Soğuk ve donuk gökyüzünün altında yıldızlardan aydan ve güneşten saklı halde irili ufaklı ağaçların içinden bir hışırtı ve Firuzanın dizlerinde,dişlerinde,ellerinde ve hatta yüreğinde bir titreme...
Birden bire yükselen bir sis ve sisin içinde bir yavru kurt,az sonra köpekler tarafından kovalanan birkaç kurt daha.
Neva küçük yaşının verdiği merakla mı donup kalmıştı,başka bir sebepten mi bilinmez ama Firuzan hızlı bir hamleyle küçük yavrusunu alıp kapıyı bir hışımla kapattı.
Az sonra ulumalar kesildi ve bütün köpek havlamalarıda...
Günler geceler olmadan,çok zaman bile geçmeden küçük Neva yaşıtlarının kaldırmakta zorlanacağı garip olaylar yaşıyordu.
Gece saatleri ilerliyordu ve ezan okunmaya başlanmıştı.
Firuzan uyanıp yaşlı elleri ve bacaklarıyla kendisini artık taşıyamayan sırtıyla doğruldu,abdest suyunu ibriğe koydu,leğenin altına bir hasır,ve oturmak için bir el örgüsü yastık...
Namazını kılıp kalktıktan sonra uzandı.
Henüz ciddi bir hastalığı yoktu ama yaşlanmıştı.
Yatakta kıvranıp düşünüp durdu,o olmasa Neva'ya ne olacağından tut,iki lokma ekmeğe kadar düşüncelere dalıp gitti.
Uyuyamayacağını anlayıncada doğruldu,ahırın kapısına yöneldi,kapıyı açtı ve keçileri etrafa saldı sonra kümese yöneldi yumurtaları tek tek toplayıp tavuklarıda dışarı salıp yem attı önlerine. Çay için ateş yakıp güğümü suyla doldurup koydu ateşe.
Az yukarıdan kolu komşuda yavaş yavaş uyanıyor,kuşlar cıvıldıyordu yaprakları solmuş ağaç dallarında.
Keçiler otlana dururken Firuzan az ötede ormana kışlık odun toplamaya çıktı.
Neva hala uykuda,güneş bir boy yükselmişti.
Birden kapı çalındı,gözlerini ovalayıp kapıya fırladı Neva,
Kapıdaki Köy muhtarı Mehmet efendiydi.
+Yavrum babannen yok mu?
-Yok galiba,Neden ki muhtar amca?
+Kızım babannen gelince söyle,okul kayıtları başladı. Ondan gelmiştim.
-Muhtar amca,tamam söylerim.Büyük bir sevinç ve heyecan sarmıştı Neva'yı,
Okuldan,okutmaktan hep bahsederdi nenesi,
"Büyü,doktor ol,neneni iyilestir" derdi hep Firuzan.
O da doktor olacam hevesiyle doluydu,
Hayatın insanlara tattiracağı hengamelerden habersizce,umutla...
Az sonra da aşağıya doğru sırtında odunlarla beli bükük Firuzan inip geliyordu.
Neva onu görür görmez ona doğru müjdeli haberini vermeye koştu.
Firuzan'a yaklaşınca,
+Nene;Muhtar amca okula yazılacağımı söylemek için geldi az önce.
+Ah yavrum,çok şükür,bugünlere.
Ne zaman yazılıyormuş sunuz?
-Bilmiyorum nene,söylemedi.Firuzan bir yandan bu habere sevinirken bir yandanda yavrusunun kimsesizliğini ince bir sızıyla hissetti.
Oğlunun,gelininin bahtsız kaderlerinin tek meyvesi,güzel Neva'sı için;gözü karmaşık duygular içinde yaşla doldu.-Nene,ne oldu? Niye ağlıyorsun?
+Güzel kuzum;ağlamıyorum,gelirken çalıyı göremedim,hafif çarptı,iyiyim. Merak etme!Neva nenesinin dediğine inanmış şekilde hiçbir şeyin farkında olmadan,bostanın içine doğru koşup
domates ve salatalık koparıp getirdi.
Güğümdeki kaynar suyu almak için yaklaştı,küçük yaşına bakmadan.
Tam kaldıracakken,suyu üzerine döktü.
Birden bağırıp kaynar suyun verdiği acıyla bayıldı.
Odunları,odunluğa bıraktığı gibi Neva'nın sesini duyan Firuzan büyük bir korkuyla Ateşe doğru koştu.
Bir baktı ki yerde ölü gibi yatıyor Neva,
Güğüm hemen yanında yuvarlanmış ateş sönmüş ve dumanlar yükseliyor...
İçi koptu o an Firuza'nın,feryadla kızının üzerine eğilip ağıtlar,gözyaşları içinde yavrusunun üstlerini çıkardı. Ilık su almak için etrafa koştu ve yavrusunu uyandırmaya çalıştı.
Kolu komşu hemen feryadı duyup evin önünde toplandı.
Komşulardan Hacer Hanım,Firuzanı nevadan uzaklaştırdı ve hemencecik yanıklarına salça sürmeye koyuldu.
Köyde araç yoktu,şehir epey uzaktı ve hickimse yardım etmek gibi bir niyette değildi çokta.
Yanıklar içinde gözünü açtı Neva,açar açmaz da acıdan ağlamaya başlamıştı.
Firuzan hemen torununu sakinleştirmeye koyuldu,kendi gözyaşını silerek.
Herkes dağılıp gitmişti daha yeni gözünü açan Neva'ya bir şeyler yedirmek için çabalamaya durdu Firuzan,Neva'nın bir şey yiyecek hali yoktu ama yemeliydi.
Birazcık yoğurdun içine ekmek doğrayıp zor bela yedirdi.
Yanıklara bakıp bağrının yanıklığına bir yanık daha eklendiğini pişmanlık ve suçlulukla hissetti o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEYHAT
General FictionSonu ve başı belirsiz hengamede ilk adımın ardından ikinci adıma cesaret etmek gibi bir sanrı, Heyhatlarla bilenen sükuttan arda kalan son adımın izinden bir güruha ilham veren tek tanrı... Çaresizlik kin ve kargaşanın umutla gülümseyen tek çocuğu Ü...