#Bölüm Şarkısı: Dolu Kadehi Ters Tut - Yol
****
"Hadi hadi sallanma geç sıraya!"
Sabah sabah bu öğretmenler bu kadar enerjiyi nereden buluyorlar anlamıyorum doğrusu. Hayır yani daha okullar yeni açılmış neyin siniri bu arkadaş."Bayan Bacak bu sene de derslerimize girer mi?"
"Allahım sen bizi Kel Mahmut'un gazabından koru Yarabbi.."
"Esra hoca nişanlanmış."
".Allah'ım bu ne sıcaktır Yarabbi."
Herkes kendi halinde her telden çalıyorlardı. Bende güneşin altında kalmış dondurma gibi erimek üzereydim.
"Ateş az şöyle kaysana güneş geliyor da."
"Sen de beni iyice şemsiye belledin." dedi.Uzun boylu arkadaşınız varsa gölgesini şemsiye gibi kullanabilirsiniz.
"1.93 boy var ben napayım? Bahar teyzenin içirdiği sütler santim santim değil metre metre uzatmış."
Çok sevgili müdür beyciğimiz almış eline sazı konuşup duruyordu. Zaten ellerine mikrofon geçmeyegörsünler her konudan bahsediyorlardı. Bu sefer yanında jilet gibi giyinmiş takım elbiseli bi adam vardı.Müdürden sonra eline mikrofonu o aldı.
"Merhaba çocuklar vaktinizi çok almayacağım çünkü bende sizlerin yaşındayken uzun konuşmalardan nefret ederdim." dedi. Vayy! Halimizden anlayan biri.
Adam konuşmaya ilginç bi şekilde başlamıştı açıkçası. Diğer şubelere bakınca onlarında ilgilerinin çektiğini gördüm."Hayır yani anlamıyorum zaten bütün yaz beraberdiniz neyin tribi bu kardeşim ya!" Sınıfa geçince herkes birbirine sarılmaya yalap şalap öpmeye başlamıştı. Ateş'in yakınmalarına onay vererek onu destekledi Su,
"Haklısın hem gece gündüz story atıyorlar hem de hiç birbirlerini görmemiş gibi yağ çekiyorlar."
Onlar sınıftakiler hakkında naçizane fikirlerini dile getirirken sınıfa matematik öğretmeni Serdar hoca girdi. 3 senedir bize sınıf öğretmenliği yapıyordu. 3 senedir o bize, biz ona alışmıştık. Galiba bu sene de o sınıf öğretmenimiz olacaktı.
"Günaydın gençler"
"Günaydın hocam"
İlk Serdar hocanın gelmesi iyi olmuştu. Bundan sonraki gelen hocalar her sene yaptıkları klişe konuşmaları yapıyorlardı. Amaçları bizi okuldan soğutmaksa bunu başarıyorlardı. Serdar hoca son sınıf olmanın omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan bahsetmiş dersleri boşlama gibi bi lüksümüz olmadığını eklemişti.Zil çalınca sınıfta durmak istemediğimizden hep birlikte kantine indik. Kantin sırası her zamanki gibi tıklım tıkıştı. Sıra bu haldeyken sıraya girmek akıl kârı değildi.
Masanın üstüne koyduğum telefonum art arda titreşmeye başladı. Bana kimden mesaj gelebilirdi ki?
Ya iliğine kemiğine kadar sömürüp 10 dakika daha diyen türk telekom ya da gelirken ekmek al diyem annem.Telefonum hepsinin dikkatini çekmiş olacak ki hepsinin bakışları bana ve telefona yöneldi.
"Kızım baksana belki önemli bişeydir." dedi Ateş.
"Allah aşkına Ateş kim bana mesaj atsın?"dedim. Zaten dediğim gibi bi bizimkilerden bi de farklı olarak türk telekomdan ya da annemden gelebilird. Bizimkiler burada yanımda olduğundan geriye 2 seçenek kalıyordu.
"Sen bakmazsan ben bakarım o zaman." dedi Su. Telefonunu bile bırakmıştı sırf merakından.
"Tamam tamam ben bakarım." dedim. Mesajları okudukça kaşlarım çatılıyordu."Yok artık daha neler!!"
****
Selamlar hepinize ikinci bölümle karşınızdayım. Güzel bi şekilde ilerlemek istiyorum. Desteğinizi esirgemezseniz çoook mutlu olurum.
Altaki yıldız dokunur musunuz acaba yıldız da mutlu olsun. :")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Bi Fısıltıyla Başladı •texting•
Short Story''Dünya ne kadar diye sorsalar, 'Onun gözleri kadar' derdim." --- Bu neydi şimdi? Bilinmeyen Numara: Hangi çiçekten çalıntıdır huyun? Bilinmeyen Numara: Hangi ırmağın peşinde kaybolur güzün? Bilinmeyen Numara: Çok yürüsen ormanında bulur muyum? Bil...