Son günlerde hep aynı rüyayı görüyorum. Yarı karanlık saatler. Yokuş aşağı koşuyorum sokakta. Ayaklarım çıplak, yalın ayak yani...
İlk başlarda çok üzerinde durmamaya çalışıyordum. Çekip örtümü kafama geri uyuyordum. Uyumaya çalışıyordum ya da. Ama şimdi başa çıkamıyorum.
Düşünmemeye çalışıyorum. Zihin öyle değil tabii. Üşüşmeye başladı mı durduramıyorum bazen fikirleri.
Hep aynı telkini yapıyorum kendime. "Senin düşünmenle düzelmeyecek" diyorum, "Uyu güzelce." Uyumak yoluna koymuyor tabii. İyi geliyor yine de.
Bir hikaye yazıyorum bir yandan. Mizah bu defa. Bir reklam ajansı. Çalışanlar patronun yokluğunda durumu idare etmeye çalışıyor onun kılığına girip.
Tam bir "Bazıları Sıcak Sever" komedisi. Özgün tabii. İşte müşteri patrona asılıyor filan. Tabii aslında patronu kılığında akşam yemeğine giden çocuğa. Komik bence yani.
Patron bir operasyon geçirmiş. Gelecek hafta yapılması beklenen toplantı da öne alınmış. Böyle başlıyor serüven. Polisiye unsur yok içinde. Düz komedi.
Tutar mı bilmiyorum. Yazması keyifli ama.
Bu son olaydan sonra kesin bir karar verdim. Bir süre daha dingin şeyler yazacağım. Olaysız.Hamza gibi düz bir hayat istiyorum bazen. Tasasız. Biraz dağınık işte benim kafalar. Öte yandan iyi gelen şeyler de var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN TER
Ficción General"Avukatın ne diyor?" dedim. Öyle ya bir avukatı olmalıydı muhakkak. "Delil bulmalıyız diyor" dedi, delili de benden istiyordu. "Yapamam" dedim. "Sanayide olanları biliyorsun!" "Tam da bu yüzden seni aradım" dedi... Gerçekçi hikayeleriyle fark yarat...