Oh Sehun
dava belgeleri elime geçtiğinde odama çekilmiş, yatağımdan hiç çıkmamıştım. ben evden taşınıp Junmyeon'un yanına gidince odama çok dokunmamışlardı, yerlere atılmış birkaç kumaş birikintisi vardı o kadar. odam biraz tozlu ve havasızdı ama bunları düşünecek durumda değildim. Joohyun sakince gidip Junmyeon ile konuşmam gerektiğini sürekli söylüyor olsa da yapacak gücü kendimde hiç bulamadım.
imzalamıştım evet. avukat bulmam gerekiyordu, belgeleri Junmyeon'un avukatına teslim etmeliydim, duyduğu an beni sorguya çekecek olan anneme hesap vermeliydim. Anne Kim hakkında düşünmüyorum bile. belki de o da oğlu gibi artık benden nefret ediyor ve baş belası olduğumu düşünüyordu, kim bilir?
hayatım hiç olmadığı kadar kötüydü son zamanlarda. okulumda da bol bol devamsızlık yapmıştım. belki de boşanmak benim için iyi olurdu? her şeyi düzene koymam için bir fırsat gibi bakamaz mıydım her şeye?
kapım tıklatıldığında derince iç çektim. yanlarına gitmeyeceğimi biliyorlardı. kendilerini yoruyorlardı sadece.
"Sehun," dedi Seulgi. "bir şeyler yemen lazım. herkes endişeleniyor. lütfen yanımıza gel."
yattığım yerden doğrulup karşımdaki duvara baktım bir süre. arkadaşlarımı böyle endişelendirmem ve onlara da eziyet etmem büyük bir haksızlıktı. hem, acıkmıştım da. sırf boşanıyorum diye yemeden içmeden kesilemezdim.
ayağa kalktığımda vücudumun ne kadar güçsüz olduğunu fark ettim. hafifçe titriyordum ve halsizdim. yemek yememiştim ve uzun bir süre boyunca ağlamıştım. doğaldı.
mutfağa girdiğimde masaya oturana kadar kimseden çıt çıkmadı. Yun hemen yanımdaydı. onunla ilgilenmeyi de unutmuştum, iyi ki Joohyun vardı.
"avukata ihtiyacım var."
"gerçekten boşanacak mısınız?" Seulgi'ye cevap olarak sadece başımı salladım.
yemekleri koyan Joohyun, "önce Junmyeon ile konuşmalısın demiştim sana ama sen bilirsin. tanıdığım birisiyle görüşeceğim." dedi. haklıydı, önce Junmyeon ile konuşmalıydım ama ona ulaşamıyordum ki! kaçıyordu benden.
"ben gidiyorum! Chanyeol ile buluşacağı—" Baekhyun'ın cümlesine başladığında yüksek çıkan sesi, beni gördüğünde yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. odamdan çıkmış olabileceğimi tahmin etmiyordu büyük ihtimalle.
"Chanyeol mü?"
"Sehun, bak—"
vücudumun titremesi daha da artmıştı. "ona ulaşmaya çalıştığımı biliyorsun Baekhyun! yanımda üzülüyormuş gibi yaparken bir yandan da randevu planları mı yapıyordun?"
ağır konuşuyordum, kabul ediyorum evet, ama elimde değildi. ne kadar üzüldüğümü biliyordu. onun yanındayken birçok kez hem Junmyeon'a, hem de Chanyeol'e ulaşmaya çalışmıştım. Baekhyun benim en yakın arkadaşımdı. daha ne kadar üzülecektim acaba?
"Chanyeol istedi, görüşüyorduk evet ama sana söylemem için beni tembihledi. patronunun emri olduğunu söyledi Sehun, ne yapabilirdim?"
göz yaşlarım düşmeye başlamıştı bile. sinirle gülerek elimin tersiyle ıslak yanaklarımı sildim. "ne olurdu? kovulur muydu yoksa?"
"daha da kötüsü! onunla evlisin ama ne kadar tehlikeli olabileceğinin farkında değilsin!"
Joohyun'ın boğazını temizleme sesi yüzünden duraksadım. "bağırmayın ve sakince konuşun, pişman olacaksınız sonrasında—"
"tehlikeli? Junmyeon mu?"
"evet! sence gerçekten tehlikeli birisi olmasa Yun'un abisi onu gördüğü an seni teslim eder miydi? başka birisi olsa seni oradan kurtaramazdı Sehun."