Kış Baharı İçinde Saklar

239 34 143
                                    

O değişik gecenin üzerinden tam bir buçuk ay geçmişti. Herkes neye uğradığını şaşırmıştı ama bu olay bir nevi Ateş'e ve Meri'ye şu anki yaşadıklarının geçmişten daha iyi olduğunu göstermişti. Meri, Sarp'a karşı içindekileri teker teker söyledikten sonra üstünden ağır bir yük atmış, rahatlamıştı. Eski özgüveni yerine gelmişti ve böylece hayata karşı çekingen Meri'den eser kalmamıştı. Bunu Orhan da fark etmişti ve onun için çok seviniyordu. Gerçi herkes farkındaydı, İpek de Meri de eski parıltısını görmüştü. Artık daha enerjik, daha atılgan ve daha sosyaldi. Bu olay iyi ki olmuş diyordu içinden, çünkü olmasaydı bazı olayları atlatamayacaktı belki.

Meri'nin hastaneye gelişinin üzerinden bir sene geçmişti, seneyi nasıl devirdi hiç bilmiyordu su gibi geçmişti. İpek'in doğumu yakındı, Orhan'la neredeyse bir senedir birliktelerdi. Meri hayatının bir sene içerisinde bu kadar değişeceğini bilseydi o kadar sene kendini kapalı tutmazdı. Çünkü hayata öyle bir kapamıştı ki kendini, hayatında onu değiştirecek bir şeyin olduğuna inanmıyordu. Ama artık o kadından eser kalmamıştı, içinden hep keşke ona bir mesaj gönderebilseydim diye düşünüyordu. Bunu yapamayacağına göre o da bir sene sonrasına bir mektup yazdı hem kendisine hem Orhan'a hem de İpek'e. Bunu geçen sene de yapmıştı ama bir tek kendine yazmıştı, biraz sonra okuyacaktı. Mektubu yazarken Orhan masaya doğru geldi Meri'nin yazdığına bakmaya çalıştı. Meri hemen kağıdı sakladı böyle olunca da Orhan şaşırdı.

"Ne yazıyo olabilirsin allah aşkına Meri yaaaaa."

Şaşkın gözlerle yine bakmaya çalıştı ama Meri gülerek onu uzaklaştırdı.

"Ya Orhan sürpriiiiiiiiz."

Bir süre böyle oyun gibi uğraştılar birbirleriyle. En sonunda Orhan vazgeçti ama meraktan çatlayacaktı. Bu olmasın diye Meri geçen sene kendine yazdığı mektubu çıkardı Orhan onu görünce hemen yanına damladı.

"Bu ne? Bu mektuplar ne çok merak ediyorum hadi söyle ya."

"Ayyy tamam tamam. Her sene kendime mektup yazıyorum, seneye okurum diye. Normalde doğum günümde yazıyodum ama geçen sene hastaneye girdiğim gün yazdım. Bu sene de yazdım ama bi tek kendime değil, sana da yazdım ve ayrıca da İpek'e de yazdım, malum, kızı olacak ya belki bir sene önceki halini düşünmesi hoşuna gider. Saklarız seneye okuruz diye."

Orhan bu sene onu da mektuplarına katmasına çok sevinmişti. Orhan'ın böyle küçük şeyler çok hoşuna gidiyordu, hemen Meri'yi öptü. Şimdi sıra gelmişti Meri'nin geçen sene kendine yazdığı mektuba, Orhan'a yanına oturmasını işaret etti. Havuç da Meri'nin kucağına atladı. Mektubu açtı ne yazdığını çok da hatırlamıyordu o yüzden Meri'ye de bir sürpriz gibi olacaktı. Mektup şöyle başlıyordu,

"Sevgili Meri,

Hayatının belki en değişik dönemlerinden birine başlıyorsun. O'ndan sonra hayat nasıl olur, nasıl devam eder bilmem ama ayakta durman gerek. Umarım nefes alıyorsundur, bu mektubu okuyorsundur. Bugün aslında güzel geçti, Ateş'le çalışmak, mesleğe yeniden giriş yapmak iyi hissettirmedi değil. İpek'i de gördüm yıllar sonra, ona kızamadım da. Onun da nasıl içten içe vicdan azabı çektiğini biliyorum, onun kalbini tanıyorum. Beni neden yıllarca aramadı biliyorum çünkü yüzüme bakmaya gücü yoktu, bunun yüzünden olayı uzatmak istemiyorum. O benim can dostum, ona küssem hayatım daralır. Onun yüzünden eski küslükleri geride bırakmayı tercih ediyorum. Şu an onunla aran nasıl bilmiyorum ama umarım anlaşıyorsunuzdur çünkü unutma onun bir suçu yok. Ekiple de tanıştım, hepsi genç parlak doktorlar. Ateş'in yıllardır "Doktor" dediği Orhan hocayla da tanıştım ama benim çıkarım yeteneklerim karşısında baya bir panik yapmış olmalı ki ne diyeceğini şaşırdı. O da baya tatlı biriydi, umarım ilerde iyi bir ilişki sürdürebiliriz onla da. Aman Ateş'e çaktırma sonra kesin sevgili oldunuz falan der, başının etini yer... Neyse kısacası, umarım mutlusundur. Hala işine devam ediyor ve güzel günler geçiriyorsundur. Çok bir değişiklik olacağına inanmıyorum ama en büyük temennim huzurlu olman, kendinle barışman. Çünkü şu aralar hiç becerebildiğin bir şey değil bu, eğer ki kendinle barışırsan hayatın çok daha iyi yerlere gider. Biliyorsun ki Nil de aynı şeyi isterdi. Lütfen kendine çok iyi bak.

Zümrüdüanka - Hekimoğlu ReimaginedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin