Her şey annemin beni sabahın erken saatlerinde kaldırmasıyla başladı. Bunun nedenini bana sadece öylesine olduğunu söylese de elbette buna inanmadım ve bir süre daha rol yapmaya devam ettim. Beni hazırladığı kahvaltı masasına oturttu ve ardından gündelik şeyler hakkında konuşmaya başladık. Yak sütümden ikinci yudumumu alırken annemin masaya bir zarf bıraktığını gördüm. Üzerinde resmî bir mühür vardı ve benim adım yazıyordu. Zarfı açtım ve o tek satırlık yazıyı okudum. Turkuaz Saray'a olan öğrencilik başvurum kabul edilmişti! Sevinç çığlığımı attım ve büyük bir mutluluk ile anneme sarıldım.
-Sonunda hayallerin gerçek oldu kızım. Senin adına çok mutluyum.
Kağıdın alt kısmında yarının tarihi yazıyordu. Kabul edilenleri yarın öğleden sonra toplu tanışma etkinliğine çağırıyorlardı. Gözlerimi ovalayıp rüya olmadığından emin olduktan sonra büyük bir heyecan ile yarın için giyeceğim kıyafeti belirlemek üzere odama çıktım ve dolabımı karıştırmaya başladım. Bir süre sonra annemin nasıl duygularının içinde olduğunu belirleyemediğim bir suretle beni izlediğini fark ettim.
-Bir gün yüksekokul için kıyafet seçeceğini hayal bile edemezdim. Ne ara bu kadar büyüdün?
"Stefhany iç geçirir."
-Ben de öyle. Emeğimin karşılığını alabildiğim için çok mutluyum.
Annem duygusallığıyla beni hep etkilemiştir. Bana gerçekten çok düşkündür. Aynı şekilde ben de ona çok düşkünümdür. Kendisi sadece annem değil, aynı zamanda da en yakın arkadaşım gibidir.
Günümün geri kalanını annemin şirketinde geçirmeye karar verdim. Dosyaları düzenlemek gibi basit şeyler ile vakit öldürüyorduk. Annem o kadar zeki ve yetenekli ki her zaman ilerisini düşünür, ona göre hareket eder. Her zaman B planı vardır. Bu da onun gibi bir anneye sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissettirir.
-Ayrılışın biraz ani oldu. Zarf birkaç gün önce gelmiş ama posta kutusunu kontrol etmediğimiz için daha öncesinden haberimiz olmadı. Zaten seninle yeterince vakit geçiremiyorum.
-Kendimizi bu duruma çok öncesinden hazırlamamız gerekiyordu anne. Değil mi?
-Evet haklısın. Yine de bu kadar farklı bir his olduğunu düşünmemiştim.
"Stefhany annesine sarılır."
-İtiraf etmeliyim ki ben de öyle. Yine de birlikte vakit geçirebilmemiz için fırsatımız olacak.
Birbirimizi ne kadar rahatlatmaya çalışsak da üzülmüştük ve bu asla değişmeyecekti. En azından onunla kolay görüşebilmek için farklı bir şehirde yüksekokulu tercih etmedim. Böylesi bile bizi bu kadar etkiliyorken bir de ondan uzak bir şehirde ne yapardım bilemiyorum.
Annem yorgun olduğunu, yemeği dışarıda yiyeceğimizi söyledi. Her zamanki favori restoranımıza gittik. Siparişlerimizi verdik ve ardından sohbet etmeye başladık
-Seni yüksekokulda değil de şirketimizin yöneticisi olarak görmeyi çok isterdim. Neden bu konuda beni dinlemiyorsun?
Annem bu soruyu bana sormaktan asla bıkmıyor. Bunun sebebini defalarca söylesem de o,her seferinde şansını denemekten kaçınmıyor.
-Anne... Bunun benim hayalim olduğunu biliyorsun. Bu konuma gelebilmek için gece-gündüz demeden çalıştım. Neden sürekli bunu soruyorsun?
"Harley'in yüzü asılır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAINEN:YOLCULUK
Science FictionÖğretmeninin masallarından etkilenen Stefhany, kahinliğe merak duyar ve bu yolculuğa katılabilmek için gereken her şeyi yapar. Bir gün kabul mektubu alır ve bu uçsuz bucaksız yolculuğa ilk adımını atar. Elbette bu yolculukta bazı fedakârlık yapması...