2. Sezon/ 103. Bölüm: Türkistan'a Geri Dönmek

45 6 11
                                    

Osmanlı, kollarının üzerindeki kızını yavaşça yer yatağının üzerine bıraktı. Yatağın battaniyesini kızından uzaklaştırdı. Kızının koyu tonlarda kahverengi saçlarını geriye doğru düzeltti ve kızının solgun tenine baktı.

Osmanlı: Türkiye...

Türkiye, bayılmasının üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ uyanmamıştı. Teni olması gerektiğinden çok daha sıcaktı. Kan kırmızı rengi, açık pembe gibi solmuştu. Osmanlı derin bir nefes aldı ve kızının saçlarını okşadı.

Osmanlı: Çok yakında sağlığına kavuşacaksın güzel kızım.

Japonya: İlacın olumlu etki edeceğini düşünüyor musunuz?

Osmanlı: İlacın, kızımı sağlığına kavuşturacağına inanmak istiyorum. Bir kötü habere daha dayanamam.

Japonya: Haklısınız. Ancak yine de tedbirli olmalıyız.

O sırada çadırın içindeki eşyaların dışarıya taşınmasına yardım eden Doğu Türkistan, Osmanlı ile Japonya'nın konuşmasına kulak misafiri olmuştu. Elindeki katlanmış kalın yer yatağını yerdeki minderlerin üzerine bıraktı ve hızlı adımlarla Osmanlı'nın olduğu yere kadar geldi.

Doğu Türkistan: Hangi ilaçtan bahsediyorsunuz baba?

Osmanlı: Ablanın hastalığını bitirecek bir bitkisel ilaç hazırlamak istiyoruz kızım.

Doğu Türkistan: Ama bu ilaç etkili olur mu?

Osmanlı: Bitkisel karışımlar genelde fazla etkili olur.

Doğu Türkistan şüpheli bir şekilde ablası Türkiye'ye baktı. Bu ilacın, ablasına faydalı olacağını düşünmüyordu.

Doğu Türkistan: İnşallah hayal kırıklığına uğramazsın baba.

Doğu Türkistan hızlı adımlarla katlanmış yer yatağının olduğu yere gitti. Çadırın girişinin yanına bıraktığı yer yatağını yavaşça kaldırdı ve bu ağır yükü taşımaya başladı.

Doğu Türkistan: Baba, eğer bu ilacın ablamı tedavi edeceğini düşünüyorsan bu demek oluyor ki bu hastalığın görüldüğü başka bir vaka biliyorsun.

Osmanlı, kızının bu soru şeklinde söylenmiş olasılık cümlesine ne cevap vereceğini bilmiyordu. Çünkü babası Selçuklu'nun hastalıktan dolayı hayatını kaybettiğini  Türkiye ve Yakutistan dışında hiçbir çocuğu bilmiyordu. Osmanlı, bunu diğer çocuklarına söylememişti.

Osmanlı: Daha önce bu hastalığı taşıyan bir vaka ike karşılaştım kızım. Obamızda yaşayan biri de aynı hastalığa yakalanmıştı.

Doğu Türkistan: Onu nasıl tedavi ettiniz?

Osmanlı: Bu ilacı kullanmıştık. Fakat bitkisel karışım olmasına rağmen çok etkili bir ilaç olduğu söylenemez.

Doğu Türkistan: Yani... İlacı kullansak bile ablamın ölme ihtimali var.

Doğu Türkistan üzüntüyle başını eğdi. Kollarının üzerindeki yer yatağının ağırlığını bütün vucudunda hissederek ileriye doğru bir adım attı.

Kızının bu sözü, Osmanlı'nın içini hüzün kaplamasına sebep oldu. Bu cümle defalarca beyninde yankılanırken babası Selçuklu'yu kaybettiği an gözlerinin önünden gitmiyordu. Türkiye'yi de kaybedebilirdi. Bu kanser babasını ondan nasıl ayırdıysa, kızını da öyle ayıracaktı.

🧗🏻‍♀️🚵‍♀️🧗🏻‍♀️🚵‍♀️🧗🏻‍♀️🚵‍♀️

Doğu Türkistan kollarının üzerindeki yer yatağını yavaşça diğer yer yatağının üzerine bıraktı. Yatağın yanındaki minderleri de yer yatağının üzerine koydu. Dalgın bir şekilde derin bir nefes aldı.

Countryhumans 2020 >~< {2021} (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin