||~Harabe~||

1.3K 123 5
                                    

31.08.2021

***

Günün ikinci bölümüdür, karıştırmayın❤️

Medya: Mor ve Ötesi - Bir Derdim Var

"Evet iki kişilik." Oteli arayıp yer ayırtıyordum. Onunla geçireceğim sayılı günlerdi. Her şeyin en güzel şekilde ilerlemesini istiyordum sadece.

"Tamamdır, teşekkür ederim." Telefonu kapatıp masaya fırlattım. Yüzümü sinirle sıvazlayıp pencerenin önüne ilerledim. Saat daha 12'ydi. Bugün Çınar'ın doğum günüydü. Evlenme teklifi yapacağım gündü. Çınar izinliydi ve ben bilerek uyanmasını istememiştim.

Ancak saat ilerliyordu ve benim en azından bir kahvaltı hazırlamam gerekiyordu.

Mutfağa ilerleyip kahvaltıyı hazırladım. Az sonra onu uyandırmak için odanın kapısını aralamıştım. Huzurlu bir şekilde uyuyordu. Bir süre kapıya yaslanıp izledim onu. O kadar güzeldi ki...

Adımlarımı yanına ilerletip, yatağın kenarına oturdum. Saçlarını okşayıp şakağına bir öpücük kondurdum. "Sevgilim." Bu yaptığım adice bile sayılabilirdi bilmiyorum ama bu hissettiğim şey yüzünden, son günlerimi kullanmak istiyordun. Evet bu doğru değildi ama önüne geçemiyordum.

Hissediyordum, Oğuz uyanacaktı. Bunlar benim son günlerimdi. He uyanır uyanmaz bedenlerimizi değiştirebilmemiz de meçhuldü ama elimde ufak da olsa bir umut vardı işte.

"Hadi kalk artık." Saçlarını okşayıp birkaç öpücük daha kondurdum yüzüne. "Günaydın.'' dedi uykudan dolayı hafif kısılmış ses tonuyla. Uyuduğu için dağılmış saçlarını gözünün önünde çekmek için elimle arkaya ittim. Güzel yüzü daha da çıkmıştı ortaya.

''Günaydın. Hadi kalk kahvaltı yapalım.'' Bir süre yüzümü izledi, ardından kafasını salladı ve ayaklandı. O giyinirken ben de odanın kapısına ilerlemiştim. Çıkmadan önce: ''Bu akşam için bir planım var.'' demiştim. Anında bana dönmüştü. Yüzü aydınlandı. ''Tamam.''

Mutfağa gidip hazırladığım kahvaltılıklara göz gezdirdim. Her şey mükemmel görünüyordu. Yumurtayı sevdiği gibi yapmış, ara ara kaçamak yapmak istediği zamanlarda tercih ettiği gibi pankek hazırlamıştım. Üzerine bal dökmeyi seviyor, bazense meyveli yiyordu. Bugün onun günüydü. Mutlu olsun hissediyordum. Sadece mutlu...

***

Çınar'ın arabasını kullanıyordum. Yolcu koltuğunda o vardı. Oldukça heyecanlı görünüyordu. Benimse içimde huzur adına hiçbir şey yoktu. Bitiktim, günün sonunda perişan bir halde olacağımı da biliyordum.

Otele varmıştık. Uzak değildi, bilerek İstanbul'da bir yer seçmiştim.

Arabayı park edip çıktım. Hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu. Çınar da aynı şekilde çıkıp etrafa bakınmaya başladı. Oldukça mutlu görünüyordu. İstediğim de buydu zaten.

Yanına ilerleyip elini tuttum. ''Hadi gel benimle.'' Yüksek binaya doğru yürümeye başlamıştık. Maalesef ki kalabalık alana giriş yaptığımızda elini bırakmıştım. Resepsiyona gidip ayırttığım odanın anahtarını aldım. Küçük bir çanta vardı yanımızda. Bir gece kalacağımızı söylemiştim.

Anahtarı alıp asansöre ilerledik. Öncelikle odaya gidip hazırlanmamız lazımdı. Maalesef ki az da olsa bahsetmiş, yemek yiyeceğimizi söylemiştim. Tam anlamıyla bir sürpriz olmayacaktı ama emindim ki evlilik teklifi edeceğimi tahmin etmiyordu.

Odaya girip direkt balkona doğru ilerledi. ''Manazara çok güzel Oğuz. İyi ki gelmişiz aşkım.'' dedi perdeleri daha da çekip manzarayı gözler önüne sermiş, kafasını bana çevirip bakmışken.

RUHUN BEDENLERLE DANSI | bxbWhere stories live. Discover now