Ve en sevilen sonlu bölüm sizlerle :)
Bazen küsersin kelimelere,
Bir daha kimse söyletemez sana o iki kelimeyi...
Bazen kaçarsın ya da kovalarsın...
Bazen gülersin her sözüne, bazen ağlarsın...
Aşk bu dengesizdir,
Sen dengede durmak istersin
Ama her seferinde dağılırsın...-*-
“Yüzbaşı Ilgaz, bu arkadaşlar senin timindendi değil mi?” diye sordu general.
Kerem eliyle yüzünü sıvazladı, “Evet komutanım, maalesef.”
General başını aşağı yukarı salladı, “Şu... En soldaki benim odama gelsin, hemen!” derken Görkem’i kastetmiş ve içeri girmişti.
Kerem “Emredersiniz komutanım!” dedi el mahkum. “Yaktın oğlum yaktın!”Beş dakika sonra...
Görkem yandaki direği tutarken Erdem, Ferman ve Ali Kerim onu çekmeye çalışıyorlardı, “Oğlum yürüsene, general seni çağırıyor!” diye bağırdı Ali Kerim.
“Gitmem! Hayatta gitmem! Öldü deyin ya, ben şu köşede kafama sıkarım sessiz sessiz, temiz mis ölürüm!”
“Lan yürüsene!”“Ya general değil, ölüm beni çağırıyor. Bir yerlerde çalan o cenaze marşını bir ben mi duyuyorum gözünüzü seveyim.”
İpek ile Beytullah kahkaha atarken, Can bir köşede pısmıştı. Kerem onun yanına giderek, “Seninle de o gizli sevgiyi konuşacağız Can Mersinli. Özellikle ‘Kerem abi’ konusunu,” dedi.
“Haa... Ona kadar duydunuz yani,” başını salladı. “Ölümlerden ölüm mü beğeneyim, yoksa sizin aklınızda bir şeyler var mı komutanım?”“Beğen Can beğen, ama yaratıcı bir şeyler olsun. Öyle hemen öldürmeyen, az süründüren cinsten.”
“Emredersiniz komutanım!” dedi yutkunarak.
“Aferin asker!”
Sonra Can derin bir nefes alıp tam arkasını dönen adama “Komutanım,” dedi. Kerem ona doğru dönünce, “Ben kız kardeşinizi çok seviyorum komutanım,” diye devam etti. “Bunu övünmek için söylemiyorum komutanım ya da sizi ikna etmek için de değil, ama kız kardeşinizi benden çok seven biri bu yer yüzünde yok. Ben... Ben onsuz yaşayamam. İlk görüşte aşktı, ama denedim, Allah şahidim olsun ki uzak durmak için elimden geleni yaptım. Olmaz Can, dedim. O senin komutanının kız kardeşi, yapma uzak dur, dedim-”“Ama Sanem peşini bırakmadı.”
Can güldü, “Benden cesurdu. Sizin kardeşiniz olduğu çok belli. Ama iyi ki bırakmadı. Komutanım... Şimdi isterseniz öldürebilirsiniz.”
“Cumartesi görüşürüz astsubayım,” dedi. Arkasını dönüp giderken gülümsüyordu. İşte beklediği tam da bu konuşmaydı.
Can kaşlarını çattı, “Ne anlamda dedi şimdi, ‘görüşürüz’ü’ ha? Görürsün gününü mü demek o, yoksa-”
Ersin elini adamın omzuna koydu, “Çiçeği çikolatanı al gel demek deli oğlan, neyini anlamadın. Tavladın komutanı hadi iyisin.”“Yemin et, öyle mi dedi gerçekten? Bence cumartesi öldüreceğim seni, dedi.”
“Saçmalama. Oldu bu iş, bana güven.”
Can Erdem’e sarıldı, “Gel iste kızı dedi değil mi eminsin?”
“Aynen öyle dedi.”
Can elini yumruk yapıp aşağı indirdi, “İşte bu be!” sonra kendi kendine şarkı söyledi, “Kaderin cilvesi yer bitirir beni, Can o Kerem’i dize getirir! Allah Allah!”
“Duyarsa görürsün sen dize getirmeyi.”
“Sustum sustum tamam.” Sonra yeniden adama sarıldı, “Gel iste dedi lan, iste dedi.”*
Görkem generalin odasının önüne geldiğinde yakasını düzeltti ve Ali Kerim’in iteklemesi ile arkasına ters ters baktı. “Komutanım iteklemeseniz mi acaba?”
“Tam tamına dört dakika yirmi sekiz saniyedir yakanı düzeltiyorsun. Gir artık Görkem.”
“Tamam,” derin nefes aldı ve yine yakasını düzelteceği an Ali Kerim kapıyı tıklattı.
Görkem geri dönüp kaçacakken Ali Kerim ile Ferman önüne geçtiler. “İçeri Görkem.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİPSİZ KUYU - İNKİTAM SERİSİ I - FİNAL
ActionKadın eline doladığı künyeyi adama doğru uzattı, "Bak! Bu isme iyi bak! Hatırladın mı?" Karşısındaki adam sadece ona bakıyor, sesini bile çıkaramıyordu. İpek ona yaklaşıp elini tuttuğunda diğer silah arkadaşları onun ne yapacağını anlayıp, mağaranın...