Önceki bölümden;
"Nasıl hissediyorsun?"
"Mmm, bir düşüneyim.. vampir gibi!"
"Eh, en azından bir tanıdık daha. Bu yolda yalnız yürümeyeceğim. Yalnız, şimdiden uyarayım; vampirlik zor iş. Çokta umutlanma."
Çocuk Jack'in koluna arkadaşça bir yumruk attı.
"Neşelen biraz! O kadar da kötü olamaz."
Jack yine ne saçmalıyordu? Her ne halt yediyse bunun bir açıklaması olmalı. Çünkü ben şuanda hiç bir şey anlamıyordum.
*
Daha net görmek için küçük bir adım daha attığımda, ayağımın altında sıkışan perde, intikam almak istercesine kayıp yere düşmeme neden olmuştu. Yere düştüğümden dolayı dikkatlerini çekmiş olmaşıyım ki adım sesleri gittikçe yaklaştıktan sonra başımın yanında durdu.
"Bonnie?"
"Selam. Ben şey, perde şey oldu ve bende işte.."
"Anlamadım?"
"Herneyse, önemli bir şey değil."
Silkelenerek yerden kalktım. Bir günde ikinci düşüşümü yaşadım. Aman ne güzel!
"Siz, ne yapıyordunuz?"
Lafı geverleyerek;
"Biz mi? Biz hiç. Hiçbir şey yapmıyorduk. Öyle takılıyorduk işte.""Peki, oradaki makinenin ne olduğunu sormamda sakınca var mı?"
"Pek sayılmaz. Biraz karmaşık bir alet. Zaman makinesi vesaire.."
Jack'in yanaklarının kızarması zaten yalan söylediğinin belirtisiydi. Bir de atmayı beceremediği o mükemmel yalan beni iyice güldürdü.
"Zaman makinesi, hmm. Sanırım profesörlerden önce zaman makinesini siz buldunuz. Yanlış mı düşünüyorum?"
Bunu söylerken farkında olmadan tek elimi belime koymuş hesap sorar bir tavırda bulunmuştum. Eh aslında biraz öyleydim.
"Yani, pek öyle denemez ama.. işte öyle ne bileyim."
"Bak, Jack. Üzerine gelmiyorum. Gelmekte istemiyorum. Ama bunca yıllık arkadaşına yalan söylemen, garip. Bunu hiç yapmazdın. Benden bile sakladığın bu sır nedir?"
Başını yere eğip düşünceli bir şekilde kafasını kaşıdı ve konuyu değiştirmeye çalıştı.
"Ben şey.. baksana neden bunları konuşuyoruz? Buraya parti için geldik. Haydi gelin tadını çıkaralım."
Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip onu arkasından ittirdim.
"Hı hı, bencede öyle. Hadi biraz gidip eğlenelim!"
Yüzüme eklenen sinsi sırıtışla , kafamda çoktan planlarımı kurmuştum.
Onlar yürümeye başlayınca, yavaşça arkamı dönerek tam tersi ilerledim. 'Zaman makinesi'ne doğru.Aletin içine girdiğimde kapağı kendime doğru çektim ve yavaşça kapandı. Kilitlenme sesi kulaklarımı doldururken vucut ısım düştü. Soğuktan titremeye başladığımda camı yumruklayan Jack'in suratı gittikçe kararıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Melez
Vampireİçinde yaşadığım tüm bu dünya yalanmış. Şimdi, gerçeklerin yerini efsaneler aldı. Benim hikayemin olayı ise, buradaki efsanenin ben olması.