Meri'nin birkaç zamandır keyfi yerindeydi. Geceleri rahat uyuyabiliyordu, insanlarla daha rahat iletişime geçebiliyordu ve en önemlisi kendini iyi hissediyordu. Tam olmasa da yavaş yavaş kendi dünyaya açıyordu. Onun hastaneye gelişi ve Orhan'la olan ilişki olmayan ilişkileri hayatında çok büyük bir ilerleme kaydetmesine yardımcı olmuştu. Tabii ki tam iyileşebilmesi için daha çok yol kat etmesi lazımdı ama birkaç ayda senelerdir yapamadığını yapmıştı. Bu hastane, İpek, Ateş ve özellikle de Orhan ona çok iyi geliyordu, sanki eskisi gibi kendini bulmuş gibiydi.
Birkaç gün sonra SMA hastaları için bir gece düzenlenecekti, poker oynayacaklardı. Bu geceye giderken güzel şeyler giyinmeleri gerekiyordu ve Mehmet Ali hala doğru düzgün bir şey bulamamıştı. Zeynep departmandan çıkıp eve gittikten sonra Meri de gidecekti ki gözü Mehmet Ali'nin telefonuna kayıverdi.
"Ne bakıyosun takım mı? Yardımcı olabilirim istersen."
Mehmet Ali kafasını ona doğru çevirdi, cidden kararsızdı ve yardıma ihtiyacı olduğu her halinden belliydi. Meri ona masayı göstererek gel gel yaparak çantasındaki laptopu çıkardı. Mehmet Ali'nin giyim zevkini zaten çözmüştü hemen ona göre bir şeyler gösterdi ve bakmaya başladılar.
"Peki ya bu gömlek hocam?
"Bak bu gömlek güzel ama bu modeller hiç kullanışlı değil, bir kere giyersin sonra hevesin kaçar."
Yaklaşık yarım saat internet sitelerine baktılar ve o ara Emre de kapıdan içeri girdi. Mehmet Ali'nin nöbeti vardı ama Meri'nin gitmediğine şaşırmıştı. Ne oluyor burada demeden Meri, Emre'yi de yanlarına çağırdı. Yani olayı tasvir edecek olursak, üç tane doktor bir laptopta bir doktora takım arıyorlardı. Meri o kadar bilgili konuşuyordu ki, Emre aklına gelen her soruyu soruyordu.
"...yani hocam diyosunuz ki bu kumaşlar çeker öyle mi?"
"Çeker tabii, sonra drop seviyesi artar, düdük gibi kalır ceket. Ondan kumaş çok önemli."
Bu yaklaşık böyle bir saat gitti, en sonunda Mehmet Ali'ye yakışacak bir takım bulan Meri, üstüne tam oturmazsa, onun terzisinin hemen o işi halledeceğini söyledi. Emre ve Mehmet Ali baya eğlenmişlerdi. Mehmet Ali zaten Meri'yi çok samimi ve işinin ehli, iyi biri olarak görüyordu. Hastanenin her dedikodusunda ona gelir, onla laflardı. Ayrıca biliyordu ki günün sonunda bir derdi olsa hemen ona gidebilirdi. Meri'nin en sevdiği özelliği ise dobra olmasıydı, her şeyi olduğu gibi söylüyordu. Mehmet Ali lafı dolandıran insanlardan pek hoşlanmazdı.
İşleri biter bitmez Meri çantasını ve kaskını kaptı ve motoruna doğru gitmeye başladı. Bir anda telefonu titredi, bu Orhan'dan gelen bir mesajdı. Yüzünde bir anda çiçekler açan Meri etrafına baktı ve gülümsemesini avuttu. Gelen mesajı açtı şöyle yazıyordu,
"Sana küçük bir hediye aldım, motoruna koydum. Eve gidince bak umarım beğenirsin."
Meri şaşırmıştı, hediye cidden motorun bagajındaydı. Baya merak ediyordu ama evde aç dediğiyse bir nedeni vardı. Kaskını taktı ve hızlıca eve gitti. Bagajdan kutuyu çıkardı ve içeri doğru hemen koştu. Kapıyı açtı, içeri geçti ve Havuç onu hemen takip etti. Elini yüzünü yıkamadan hemen kutuyu açtı, kutu çok güzel bir kutuydu. Açtıktan sonra üstüne bir naylon ve bir not vardı.
"Giyinmeyi sevdiğini biliyorum, umarım senin için seçtiğim hediyeyi beğenirsin, çünkü beğenmezsem Meri'nin kıyafet dersinden kalmış olurum. Not: Elbise giymediğini biliyorum ama bunu lütfen dene, özellikle rengi sana çok yakışacak. -Orhan."
Meri resmen baya heyecanlanmıştı, naylonu kaldırdı ve altında kırmızı bir elbise vardı. Elbise o kadar güzeldi ki, normalde elbise tercih etmeyen Meri'yi bile heyecanlandırmıştı. Gördüğü gibi hemen denemeye gitti, elbise üstüne tam oturmuştu her şeyi çok güzeldi. Elbise üstünde kutunun içine girmiş Havuç'a dönmem Meri şunları dedi,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdüanka - Hekimoğlu Reimagined
FanfictionAteş'in ekibinin en yeni üyesi Meryem Soğuk. Ateş'le çok eskiden beri arkadaş olan Ateş'in deyimi ile Meri hoca, kıvrak zekasıyla her tezi çürütebilen, her türlü ihtimali aklından hızlıca geçiren bir cerrah. Meri'nin geçmişi onu ve çalışmasını nasıl...