15.BÖLÜM

3.2K 296 342
                                    

Bölüm sonu görüşürüz. İyi okumalar...

                      NEFES'İN SIRRI

Dost bildiğimiz insanlar hep mi düşman çıkmak zorundaydı? Doğru bildiğim şeyler aslında yalan, yalan sandığım şeyler ise doğru çıkıyordu.

Barlas'ın dedikleri ile yatağa oturdum. Şimdi ne olacaktı? Kime güveneceğimi şaşırmıştım. O kadar zamandır akıl hastanesinde neler yaşamıştı kim bilir? Yardım çığlıklarını duymamıştım.

Barlas'a baktım, ayakta durmuş, beni izliyordu. "Bunlar neden oluyor Barlas?" diye sordum. Yatakta yan tarafım çöktü, yanıma oturmuştu. Ellerimi ellerinin arasına aldı. Gözüm ellerimizdeydi. "Sana söylememem gereken şeyleri söyledim zaten Nefes. Bana biraz zaman ver. Şuan başka bir şey söyleyemem." dedi.

Kafamı kaldırdım, yüzüne baktım. "Bana aslında seni biz sandığın tarihten daha önce tanıyoruz demiştin. Bu olaylarla alakalı mı?" diye sordum, kafasını salladı. "Bildiğini Barçın bilmesin Nefes." dedi. Kafamı salladım.

Gözlerim doldu "Çok acı çektin mi Barlas?" diye sordum. Yutkundu, gözlerine acı bir ifade yerleşti, gözlerini kaçırdı. Ayağa kalktı "Aşağı inelim artık. Lalin'i bekletmeyelim daha fazla." dedi. Yaşadığı şey her neyse hatırlamak istemediği, kaçmak istediği bir şeydi. Aynı benim gibi...

Barlas odadan çıktı. Ellerim ile yüzümü sıvazladım. Telefonum da neredeydi bilmiyordum. Bizimkilere haber veremeyecektim. Bende odadan çıktım. Salona geldiğimde Devrim hoca kucağına Lalin'i almış havaya atıp tutuyordu!

Hemen yanlarına gittim. "Ben alayım en iyisi Lalin'i. Yorulmayın siz." dedim. Tam kucağından alacağım sırada "Ne münasebet!" diye cırladı. "Bebekle ne güzel oynuyoruz işte." dedi. İçeri Barlas girdi. Devrim hocanın kucağından zorla Lalin'i aldı. Barlas sinirle Devrim hocaya söylenmeye başladı "Havaya atıp tutmak ne demek el kadar bebeği? Ben kucağımda tutarken bir zarar gelir diye ölüp ölüp diriliyorum. Adam gelmiş havaya atıyor!"

Barlas'ın dedikleri ile kıkırdadım. Hemen gözleri dudaklarıma kaydı. "Ne abarttınız sizde ya! İki havaya attık diye ortalığı birbirine kattınız. Zamanı gelince siz bu çocuğu nasıl evlendireceksiniz?"

Barlas duydukları ile dudaklarımdaki gözlerini çekti, Devrim hocaya dikti. Barlas'ın gözlerinden ateş çıkıyordu resmen. Devrim hoca hınzırca güldü "Devrim Kaçar." dedi ve koşarak çıktı salondan.

O da gittikten sonra salonda üçümüz kaldık. Barlas kucağındaki Lalin ile beraber koltuğa oturdu. "Piyanonun üzerinde yeni telefonun var, içine yeni hat taktırdım." dedi. Piyanonun üzerindeki telefonu aldım. Barlas'a dönüp teşekkür ettim.

Barlas Lalin'e bir şeyler söylüyordu, Lalin'de şaşkın şaşkın ona bakıyordu. Yanlarına gittim. Barlas elleri ile Lalin'in belinden tutmuş, yüzünü yüzüne yaklaştırmış, ciddi bir şekilde konuşuyordu "Kızım ben senin babanım. Annene nasıl anne diyorsan bana da bundan sonra baba demeni istiyorum." dedi. Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. "Daha yeni iki yaşına basacak. Lalin'i sakın sık boğaz etmeye kalkma Barlas." dedim. "Benim kızımın doğum gününe on gün kaldı. Ona büyük bir parti düzenleyelim." dedi. Lalin'in doğum günü 15 Nisandı. Barlas bunu nereden öğrenmişti? Sorsam söylemezdi kesin.

"Ne partisi Barlas? İki yaşındaki çocuğa parti mi yapılır? Evde kutlayacağız işte biz bize." dedim. Huzursuzca yerinde kıpırdandı. "Alper de olacak mı?" diye sordu. Şüpheyle gözlerimi kıstım. "Senin Alper ile sorunun ne?" diye sordum. Konuşmasına izin vermeden devam ettim onun sesini taklit ederek "Sana bunları anlatamam, biraz zamana ihtiyacım var Nefes diyeceksen, ağzını açma!" Sustu, hiçbir şey demedi.

 Gün Batımı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin