||~Kabullenme~||

1.8K 146 33
                                    

29.07.2021
***

Gözlerimi araladığımda aynı yataktaydım. Çok fazla ağladığım için bitkin düşmüştüm. En son Çınar'ın birilerini çağırıp sakinleştirici yapmasını hatırlıyordum.

Hafifçe yutkunmaya başladığımda boğazımdaki acıyı hissedip, sol kolumu boğazıma götürdüm. Aynı anda kolumdaki serumdan dolayı acı hissetmiştim. İğne yoktu içinde evet ama ağrıyordu. Öncesinde hışımla çektiğim ve kanattığım için olabilirdi.

Bakışlarımı sağıma çevirdiğimde birkaç çalışanın olduğunu gördün. Sol tarafımda perde vardı. Az sonra Çınar yanıma gelmişti. Elimi tutup hafifçe okşadı. ''İyisin değil mi?'' Kafamı salladım. İyi olmaya çalışacaktım. Nasıl mümkün olacağının bilmiyordum.

Kendimce bir plan yapmıştım. Bu halimle eski hayatıma dönemezdim. Bedenimin, yani Oğuz'un ruhunun içinde olduğu bedenimin iyileşmesini beklemeliydim. Nasıl, içimde büyük bir istekle ruhumu değiştirmek istediysem, aynısını yeniden yapabileceğimi düşünüyordum.

''Acaba şimdi işe yarar mı?'' Bu fikir de cazip gelmişti. Üzerimdeki örtüyü kaldırıp, ayaklarımı zemine bastırdım. ''Oğuz!'' Çınar tekrar sinirle bağırdı. Omuz silkip kolumdaki serumu çıkaracağım esnada beni durdurdu. ''Bir şeye bakmam lazım lütfen.''

Yüzümü tarayıp, ne kadar perişan olduğumu anlamış olacak ki, bıkkın bir nefes aldı. Kafa salladığı anda elimi serumun girişe atmıştım ancak tekrar durdurmuştu. ''Az kaldı zaten. Bırak bitsin.'' Daha fazla dikkat çekmek istemediğim için kafamı salladım.

Yatağa tekrar yattığımda bir süre yüzüme baktı. Ne yapıp yapmayacağımı, sözünü dinleyip dinlemeyeceğimi öğrenmek istiyor gibiydi.

Sonunda söz dinleyeceğimi anlamış olacak ki, işine geri döndü.

Seruma baktığımda az kalmış olduğunu gördüm. Yaklaşık 20 dakika sonra bitmişti. ''Biri bakabilir mi?'' Sesim kısık çıkıyordu ancak tabi ki farklı olan ses tonumun farkındaydım ve bu inanılmaz acı vericiydi. Evet, başkasının bedeninde olmak, resmen buraya sıkışmak acı vericiydi. Gerçi bir anda normal giden hayatından, hiç tanımadığın birinin -ve hasta- bedenine sıkışıp kalmak çok daha kötüydü. O kişi Oğuz'du. Ki o da iyi ihtimalle. Acaba gerçekten orada mıydı?

Bu düşünceler içinde kavrulurken, yanıma hemşire geldi. Serumu çıkarıp koluma bant yapıştırdığı saniye ayaklanmıştım. Tabi ki kalkar kalkmaz başımın dönmesiyle yatağa tutunmam bir olmuştu.

Hemşire anında: ''İyi misin Oğuz?'' demişti. Sanırım burada çoğu kişi onu tanıyordu. Ya çok sık  geliyordu bu hastaneye, ya da Çınar'dan dolayı tanınıyordu.

Çınar o esnada endişeyle geldi yanıma. ''Nereye gideceksin?''

''Oğ- yani Ekin'in yanına.'' Bıkkın bir nefes verip gözlerini kapadı. Elini beline yerleştirip, ensesini stresle ovdu. ''Bu kadar tribe girmeye gerek yok. Geleceğim şimdi.'' Anında bana bakıp, hayret olmuş bir ifade takındı. ''Bir de konuşuyor ya!'' Göz devirip ilerlemeye başlarken, arkamdan geldiğini fark ettim.

Onu umursamadan yoğun bakım odasına ilerledim. Kapı kulpunu indirip, birkaç saat öncesinde olduğumuz odaya ilerledim. Harika! Buraya kartla giriliyordu.

''Önden önden ilerliyorsun ama kart yok. Nasıl açacaksın acaba?'' Bir anda arkamı döndüğümde burun buruna geldik. İki adım geriye adımladım. Bu mesafe çok daha iyiydi. ''Kapıyı açar mısın?'' Bir çocuk gibi dudaklarımı büzmüştüm. Bu görüntü hoşuna gitmiş olmalıydı ki gülümsedi. Tekrar göz devirmemek için zor tuttum kendimi.

RUHUN BEDENLERLE DANSI | bxbWhere stories live. Discover now