#Bölüm Şarkısı: The Neighbourhood - Softcore
Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen
Keyifli okumalar canlarım...
****
"Son kez soruyorum emin misin?"
"Ay abla eminim dedim ya. Kalk hadi."
"İyi tamam 10 dakikaya hazır olurum."
Yataktan kalkıp camı açtım. Dün gece Dicle sabah yürüyüş yapalım diye darlamıştı. Bende 25 dakika boyunca aralıksız konuşmasına dayanamamıştım. Asla abartmıyorum. İnsan vücuduna olan etkisinden tutun da yürüyüşün kilo vermeye yardımcı olduğundan, kıyafetlerin üstümüzde güzel durduğundan bahsetmişti.
Bir ara gözüm kararmış ama sonra toparlamıştım.
Şimdi ise saat 6 idi ve biz yürüyüş yapmaya gidiyorduk. Ben üzerimi giyerken odayı havalandırmıştım.
İçimde bir mutluluk vardı çünkü dün gece yatmadan önce yaptığım iç hesaplaşma sonucu Oğuz'a olan buzlarımın hızlı hızlı eridiğini fark etmiştim. Ve bunu verdiği farkındalıkla Oğuz'a üstü kapalı bir mesaj atmıştım. Attıktan hemen sonra silmek istemiştim ancak sohbette yatan Oğuz mesajı anında görmüştü.
"Abla ben hazırım."
"Geldim geldim."
Portmantodan ayakkabılarımı çıkarırken Dicle'nin yüzündeki salak aşık sırıtışı dikkatimden kaçmamıştı.
"Hayırdır Leyla?"
"Leyla kim?"
"Sen."
"Ben mi?"
"Sen aşık mı oldun?"
"Hayır canım ne alakası var." Gözlerini kaçırıp kapıyı açtı. "Hadi gidelim."
"Bende yedim."
"Abla!"
"Hadi yavrum."
Gözüm karşı kapıya takılırken beynim fazla mesai yapıyordu.
Ben bu adamı sürekli kendimden itmiş, benden uzak dur demiştim. Ama şimdi baktığımda başka kadınlarla onu paylaşma fikri hiç hoşuma gitmiyordu.
Ama onu bazı şeylerden mahrum bırakamazdım. Mesela aile kurmak gibi. Hâlâ bazı konularda kafam karışıktı ve pişman olmak istemiyordum. O yüzden yavaş ama sağlam adımlar atmalıydım.
Yanağıma vurulmasıyla kendime gelmiştim. Dibime kadar girmiş mavi gözleri bir anda görmek korkutmuştu.
"Oğuz?"
"İyi misin?"
Evet diyemeden Dicle konuşmaya başladı. "Elinde ayakkabı 10 dakikadır dikiliyorsun ve karşı kapıya bakıyorsun. İyi olduğuna emin misin?"
"Evet evet. İyiyim."
Hâlâ bana bakan Oğuz'a döndüm. Hafifçe gülümseyerek "Günaydın." dedim.
O da eskiden beri müptelası olduğum gamzelerini göstererek "Günaydın." dedi.
Yanağımı ısırırken hâlâ birbirimize bakıyorduk. Bu içimde bir şeylerin kıpırdamasına sebep olmuştu.
Bu duyguyu hissetmeyeli seneler olmuştu.
"Bir dakika bir dakika!"
Dicle'nin çığırmalarıyla aramızdaki büyü bozulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Bi Fısıltıyla Başladı •texting•
Short Story''Dünya ne kadar diye sorsalar, 'Onun gözleri kadar' derdim." --- Bu neydi şimdi? Bilinmeyen Numara: Hangi çiçekten çalıntıdır huyun? Bilinmeyen Numara: Hangi ırmağın peşinde kaybolur güzün? Bilinmeyen Numara: Çok yürüsen ormanında bulur muyum? Bil...