6. bölüm

1.6K 156 64
                                    

Herkesin onun adına yanıp tutuştuğu, sürekli daha fazlasını istediği, her dakika, her saniye, her gün yapmak istediği şeydi sex.

Bende şuan bunun için kavrulurken öylece kucağımda durup bana şaşkın gözleriyle bakmaya devam ediyordu sarışın olan.
Parlaklığından ödün vermeyen dudakları konuşmak için aralanınca gözlerim hemen oraya kaymıştı.

Jm: ne yapmaya çalışıyorsun?

Jk: bilmiyorum.

Jm: Tanrı aşkına.

Gözlerini anlık olarak devirdiğini görebilmiştim ve bununla beraber bana bir homurdanma sunmuştu, ardından yan bir şekilde oturduğu bacaklarımın üstünden kalkarken rahatsız olmuş tekrardan bileğini çekip oturmasını sağlamıştım.
Bir elim bileğini tutarken diğer elim belinden aşağıya kaymış büyük dolgunlukları sıkmıştı, inlemesini yada karşı koyamamasını bekliyordum. Fakat tek yaptığı düzensiz bir nefes vermek olmuştu.
Hiç çekinmeden dudaklarına uzanıp öpmeye yeltenirken eli ile ağzımı kapamıştı.

Sabır diliyordu.
Derince nefes alıp gözlerini kapatınca ellerinden biri omuzumu bulup yavaşça pat-patladı.
Bacaklarımı azıcık bile olsa kalçalarına daha çok değmek adına oynatınca tuttuğum bileğini kurtarmıştı.

Jk: sorun ne?

Daha dün arsızca kucağıma oturan çocuk şuan yaptığım şeye sinirlenmiş duruyordu ve ben hala anlayamamıştım neden böyle yaptığını.
Ellerini arkasında birleştirip oturduğum mesafeye doğru eğilerek gözlerimi delip geçen parlak siyah gözlerine bakmıştım.

Jm: sorun mu ne? Resmen bana "sevişelim mi?" dedin.

Jk: bu seni rahatsız mı etti?

Belinin arkasında duran ellerini çözüp iki yanına yerleştirince hemen vazgeçmiş küçük parmaklarını çeneme dolamıştı. İkimiz de sessizdik ta ki o gerçek üssü dudakları arasından çıkan kelime o an yerin dibinde girmem için bana mesaj yollayana kadar.

Jm: sen hakkını dün kaybettin Jeon.

Üzgünce suratıma bakarken tek yaptığım öylece gözlerinin içine bakmak olmuştu.
Birşey demeye çalışmıştım fakat lanet olsun ki olmuyordu, yapamıyordum ve ben hala yüzüne bakarken sandalyesine geri oturmuştu.

Kalçalarını sarmalayan küçük kumaş parçasının o an yok olmasını istemiştim ki Tanrı aşkına!
Nasıl böyle süt beyaz bir teni olabiliyordu?
Nasıl bu kadar kusursuz bir cildi olabiliyordu? Şu devirde ünlülerin bile parayla yaptırdığı yüzleri, vücutları kusursuz olmazken o resmen Güneş gibi parlayan bir cilde sahipti.

Sıkıntı ile nefes verdim.

Hemen yanımda duran şarap dolu bardağı kendime gelmeyi amaçlayarak tek seferde içtiğimde dudaklarımı birbirine bastırıp ağzımdan tınlamaya benzer bir ses çıkarmıştım.

Yüzüme bakmıyordu ve ben utanmadan vücuduna bakmaya devam ediyordum.
Beni fark etsin en azından bakışlarımdan rahatsız olduğunu söylesin istiyordum fakat konuşmamak adına yemin etmiş gibiydi.
Ben birşey demeden bana bakmayacağı kesindi.

Jk: Jimin?

Hmlamaya benzer bir ses çıkartıp bana baktığında elindeki kalemi hala döndürüyordu.

Jk: bana sinirli misin?

Jm: hayır değilim.

Jk: o zaman... Teklifimi neden geri çevirdin?

Elindeki kalemi çok da sert olmayan bir şekilde masaya bıraktığında bana doğru kafasını çevirirken sarı saçlarını eliyle düzeltmişti.
Ardından bir kolunu sandalyenin bel yaslama yerine koyarken diğer kolunu masaya koymuş ellerini yumruk yapmıştı.

JİKOOK {ÖĞRETMEN}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin