{5}

83 8 14
                                    

Friskin gözünden

Sabah kendimi yatağa çapraz bir şekilde yayılmış halde buldum .
Yavaşça doğruldum ve etrafıma bakındım

Duvardaki saat dikkatimi çekti.
Saat on bir olmuştu.
John gideli çok olmuş .
Kendimi yataktan kaldırdım. Yatağı da düzelttikten sonra çalışma odasına geçtim .

Bilgisayarı açınca bir yorum sürüsü beni karşıladı .
Bir çok kişi benim bu hikayemi beğenmişti .
Bu gerçekti . Demek insanlar gerçekleride seviyorlar .

Ama en çok anı ile ilgili daha çok detay bilip bilmediğim sorulmuştu.
Ben de yazmaya başladım.



" Hey. Sanırım buna alışmaya başladım.
Bir çok yorum gördükten sonra herkezin aklındaki soruyu gördüm.

O anı ile ilgili daha hazla detay biliyor muyum ?
Aslında bakarsak evet . Biliyorum .

O sıcak güneşi hatırlıyorum , denizin canlı mavisini ve o sarıldığım kişiyi .
Yüzü tam olarak yok . Ama  hissettirdiği var .
Sanki elimi ve vücudumu neresine temas ettirsem hiç yemek yememiş bir deri bir kemik kavramına tam uyan birini hissediyorum .

Ama çok rahatlatıcı bir histi bu .
Kaburgaları hissettim boyundaki kemiği hissettim ve daha bir çok şey daha hissettim .

Birde bazı cevaplar arıyordum . Ve bir soru kafama takıldı . Acaba hiç buralarda bir deniz var mı ? İşte şimdi buna bakacağım .
Bu gün yoğun bir gün olacak gibi .

Neyse . Umarım bir yere varırım. "

(Dosya kaydedildi )

Bilgisayarı kapattım ve Ebotta ki denizlere baktım. Ebotta sadece bilimdik tek bir plaj dışında başka hiçbir deniz yoktu .

Biraz daha aramak için uğraştım . Ama hiçbir yere varamadım.
Başım ağrımaya başladı .
Bunun üzerine bilgisayardan kalktım ve hemen koltuğa oturup başımı yukarı kaldırdım .

Biraz böyle kaldım . Başımın ağrısı yavaş yavaş dindi .
Bu sırada telefonum çalmaya başladı.
Telefonumu elime alınca annemin aradığını gördüm .

Telefonu açıp cevap verdim.
"Alo ? " dedim sadece.
"Beş dakikaya aşağıda ol. Gelinlik bakmaya gideceğiz ." Dedi Annem katı bir sesle.

Ben sadece öylece dona kaldım.
"Anlamadım ? Ne demek gelinlik bakmaya gideceğiz?" Dedim gergince .
Annem derin bir nefes aldı.
"Bunun neresini anlamak güç Frisk . Baya gidip gelinlik bakacağız . Beş dakikan var ." Dedi Annem ve telefonu suratıma kapattı .

Ben derin bir nefes aldım. Anlamıyorum.  Bir kerede kızının ne istediği önemli olsun ya . . .








Beş dakika sonra dışarı çıkıp annemin kapıya yanaşmış arabasına doğru ilerledim .
Arabaya binince annemin gülen yüzüyle karşılaştım.

"Nasılsın benim biricik kızım ?" Dedi Annem bana sarılırken . Ben gülmeye çalıştım.
"İyim anne . Bilirsin . Evde boş boş oturuyordum ." Dedim sadece .

Annem birşey demedi buna.

Bir süre sonra bembeyaz gelinliklerin sıralandığı bir dükkana geldik.
Bir çok değişik modelde gelinlik vardı .
Hepside çok ama çok güzeldi .

Ama ben bunları giymek bile istemiyordum .
Güzel olabilir . Ama şu anda hazır olmadığım bir şey yapmak üzereydim. Ayrıca birde benden sakladıkları sırrı vardı .

Birşeyler dönüyor . Ve ben bundan çok ama çok rahatsızım .
En sonunda kendimde içeri sürdürecek cesaret çıktı ve birlikte içeri girdik .


Kendimi bir çok değişik gelinliği denerken buldum .
Hepsi beni çok zarif yapıyordu .
Ama ben bunu istemiyordum .
Annem sürekli arkadan gülmem için işaret ediyordu .

Benden tek çıkansa yorgun ve cılız bir gülümseme oluyor.
Bir süre sonra cidden bitmiş haldeydim.
Annem ben yorum yapmayınca kendine göre seçip bana giydirmeye başladı .

Ama cidden çok sıkılmıştım.
Akşama doğru artık kaç tane gelinlik giydiğimi bile unuttum .
O kadar çok model denemiştim ki artık yorgunluktanda başım dönüyordu .

Birden bu azap arasında bir ses duydum .
"Merhabalar. Nasıl gidiyor ?" Dedi John prova odasına doğru gelirken .

Ben bu sırada başka bir gelinliği denemek için kabindeydim.
"Ay benim biricik oğlumda gelmiş . İyim  kızımla beraber gelinlik alışverişi yapıyoruz." Dedi annemin neşeli sesi .

Bu dikkat dağıtır işte .
Hemen gelinliği asıp kendi kıyafetlerimi giydim .

Onlar hala konuşurken ben dikkatlice kabin kapısını açtım ve hiç düşünmeden koştum .
Ben dışarı doğru çıkmışken adımın haykırıldığını duydum . Ama koşmaya devam ettim .

Bir süre sonra bir depoya girdim .
Depo biraz soğuk tutuluyordu . Ama umursamadım bile.
Sadece son hız dışarıya koşmak için mücadele ettim.

Burası yerin altı olduğunu anlamam ise bir iki dakikamı aldı.
Çok yoruldum. Biraz nefesimi toplamak için kendimi duvarda bir yere bıraktım.
Burda gelinlik yığını baya fazlaydı . Beni kimse görmez.

Nefesini toparlamaya çalışırken birden gözümden bir yaş geldi . Sonra bir tane daha . Sonra bir tane daha . Ve bir tane daha . Ve bir tane daha .
En sonunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım .

Elimi ağzıma götürüp sesimi biraz bloke ettim .
Artık bu baskılara katlanamıyordum.

"Burası biraz soğuk değil mi ?" Dedi bir ses .
Başımı kaldırınca Johnu gördüm.
Ben başımı geri eğip bir hıçkırık sesimi daha bastırmaya çalıştım .

Ağlıyordum . Hemde deli gibi . Ama durmuyordu işte.
John yanıma oturdu . Benim belime yavaşça sarıldı .

"Ağla . Çok dolmuşsun dışarı çıkar gitsin ." Dedi kulağıma fısıldayarak.
Bende öyle yaptım .
Johna sarıldım ve hıçkıra hıçkıra ağladım .
Kendimi durduramıyorum .
Ama ağlamak iyi geliyordu .

İçimde ne varsa boşaldı .
Kendimi bir kuş kadar hafif hissediyordum .
Ondan ayrılırken John gülümsedi.
"Daha iyi misin?" Dedi gülerek .

Bende güldüm .
"Evet . Daha iyim . " dedim neşeyle.
John benim bu halime güldü ve bana bir kez daha sarıldı.

"Ne oldu ? Annende çok üzgün olduğunu söyledi ." Dedi John bana bakarak .
Ben derin bir nefes aldım sadece. 
"Ben . Sadece kendimi buna hazır hissetmiyorum. Biliyorum . Bir senedir nişanlıyız . Ama kaldıramıyorum. Çok korkuyorum . Lütfen . Annem beni dinlemiyor. Bunu olabilecek en ağır şekilde geçmek istiyorum.
Zaten beraber yaşamıyor muyuz ? Düğün sadece bir çeşit şov yapma .
Ben böyle mutluyum zaten. " dedim bütün içimi birde sözlü olarak dökerek .

John bir süre sesini çıkarmadı.  Ama sonrasında kollarını bana sıkı sıkı sardı.
"Sen nasıl istersen çiçeğim. Eğer ağırdan alalım diyorsan ağırdan alırız." Dedi anlayışlı sesiyle.

Ben gülümsedim ve ayağa kalktım .
Oda ayağa kalktıktan sonra ona sarıldım.
"Anladığın için teşekkürler ." Dedim sadece.

John da böyle biraz kaldıktan sonra konuştu.
"Hadi. Annen daha fazla meraklanmadan gidelim" dedi ve beraber prova odasına geri geçtik .

  

     

Asma Kilidin Anahtarı (Echotale) ||frans||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin