun masada duran herhangi bir fırçayı ona fırlatmıştı. birbirlerine girmelerinden korksam da kısa bir laf dalaşından sonra herkes işine dönmüştü.
"ben geldim," diye içeri girdi Anne Kim. başımı çevirmek istediğimde Baekhyun enseme vurmuştu. "Sehun hazır mı?"
"makyajı bitti, saça geçiyorum."
"takım elbisede bir sorun mu var?" Anne Kim bir elini kalbine koymuş büyüttüğü gözleri ile manken üzerinde duran siyah-beyaz takım elbiseme bakıyordu.
"hayır," dedi Joohyun. "Sehun'un beline büyük geliyordu. hallettik bile."
Anne Kim büyük bir gülümseme ile Joohyun'ın beline sarıldı. kıskanmadım desem yalan olurdu.
"Junmyeon'a bu konuda pek güvenmezdim ama.. mükemmel bir eşi var ve eşinin arkadaşları meslektaşlarım!"
Baekhyun "yaaa" diye şımarık bir ses çıkarıp başını omzuna doğru yatırmıştı. ona bakıp yüzümü buruşturdum.
"anne Kim, ben ve Chanyeol'ün arasını yapar mısınız? o da oğlunuz sayılır, diğer damadınız da meslektaşınız olsun bari."
önümde duran Baekhyun'ın bacağını çaktırmadan çimdikledim. resmen annemi çalıyordu. pislik.