Seminer: Aşk Yeniden

261 27 385
                                    

Kaotik ama güzel bir düğünün ardından Orhan'ın düğünden üç gün sonra aldığı bir haftalık Norveç biletleri için Meri ve Orhan hazırlanmaya başladı. Bu arada İpek, Bahar için bir bakıcı bulup işinin başına geçti. Meri ve Orhan da balayına gidene kadar çalışacaklardı, bu yüzden de Meri İpek'le ikisinin boşluğunda İpek'in odasına gitti, Asya'yı da çağırdı ve üçü Türk kahvesi içtiler. İpek'in genel olarak konuşmaya da ihtiyacı vardı, Meri bunu fark ettiği için de odaya gelmişti. Kahveler geldi ve hem kahveyi hem de konuyu soğutmadan Meri konuşmaya başladı.

"İpek, bana söylemek istediğin bi şey var mı? Yani, geldiğinden beri dalgınsın."

İpek kahvesinden bir yudum aldı ve koydu. Cidden bir şey vardı.

"Buraya geldim de gelmesine... Aklım hep Bahar'da. Napıyolar, ne ediyolar, nasıl idare ediyo... Bakıcıyı da güvenerek aldım ama işte... Aklımda hep..."

Tecrübeli iki anne olan Asya ve Meri birbirine baktı ve gülümsedi. Asya'nın Nil'den haberi yoktu gerçi ama biraz sonra olacaktı. O kadar konuşmalarına rağmen Meri ondan bahsetmemişti. Meri de kahvesinden yudumladı ve İpek'e gözlerinden sevgi fışkıracak bir şekilde baktı.

"İpekçim canım arkadaşım. İşe yeni başladın, aklın kalması çok normal. Olur böyle şeyler, hepimize oldu bu."

Asya hemen meraklı gözlerle ablasına baktı.

"Hepimize oldu derken?"

Meri anlatmadığını hatırlamaz bir şekilde ona cevap verdi. Cidden farkında değildi.

"Hepimize işte, sana bana. Karnımdaki çocuk benim ilk çocuğum değil sonuçta."

Asya şaşkın gözlerle ona baktı.

"Değil mi?"

İşte o zaman Meri hatırladı, ona bu konuyu anlatmamıştı. İpek de stres olmuş bir şekilde Meri'ye baktı. Her ne kadar da bazı şeyleri aşsa da bu konuyu anlatırken yine de duygulanıyordu. Ama eskisinden daha iyi bir şekilde, yani kabullenmiş bir şekilde konuyu ona anlattı. İpek, Meri'nin geçen seneki halini düşünüp bu seneki haliyle karşılaştırdı kendi kendine. Konuyu anlatırken ki üzüntüsü, burukluğa dönmüştü. Nil yine onun sızlayan yarasıydı ama artık o yaranın orada olduğunu kabullenmişti. Ateş çağırınca çıkmak zorunda olan Meri hemen kalktı ve departmana gitti. Asya ve İpek yalnız kaldı ve Asya aklında kalan birkaç şeyi İpek'e sordu.

"İpek hanım siz bu olaylar olurken onun yanında mıydınız?"

İpek kafasını evet dermişçesine salladı.

"Peki ablam bunun üstesinden nasıl geldi? Zaten evden gelen travması da vardı, hiç kolay bir hayat geçirmedik biz. Özellikle de o, her şeyin suçlusu oymuş gibi davrandılar hep. Babamdan en çok ablam çekti."

İpek bu konu açılınca biraz meraklandı.

"Senelerce çekti bunun acısını ablan. Ateş hep onun yanındaydı, açıkça söylemek gerekirse o baktı ona. Sonra bu hastaneye geri getirdi onu ve Meryem, Orhan'la tanıştı. Orhan onun elinden tuttu ve dünyaya geri kazandırdı... Çok kişisel olmazsa sana bir şey sorabilir miyim? Ablan hiç aile hayatından bahsetmedi, nasıldı... sizin aile hayatınız?"

Asya biraz soluklandı ve bekledi. Buruk bir gülümseme sardı yüzünü.

"Çok zorlayacaksa anlatma lütfen..."

Dedi İpek hemen ama Asya anlatacaktı.

"Yok yok... Sadece düşünüyorum da... İkisi de hala hayatta, annemle babam. Hiçbirimiz onları ziyarete gitmiyoruz, Eren de dahil. Çünkü hayatlarımızı mahvettiler, ilk başta ablamın. Ablam bizi terk ettiğinde 17 yaşlarında falandı. Babam o yaşa kadar biz ne yaptıysak onun üzerine yüklerdi. Eren de küçük olduğu için kafası basmazdı hep ona atardı suçları. Ben ablama çok bağlıydım, o gidince ona çok kızdım çünkü eksik kaldım. Ama insan yaş ilerledikçe anlıyor öyle bir ailede onun üzerinde nasıl bir baskı olduğunu. Bana da baskı uygularlardı ama ablam kaçınca babamın siniri daha çekildi, anneminki daha da arttı. Bu sefer Eren ve ben ayırt etmeksizin psikolojik şiddet uyguladılar. Ben de 18'ime gelince Eren'i alıp kaçtım, mahkeme kararıyla Eren'in vekaletini aldım. Annemle babamı da o zamandan beri 1-2 kez falan gördüm. Ablam en iyisini yaptı her şeyi geride bırakmakla. Yollarımız şimdi kesişti ya, çok minnettarım. Her şeyi geride bırakmak en iyisi İpek hanım, yoksa insan kafayı sırıyor. Ben buraya gelmeden önce kocam benim aldattı ve üstüne neler neler yaptı. Ben de oğlumla her şeyi bırakıp Tekirdağ'dan İstanbul'a geldim. Her şeyi geride bırakmak insanın hayatında yeni yeni yollar açıyor."

Zümrüdüanka - Hekimoğlu ReimaginedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin