Sabah Johnun gürültülü alarmıyla uyandım . Genel olarak ben uyanmayayım diye özel kulaklıklarla uyurdu. Ayrıca ses olmadan uyuyamazdı. Bende tam tersi sessizlik her şeydir.
John kalkıp direk banyoya girdi. Bende yataktan kalktığım an başım döndü .
Birazda öksürdüm.
Boğazımda gerip bir his vardı. Sanki yutkununca ardından küçük taşlarda yutuyordum.Bir süre bekledikten sonra ayağa kalktım ve banyoya doğru yol aldım.
Banyoya gelince üzerimdekileri çıkardım ve banyoya girdim.Sıcak su beni tazelendirmişti .
Saçımı yıkarken köpük ve suyun bedenimden kayıp gitmesi kadar güzel bir his olamaz .İşim bitince giyinme odama gittim. Sonrasında dolaptan bir elbise aldım.
Çiçekli salaş bir elbiseydi.
Ayağımda da beyaz yüksek spor ayakkabılar giydim .
Saçlarımı iki yandan bir tutam aldım ve arkadan beyaz bir tokayla bağladım .İşim bitince ikimizde hazırlanmış bir şekilde kahvaltı yaptık.
Birşeyler atıştırdım. Kendime güzel bir bitki çayı hazırlayıp onu içtim .
Boğazım biraz rahatlamıştı .İşimiz bitince ikimizde kalktık ve evden çıktık .
Arabaya bindik ve şirkete doğru yol aldık.Şirkete gelince ben kendi işime, John da kendi işine gitti .
Ben yine bir çok belgeye onay verdim .
Sonrasında şirketten ayrılıp bazı inşaatlara uğradım.Planlanan parklara ve ona özel küçük iş yerlerinin yapımına baktım.
Burdaki bir çok parkın tasarımı benim elimden geçmişti .
İnsanlar zaten zengin birini bulmuşken çalışmamın saçma olduğunu söyleselerde ben umursamadım.
Açık konuşmak gerekirse evde oturmak bana göre değil .Bu yüzden bu işler benden sorulur.
Bir süre etraftaki inşaatları gezdikten sonra tekrar şirkete döndüm .
Şirkete geri dönünce kantine gidip bir sandalyeye oturdum .Oturduğum anda hem çok yorulduğumu hemde başımın inanılmaz bir biçimde döndüğünü hissettim .
Bir süre gözlerimi kırpıştırdım.
Biraz sonra birazda olsa kendime gelince bir telefon çalması ile başımı masada duran telefonuma çevirdim.John arıyordu.
Elime alıp telefonu açtım .
"Alo ?" Dedim yavaşça.
"Frisk sen iyi misin? Sesin biraz yorgun geliyor." Dedi yavaşça.
Ben o göremesede başımı olumsuz anlamda salladım."Hayır. Ben iyim . Sadece biraz yorgunum. " Dedim .
John anladığını belirten bir ses çıkardı .
"Nerdesin? Eve gidelim o zaman." Dedi John nazikçe.
Ben sadece güldüm.
""Çok tatlısın. Ama benim hala işlerim var. Sen git." Dedim yavaşça.
"Şey. Tamam tatlım. Evde görüşürüz." Dedi ve telefonu kapattı.O duraksama niyeydi şimdi ?
Fazla üstelemedim.
Ben de kantinden çıktım ve özel arabama binmek yerine yürüyerek bu plaja yine geldim.Aşağı aynı toprak yoldan inerken etrafıma bakındım.
Artık yolu bildiğim için direk kaza geçirdiğim yere gittim.
Daha derin bir kum izi beni karşıladı.Ama bu sefer bir şeyler farklıydı .
Bir ayak izi daha fark ettim.
Birden arkama baktım.
Denizde giden ayaklar.
Birden izleri takip ettim .İzler beni bir çeşit kayanın arkasına kadar getirdi.
Ordan sonra kendim durdum zaten.
Bir gitar sesi kulaklarımı doldurdu.
Burda biri daha var.
Gitar bir süre çaldıktan sonra hoş bir kız sesi beni anlık olarak şoka soktu.
Düzeltiyorum. Birileri daha var.Merakıma yenik düştüm ve başımı yavaşça kayadan çıkardım.
Gördüğüm beni dahada şaşırttı .
Bir kız vardı. Neredeyse benim yaşlarımda. Saçları boynundaydı. Gözleri anormal bir biçimde kırmızıydı. Ona yakışmıştı gerçi .
Üstünde bir deri ceket ve içindeyse sarı çizgili yeşil bir kazak yada tişört vardı .
Siyah pantolonundaki zincir ona harika bir hava katmıştı.
Şarkı söyleyen oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asma Kilidin Anahtarı (Echotale) ||frans||
PertualanganAşk. Herzaman en olmadık yerden vurur. Farklılıklardan vurur. Zorluklardan vurur. Mücadeleden vurur. Bunu en iyi anlayacaklardan biride Friskdir. Kendisi hakkında hiçbir bilgisi olmayarak yaşayan Frisk, gerçeğiyle yüzleşeceğinden haberi yoktur. Bir...