Gece yavaşça sessizliğini Kızıldağ'ın eteklerinde hissettiriyordu.
Çok uzak olmayan yerlerden kurt ulumaları raks ediyordu korkunç zifiri karanlıkla. Gaz lambasına yaklaşıp söndürdü Firuzan hanım,sonrada sarılıp Neva'sına uyumaya niyetlendi,
Niyetlendiki bir anlık kapıyı kilitledimmi acaba diye bakmak istedi.
Saçları ağarmış,ömrü cefalı kadın torunu için korkuya kapılıyordu,ne de olsa gencecik oğlunun nasipsiz gelininin emanetiydi,Neva.
Kapıyı iyice yokladı,kilitliydi.
Arkasına yaş sağlam bir odun yerleştiriyordu her zaman.
Gözünü yumdu ölüm sessizliği gibi bir uykuya,sonbahar serinliği yaşlı kemiklerini üşütüyordu. Yünden el emeği yorganını sardı,koynundada Neva'sı.
Dışarıda birden bir rüzgar belirdi geç saatlerde,biraz sonrada şiddetli bir yağmur.
Rüzgar duvarları dövüyor sanki dışarıda birileri varmış gibi bir uğultu yaratiyordu ve tavandan küçük damlalar yorganın üstüne iniyordu.
Küçük Neva bir sert sesle fırladı ağlayarak,yağmur dinmişti ama rüzgar hala çok kuvvetliydi.
Korkuyla uyanan Neva,nenesinide uyandırdı haykırışlarıyla...
Firuzan; rüzgarın sesleri yaptığını kötü bir şeyin olmadığını anlatsada keçinin çalınmasının etkisini atlatamayan Neva için bu ses çok korkunçtu. Sabaha kadar uyumadı ve uyutmadı. Sabaha doğru rüzgar tamamen durdu,yağmur bulutlarını dağıttı,etrafa güneşin ışıkları saçılmıştı. Neva sabahın ilk ışıklarıyla kümese kaçtı ve iki yumurta getirdi nenesine,bahçeden bir iki havuç ve son kalan birkaç domates...
Firuzan hanımda ekmek getirip koydu,peyniri kilerden çıkardı. Sonra kalkıp ateş yaktı koşup biraz keciden süt sağdı ve kaynatti bir yandan da yumurtaları kırdı. Beraber kahvaltı yaptılar sonrada keçileri saldılar evin önündeki ormanlığa.
Keçiler akşamüstü yine evin yolunu tutarken Firuzan ve Neva muhtardan keçiden bir haber almaya gittiler.
Muhtar daha bir şey bulunamadığını ümidini kesmesi gerektiğini söyledi Firuzan'a
Birden fırladı Neva
+Hayır!muhtar amca,defne gelecek!
-yavrum defne kim?
+defne benim keçim,onu bul muhtar amca!
+Kızım bulacağız,asker amcalarda arıyor,
Dedi.
Elleri boş evin yolunu tuttular boynu bükük halde Neva ile nenesi Firuzan,
Umutları azalıyordu ama Anka Kuşunun küllerini serpmek istiyorlardı umutlarına her geçen günün ardından.
Kecinin kaybolduğu gecenin etkileri hala Nevanın üstündeydi;korku,uyku nöbetleri,hıçkırıklı ağlamalar ve şimdide oda köşelerine dalıp bakmalar...
Firuzan küçük yavrusunun halinden endişe etmeye başlamıştı.
Sadece keçinin kaybolmasından dolayı bu kadar etkilenmesi imkansızdı,bir şeyler vardı o akşamüstü çöken sinsi karanlığın ardında...
Neva farkında olmadan esrarengiz bir sahnenin yanlış perdesini oynuyordu belkide.
Yine karanlık çöktü,ahşap evin duvarlarında isli süslemeler,kapının ardında yaş odun,bir sessiz gece gökyüzünde dolunay...
Hemen yakınlarda irili ufaklı hayvan sesleri,Firuzan yorgun günün ardından sanki ölüm uykusunda.
Neva kapıya yöneldi,neden yaptığını bilmeden indirdi yaş odunu kapıdan,
Kapının açılmasıyla sıçradı Firuzan.
+Neva,kızım!
-Bir donuk soğuk bakış...
Neva solundan boynunu nenesine donuk bir bakışla döndürdü,ve önüne döndü.
Gözünü ahırın kapısına dikti ve küçük bir adım attı dışarıya.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEYHAT
General FictionSonu ve başı belirsiz hengamede ilk adımın ardından ikinci adıma cesaret etmek gibi bir sanrı, Heyhatlarla bilenen sükuttan arda kalan son adımın izinden bir güruha ilham veren tek tanrı... Çaresizlik kin ve kargaşanın umutla gülümseyen tek çocuğu Ü...