29.08.2021
***
Duvar dibine çökmüş, önümden geçen insanları izliyordum. Belki de birazdan hayatımın ne yönde ilerleyişini öğrenmiş olacaktım. Peki tahminlerim gibi olsa ne yapacaktım? Lanet olsun ki bilmiyordum ve çıldıracak gibiydim.
Bir süre sonra yoğun bakımdan çıkan doktoru fark ettiğimde ayaklanmıştım. Hızla kalktığımda birkaç saniye sendelemiştim.
"Durumu nasıl?" Bir süre baktı bana. Sıkıntılı bir ifade vardı. Kalbim son hızla artıyordu. Ne duymayı bekliyordum, ne olmasını umuyordum...
"Normal odaya alınabilecek ancak bu tamamen iyileştiği anlamına gelmiyor. Hâlâ bilinci kapalı." Kötü bir haber almamış olmama rahatlamıştım. Ne olursa olsun, bu bedenden kurtulmak bile olsa amacım, ölmek falan istemiyordum, yaşamak istiyordum.
"Görebilme şansım var mı?"
"Birkaç saatin ardından." demiş ve gitmişti. Bir süre ardından baktım. Nerede bekleyecektim?
Bir elimi enseme diğer elimi belime atmıştım. Etrafı incelerken az ileride gördüğüm Çınar'la, bedenimi korku salmıştı. Bilmiyordum, tabi ki alakası bile yoktu ama farklı bir şey düşünebilirdi ve ben onu üzecek bir şey, Oğuz'u zor durumda kalmasına neden olacak bir şey yapmak istemiyordum.
Onu görünmemeye çalışarak koridorun sonuna ilerledim. Normal odaya alınana kadar bir yerde beklemek iyi olacaktı.
***
Yaklaşık bir buçuk saattir kantinden bekliyordum. Eğer odaya alınmadıysa boşu boşuna gidip gelmek istemiyordum. Çınar'a yakalanma riskimde vardı sonuçta.
Önümdeki ikinci kahvenin de dibini gördükten sonra gitme vaktinin geldiğini anladığım için ayaklanmıştım.
Öncelikle yoğun bakımın olduğu kata gittim. Bankodaki hemşireden odasını öğrenmiştim. 15 dakika önce odaya alındığını söyledi. Nerede olduğunu öğrenip ayrılmıştım.
Hızla odasının olduğu kısma ilerlemeye başladım. Aynı zamanda etrafı tarıyordum. Kapının önüne geldiğimde aynı şekilde son kez sağıma ve soluma bakıp kapıyı araladım.
Tek başınaydı. Hemşire vs. olmaması işime gelmişti. Yanına adımladım. 2. bir varlıktan bahsediyormuş gibiydim ancak orada yatan benim bedenimdi işte.
Hemen yanındaki sandalyeyi çekip oturdum. Bir süre çökmüş yüzüme baktım. Yabancı gelmeye başlamıştı sanki. Bu kadar mı alışmıştım Oğuz'a...
"Özür dilerim. Binlerce kez. Her şey bilmeden oldu. Ama inan ki ben de iyi bir durumda değilim. Elbette ki senin gibi, farklı bir bedende sıkışmadım. En azından hasta olarak..." Normalde çok duygusal olmamama rağmen son zamanlarda akmaya hazır gözyaşlarımı bırakmıştım yanaklarıma doğru.
Burnumu çekip, parmaklarımı göz altlarımda gezdirdim. "Bunu halledeceğim, inan bana." Elimi, yatakta yatan bedenimin eline getirdim. Buz gibiydi, bir ölü gibi... Anında irkilip geri çekilmiştim. Bilmiyorum, yoğun bakımda bunu hissetmemiştim ama şu an aşırı soğuk ve solgundu. Nefes alıyordu belki ama şu an bir ölüden farksız değildi işte. Hiçbir şeye tepki vermiyordu. Bir dakika... Bana tepki vermişti değil mi?
"Sen de rahatsızsın bu durumdan, belki de bir çıkış yolu aradın ve bir şekilde bana işaret gönderdin." Dik duruşumu sağlamış ve burnumu tekrar çekmiştim. Son kez gözyaşlarımı silmiş ve gülümsemeye çalışmıştım. "Merak etme, halledeceğim. Beraber başaracağız." Ne kadar iyi bir motivasyon konuşmasıydı bilmiyordum ama umarım beni duyuyordur diye geçirdim içimden.
YOU ARE READING
RUHUN BEDENLERLE DANSI | bxb
Fantasy[TAMAMLANDI] Ruhun bedenden ayrılması; farklı hayatlar, farklı karakterler, farklı hisler ve farklı aşklar... Bunun sonucunda ne gibi değişikliklere sebep olacak? Kaderimizin yönü değişecek mi? Ruhum bedenine geri dönecek mi..? Başlangıç -Bitiş: 27...