İnince Kartal'a giden minibüslerin geçtiği köşeye yürüdüm. Binerken muavine sordum adres teyidi için, daha çok iş çevresi görünümlü bir kalabalık vardı içeride.
Paramı verip ayakta rahat durabileceğim bir köşeye geçtim. Açıp navigasyonu yolu takibe başladım sonra. İçimden Beyza Hanım'la konuşup görüşmeye hazırlık yapıyordum bir yandan.
Düşündüğüm gibi başladı görüşme.
Ebru isimli bir de yardımcısı vardı. Biz konuşurken notlar tutuyordu o da. Konu yakın dönem iletişim hedeflerinden açıldı. Çok geçmeden de bütçelere geldi. "Tamam" dedim içimden, "Kaynak ayırmamanın kibarca yolunu yapıyor bunlar".
Malum, sponsorluk zaten ciddi hedefim değildi ama Bülent Bey'i bir saniye bile görmeden çıkışa geçecektim birazdan. Bir mucize beklerlen telefon çaldı. Masa telefonu. "Tamam" dedi Beyza Hanım karşısındakine, "Biz de bitirmek üzereyiz zaten".
"Bülent Bey" dedi sonra bana, "Tanışmak istiyor sizinle!" Bir süre sonra kapı açıldı. Tipini nette gördüğüm için şaşırmadım karşımda görünce. Saygıyla ayağa kalktım. "Oturun" dedi gülümseyerek. Fotoğraflarından bir parça daha havalıydı. Losyon sürülmüş saçlar, göz altlarında birkaç küçük yara bandı.
"Beyza sizden bahsetti" dedi, vaktini değerli kullanmak isteyen bir netlikle. "Güzel de hedefleriniz var, bizim şirket politikalarıyla örtüşen. Üstelik cesaretiniz de hoşuma gitti. Ama ben paramı vereceksem neye vereceğimi önden görmek isterim!"
"Tabii" dedim acemi bir heyecanla; "Demomuz yanımda zaten".
"Boş versene demoyu!" dedi, "Sen söyle bana!" İşte o an çalıştı kafam; "Bir akşam sahnemize buyurun dilerseniz" dedim. "Benim daha iyi bir fikrim var!" dedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN TER
General Fiction"Avukatın ne diyor?" dedim. Öyle ya bir avukatı olmalıydı muhakkak. "Delil bulmalıyız diyor" dedi, delili de benden istiyordu. "Yapamam" dedim. "Sanayide olanları biliyorsun!" "Tam da bu yüzden seni aradım" dedi... Gerçekçi hikayeleriyle fark yarat...