ZAMAN ATLAMASI
Meri’nin başından geçen o talihsiz olaydan tam olarak dört yıl geçmişti. Bu süreç içerisinde annesinin ona verdiği not defterini okumuş onunla anlaşmayı başarabilmişti. İlişkileri zamanla ilerlemiş ve güzel bir hal almıştı. Bu sırada Meri’nin babası yaptıkları yüzünden hapse girmişti ve hala hapisteydi. Böylece her şey kaossuz bir şekilde düzene girdi. Hastanede de ayrılmalar söz konusuydu, Ateş’in bazı yaptığı hareketler sonucu Emre ve Zeynep işten ayrılmıştı ama birbirlerine kavuşmuşlardı. Aynı zamanda Mehmet Ali de ayrılmaya çalıştı ama bumerang gibi gittiği yere geri döndü. Bunu en iyi tahmin edense Meri’ydi, ayrıldığı anda anlamıştı, hatta yüzüne bile söylemişti. Geri döndüğünde de yüzüne gülmüştü. Bunlar olurken Ateş’in yükselmelerine alışmış olan Meri hiçbir adım atmadı, Ateş de atamazdı çünkü onun Meri’yi kovma gibi bir lüksü yoktu. Meri’yi kovsa bir daha gelmeyeceğinden adı kadar emindi çünkü ikinci şans sadece bir kere verilirdi. Neyse ki Ateş ekibine iki kişiyi eklemişti. Bunlardan biri Meri’nin de favorilerinden biri olan 13 kod adlı Gizem’di. İkincisi de 39 kod adlı Cevat’tı, onunla da iyi geçineceğini ve uğraşacağını düşünüyordu. Hastanede haller böyleydi.
Peki ya aile hayatları nasıldı? İnci dört yaşına girmişken, Bahar da altı yaşına yaklaşıyordu. Meri ve İpek’in resmen hayallerindeki gibi çok yakın arkadaş olmuşlardı. Bahar, İnci’ye hep ablalık yapıyor, onunla yaş farkı olmasına rağmen oynuyor ve muhabbet ediyordu. Bahar’da İpek’in kucaklama duygusu vardı, çok duygusal bir çocuktu. İnci ise o yaştan çok zeki olduğunu belli eden çocuklardan biriydi, Nil’in farkındalığı onda da mevcuttu. Ayrıca çok da komik bir çocuktu etrafındakileri hep güldürmeye çalışır, etrafında üzgün biri olsun istemezdi. Kendi üzüldüğünde de “Bahar’ı istiyorum” diye bağırırdı çünkü onunla geçirdiği zaman diliminde üzgünlüğü kalmazdı. Meri bazen Nil’in yaşadığını düşünüp bunu Nil’e dediğini düşünürdü. Onun yüzünden Bahar’ın İnci’nin yanında olduğuna her gün şükrediyor, kızının da bir nevi kardeş hayatını gördüğüne seviniyordu. Bazen küçük küçük özlemler olabiliyordu ama o zaman da Orhan’a bunları anlatıyordu ve konuşacağı biri olduğu için seviniyordu.
İpek’le Ateş de arada bir anlaşamasalar da çok şaşırtıcı bir şekilde ayrılmamışlardı. Ateş’in İpek’e karşı garip bir çekimi vardı. Günün sonunda ne bok yediyse de kendini İpek’in önünde özür dilerken buluyordu. Bahar’la arası da çok iyiydi, Bahar ona baba demeye başlamıştı çünkü onu babası olarak görüyordu. Bahar gerçeği biliyordu, onu anlayacak kadar bilinçliydi ama buna rağmen baba demeyi kendi seçmişti. Bu ikili çok yakın arkadaşlar gibi dertleşiyor, konuşuyor ve sorun varsa çözüyorlardı. İpek bu yüzden Bahar’ın hayatında Ateş’in olmasından çok memnundu. Kendi hayatında da bulunmasında da memnundu, Ateş’in kim olduğunu tanıyarak bu ilişkiye başlamıştı, bu yüzden arada gerilmeler olsa da verdiği bu karardan hiç pişman değildi.
Peki biz niye mi zaman atlaması yaptık? Çünkü olaylar buraya kadar stabil devam etse de hikayemizin bundan sonra gelecek bölümlerinde hem hastanede hem de bu biraz önce bahsettiğim hayatlarda tam dönüm noktası olacak bir döneme gireceğimiz için. Bu (bu bölümle birlikte) son altı bölümü bu süreci anlatmak için kullanacağım.
---
İpek o gün çok heyecanlıydı, Bahar birinci sınıfa başlayacaktı. Çok erken bir saatte okulunda ilk güne Ateş’le birlikte gitti, Bahar ne olduğunu tam algılayamamıştı ama halinden memnun bir şekilde annesine ve babasına el salladı. İpek’in annesi de fotoğraf atmasını istediği için İpek bolca fotoğraf çekti ve ona attı. Ayrıca ona atarken Meri’ye de attı. Meri’yle mesajlaşmaları zaten ya kızlarının fotolarından ya da “Ateş nerde?”den ibaretti. Bundan sonra Ateş ve İpek okuldan çıkarken Ateş pastane gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdüanka - Hekimoğlu Reimagined
FanficAteş'in ekibinin en yeni üyesi Meryem Soğuk. Ateş'le çok eskiden beri arkadaş olan Ateş'in deyimi ile Meri hoca, kıvrak zekasıyla her tezi çürütebilen, her türlü ihtimali aklından hızlıca geçiren bir cerrah. Meri'nin geçmişi onu ve çalışmasını nasıl...