''Dünya ne kadar diye sorsalar, 'Onun gözleri kadar' derdim."
---
Bu neydi şimdi?
Bilinmeyen Numara: Hangi çiçekten çalıntıdır huyun?
Bilinmeyen Numara: Hangi ırmağın peşinde kaybolur güzün?
Bilinmeyen Numara: Çok yürüsen ormanında bulur muyum?
Bil...
Satır arası yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen :")
Keyifli okumalar canlarım...
****
"Ayla yeter artık!"
Deniz'in bıkkın sesini duysam da telefonda olduğum için cevap veremiyordum. Aynı zamanda karşı taraftaki Fransız adama küfretmemek için haddinden fazla sabrediyordum.
"On se voit au dîner."
Adama yemekte görüşürüz deyip hızlıca telefonu kapattım. Sabahtan beri telefon trafiğinin arasında sıkışıp kalmıştım.
"Bir kaç toplantım var. Sonra Emniyet'e gideceğim sanırım duruma göre. Sen?"
"3 tane ameliyatım var."
"Kiminle?"
"Biri Alper abiyle de. Diğerlerinde tek başımayım."
Çayımdan bir yudum alıp o bomba haberi verdim
"Alper abi İzel ablama vuruldu."
Ağzı açık kalmıştı.
"Şaka yapıyorsun. Ne zaman?"
"Oğuz'un taburcu olacağı gün. O gün herkes gelmişti ya."
"Sizin çıkıp gittiğiniz?"
"Aynen. Alper abi kenara çekip söyledi. Ben galiba aşık oldum, dedi."
"Eyvah eyvah."
"Öyle oldu biraz."
"Ee şimdi?"
"İzel ablam en son nişanı bozduğu için toparlanamadı, Alper abiyi kabul eder mi bilmiyorum."
Çayın son kalan kısmını hızlıca içtim.
"Üzerimi değiştirip geliyorum. Ellerine sağlık. Akşam yemeğini ben hallederim."
"Afiyet olsun. Sen bilirsin. Sofrayı kaldırmıyorum, Dicle gelir. İçerideyim ben."
"Tamam." diye bağırdım banyodan.
Dişlerimi fırçaladıktan sonra odama geçip akşamdan hazırladığım kıyafetlerimi aldım.
Krem rengi palazzo pantolonunun üzerine ince askılı beyaz bir atlet giydim. Üzerime lacivert gömleğimi giyip düğmelerini kapatıp pantolonun içine koydum. Taba rengi çantamın içine diğer çantamdakileri koyunca hazırlanmak üzereydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
