Prenses

2.8K 262 129
                                    

Elimdeki çayı bırakıp jisung'a döndüm.
"Oğlunuz çok tatlı jisungie~ ama ben neden minsung'u düğün günü göremedim ki?" düğün günü hiçbir çocuk yoktu ortada.

Jisung ellerini karnına koymuş ve okşamıştı.
"Minsung'u o ortama sokmayı istemedim jeongin çünkü orada kaybolabilirdi. " gözleri dolmuştu.
"Hey hey hey ne oldu? Yanlış birşey mi sordum?" telaşla konuşmuştum. Ellerimi jisung'un yanaklarına koyup okşadım. Başını olumsuz anlamda salladı.
" Hayır tabikide sadece.. Daha önce katıldığımız bir davette minsung kaybolmuştu ve saatlerce bulamamıştık, tekrardan yaşamamak için öyle yerlere götürmüyoruz." başımla onayladım.

Gülümsemişti ama bu gülümseme kısa sürede bozulmuştu. Karnını okşamaya başlamıştı.
"Jisung iyi misin?"
"B-birşeyim yok jeonginie~ doğum yaklaştığı için sancılarım arttı sadece. " acı çektiği yüzünden o kadar belliydi ki.
"Gel odana gidelim odadanda dinlen ji." jisung başıyla onaylamıştı. Onu yavaşça kaldırıp küçük adımlarla odasına götürmüştüm. Yatağına uzanmasına yardım edip yatağın ucuna oturmuştum.

"J-jeongin geliyor o!" irileşen gözlerimle jisung'a baktım. Jisung'un acı dolu bir şekilde inlemeseyle üzerine örttüğüm yorganı kaldırdım. Suyu gelmişti.
Oda'nın kapısı açılmış ve içeriye minsung girmişti. Bakışlarım onu bulurken hızlıca ayağa kalkmış ve yanına gitmiştim.

"Minsung canım benim babana gidip kardeşinin geldiğini söyler misin? " minsung başıyla onaylamış ve konuşmuştu.
"Kardeşim geliyor mu?! "
Başımla onayladım.
"Evet minsung hadi gidip babana haber ver. " hızlıca başıyla onaylamış ve gitmişti. Bende bu sırada çalışanlara haber vermiştim. Hepsi anında gelmişti. Ben jisung'un yanına geçmiştim ve elini sıkıca tutup saçlarını okşamıştım. Kısa sürede herşey hazır olmuştu. Derin bir nefes almış ve jisung'un elini güven verici bir şekilde sıkmıştım.

Hyunjin

"Hyunjin delirdin mi sen?! Jeongin'e niye kızıyorsun? Sadece korkma diye pembe bir yalan söylemiş! Ne diye soğuk yapıyorsun?! Tamam anlıyorum seni zor şeyler yaşadın, korkmakta haklısın ama bu konuda niye ona kızıyorsun?! Ne kadar kırılmıştır haberin var mı? Ya da neler neler düşündüğünden? Omegaların ne kadar kırılgan ve narin olduğunu herkes biliyor! "

Yolda olanları anlattığımdan beri Minho hyung bana kızıyordu. Evet haksız olduğumu biliyordum ama hep aklıma o geliyordu. Derin bir nefes alıp minho'ya baktım.

"Olmuyor işte Minho! Onu da o pembe yalanı yüzünden kaybetmemiş miydim?! Tekrardan birisini daha kaybedemem!"

" O zaman daha 10 yaşındaydın hyunjin 10! Yalan söylemese bile kurtaramazdın! Bu yüzden ona olan acını kızgınlığını jeongin üzerinde kullanma! Çocuğun bir suçu yok!"

Kapının bir anda açılmasıyla içeriye giren minsung'a baktık.
"Ne oldu minsung?" az önce bana kızan minho'nun yerine bir melek gelmişti?
Minsung gülümseyerek konuştu.
"Baba! Kardeşim geliyormuş! Jeongin amcam öyle söyledi!"

Minho'nun gözlerinin içine endişe dolarken başıyla onaylamıştı minsung'u. Minho bana bakmış ve konuşmuştu.
" Bu mesele daha bitmedi, sonra devam edeceğiz. Lakin şimdi daha önemli bir işim var." ardından koşar adım odadan çıkmıştı. Biz minsungla öylece odada kalakalmıştık.
"Hadi gel bizde gidelim. " minsung başıyla onaylamıştı.

İkimizde hızlıca odadan çıkmıştık. Aşağı inmiştik.

"Yanına gidemez miyim?!" minho'nun bağırmasıyla minsung'a baktım. Babasına korkuyla bakıyordu. Hızlıca onu kucağıma aldım. Kucağıma yerleşmiş ve başını boynuma gömmüştü.

Delta | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin