Ece'nin ağzından ;
Hayvan Mert aramadı bile,ben o kadar atar yapayım,trip atayım beyfendi aramasın. Sonra Türkiye neden gelişmiyor ? Tabii gelişmez. Dünyadaki hayvanların nesli tükenmeden bu Türkiye gelişmez ulan.En son ne olmuştu ? Ha ben buna trip atmıştım '' işim var falan demiştim dimi ? '' evet evet. Öyle dedim. 2 gündür aramıyor,mesaj atmıyor Lanet olasıca öküz.
15 dakika sonra telefonun mesaj sesiyle yataktan zıpladım.
Mesaj '' Bay Öküz.'''den gelmişti.
'' Bana içinden küfür etme Ece'' yaw bu çocuk beynimin içinde falan mı ? İçimden ne geçirsem hissediyor yada. 2 dakika sonra yeni mesajla kocaman gülümsedim. '' Luna'da bekliyorum,5 dakika içinde burda olmassan evine gelirim.''
Evime gelsin tabii ne öyle gelmeessen öldürürüm dercesine. Naz yapalım ama dimi ? '' Banane gelmiyorum,işim gücüm var benim,Göktuğ ile buluşacağız.'' Bu arada Göktuğ benim eski sevgilim,nereden esinlendi ki acaba birden ?
'' Göktuğ'yu başına yıkarım,5dakika içinde gelmessen seni balkondan aşşağıya sallandırırım.'' ukala şey. Çok mu kolay ? Ona kolay da neyse. '' Göktuğ gelicek diyorum ne uzatıyorsun daha ? '' diye cevapladım aradan 10-15 saniye geçti ve hala cevap yok,normalde 5 saniye içinde gelirdi yeni mesaj. Tamam biraz abarttım.ss
'' Mesajlaşmayı sevmediğimi biliyorsun,inadına başlatma,Göktuğ'yada başlatma,bahanenede başlatma,yeni saçma karakterler oluşturmada,geliyormusun ? gelmiyormusun ? Yada ben mi geleyim ?????'' soru işaretlerini dizelediğine göre bizim ukala fazla sinirli. '' Geliyorum hayvan geliyorum '' dedikten hemen sonra yataktan aşşağıya zıplamayı düşündüm,daha doğrusu düşündüğüm şeyi uyguladım ama salak ben yine ayağımı burktum. 5 dakika içinde hazırlandım. Altıma siyah dar paça pantolon,üzerime beyaz gömlek,gömleğin ,üzerine siyah bol bir t-shirt giydim,gömleğimin yakalarını t-shirtin üzerine çıkardım. Saçmlarımı arkadan tek kuyruk yaptım. Siyah bileğime kadar olan deri ayakkabılarımı giydim,koluma sonsuzluk işaretini betimleyen bir bileklik taktım ve yola koyuldum. Luna Pastahane'yi kesitkten sonra taksiden indim ve içeriye girdim. Önce bir etrafa bakındım,harbidende bayaaa büyük , yakışıklı bad boys takımları vardı. Tabii bir o kadarda sürtük kız. Bar'a benziyordu ama pastahane olduğu için dışardan çok ezik görünüyordu.
Etrafı süzdükten sonra gözlerim Mert'i buldu. Mert'te beni süzdükten sonra '' Geç otur '' dedi. '' İnsan bir ayağa kalkmaya teessüf ederdi. '' Allah için otur şuraya kurban olduğumun eziği dercesine bana bakıyordu. Ayağa kalktı ve sandalyemi geriye çekti '' Buyrun hanım efendi. '' - '' Teşekkür ederim beyfendi.'' dedim ve oturdum. '' Neden çağırdın beni buraya ? '' Kendimi birden dava da hissettim. Sonuçta Karşımda Mert Soyalan vardı. '' Hadi gidiyoruz '' kolumdan tuttuğu gibi ağzımı açmama izin vermeden arabaya bindirdi.
---------------------- Yarım saat sonra.
Beni bir tekneye bindirmişti.
Tekne beyazdı,şirindi,minik ve güzeldi,içinde 2 battaniye,yemeklikler,el fenerleri falan vardı. Teknenin üzerinde '' Soğuk Kış Ayındaki Bahar'ım. '' yazıyordu.
Elini uzattı '' Dikkatli ol '' dedi , ellerini tuttum ve tekneye bindim.
5 dakika boyunca hiç konuşmadan arkam Mert'e dönük denizi süzüyordum.
Mert '' ah '' dedi ve sol kolunu tutmaya başladı. Korkmaya başlamıştım,endişelendim. '' İyi misin ? '' hızlı hızlı nefes almaya başladı '' Tamam tamam iyiym,bir şey yok. '' dedi. Birden kolu kasılmış olsa gerek. O anda teknenin bir küreğini elindende kaydırdığını fark edince bir de baktım ki saat 18.00 ve biz tam tamına denizin ortasındayız. Mert yakınmaya başlamıştı bu duruma. Ben ise üzüleyimmi sevineyimmi bilemedim.
'' Telefonlarda çekmiyor,havada karardı. ''
'' Mahsur kaldık burada '' dedi ve gülümsedii.
'' Biliyorum '' diyerek somurtmaya başladım.
'' Madem bugün şans bizde,kapıdan kovmayalım,varmısın bugün şansı da misafir edelim ? '' dedi ve gülümsedi. Elleri birbirine keletlenmişti.
''Kovmaya gerek yok zaten dalmış baksana '' diyerek yine somurttum.
'' Bak ya bak,bugün gülsene sen,ne somurtuyon ? Şans bizle bugün tiskindirici yüz ifadesini bırakta gül,sen gül ki bende güleyim. '' dedi ve biraz yaklaştı.
'' Benim gülmemle senin gülmen ne alaka ? '' dedim ve kafamı öne eydim.
Mert biraz uzaklaştı,biraz da kızardı.
'' Öyle gülümsüyorsun ki senin gülüşünde hayat buluyorum,Şu gözlerimin dünyada görüp görebileceği en güzel şeysin sen. '' Elinden geldiğince bağırdığını hissediyordum.
'' Güzel olan sensin anlıyormusun ece ? Uzun konuşmalardan nefret ettiğimi biliyorsun. Ama senin için herşeyi yapmak istediğimi de biliyorum. Sanki canımı istesen canımı bile verebilirim. Neden bilmiyorum ama senden başkası benı ne üzebiliyor ne de mutlu edebiliyor. ''
İçimdeki ses ; Eee tabii ece ŞOK ece İPTAL ece VEFAAD.
Dış sesim ; Imm,şeyy,pe...'''' Bir şey söylemek zorunda değilsin. '' Sırtıma yumuşacık yorganı atarak yanıma oturdu '' Sadece yanımda ol bugun olur mu ? Senle açayım gözlerimi sadece bunu istiyorum.''
El fenerlerinin hafif beyaz rengi ortama çok romantıklık sağlamıştı,bir de klasik müzik çalıyordu. Yanımda da Mert vardı,daha ne isteyebilirim ki ?
'' Denizin dalga sesi,biraz müzik,biraz mutluluk ve biraz sen,dünyanın en güzel şeyi.''
Mert'in gülümsemesi üzerine kafamı omzuna koydum. Denizin ortasındaki soğukta bir tek Mert'in sımsıcak beni sarışını hissediyordum. Mutluydum çünkü sabaha gözlerimi ona açacağım. Güne onunla başlayacağıım.
Aşk dolu bölüüm ^_^
MEDYADAKİ ECE. ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sabah Uykum
ChickLit'' Neden sadece sana ait olduğumu söyledin? '' diye fısıldarken. Burnunu yüzümde gezdirerek '' Çünkü sen sadece benim karanlığımın umudusun. Sadece benimsin. Sadece bana bu kadar çok yakışıyorsun. '' diye fısıldadı ve gözlerini hafif yumarak dudakla...