Bölüm 11

227 35 13
                                    


Bölüm biraz gecikti kusura bakmayın. Okuyucu sayısında ki azalma nedeniyle biraz bekliyorum. Yanımda olan herkese teşekkür ederim. Birçok kez bana yardım eden İrem' e teşekkür ederim. Karakterlerden birine onun adını verdim.

Aklım çok karışmış bir halde etrafı inceliyordum. Beyin hücrelerim iflas etmişlerdi. Ben hâlâ olanları sorgularken Erkan hoca ve Savaş bu konuyu konuşuyorlardı. Onların konuşmalarını bile duyamayacak kadar düşüncelere daldım. Erkan hoca bana seslendiğinde kendime gelmeye çalışıyordum.

Halsizdim, ruhsuzdum, düşünemiyordum... Bu çok zordu. Kendime itiraf etmekten korkuyordum belki de.

"Hayal! Kızım iyi misin? Betin benzin atmış." Erkan hoca beni sarsıyor ve kendime gelmem için çabalıyordu. Sonun da düşünebilir bir vaziyete geldiğimde Erkan hocanın ellerinden kurtuldum.

"İyiyim." Sadece bu kelimeyi dile getirebilmiştim. Oysaki milyonlarca kelimeyi haykırmak istiyordum. Kabul edemiyordum. Savaş internetten bulduğu bilgilerle yanımıza geldi.

"Buldum. Geçmiş kaynaklarda da yer alan bir lanet bu" Erkan hoca kâğıtları Savaş'ın elinden aldıktan sonra boynunda asılı duran gözlüklerini taktı ve kâğıtları incelemeye başladı. Bizim de duyabileceğimiz bir biçimde okumaya başladı.

" Alex ve Sofia iki farklı yeteneğe sahip olsalar da birbirlerine deliler gibi âşıkmış. Kurul ve birçok kişi bu ilişkiyi istemezmiş. Bu iki aşığı istemeyen bir grup onları lanetlemiş. Birbirlerinin yanında oldukları sürece yeteneklerini kullanamıyorlarmış. Bunun gibi farklı yeteneklere sahip kişiler birbirlerine karşı bir duygusal bağ yaşarlarsa lanete yakalanırlarmış. Genellikle kendi yeteneklerine sahip kişiler evlendiği için bu olay yeniçağlarda pek rastlanmayan bir olaydır."

Duyduklarım karşısında şaşırsam da bir soru aklımı kurcalıyordu.

"Peki, tek taraflı bir bağ mı yoksa iki taraflı bir bağda mı lanetleniyoruz?"

"Tek taraflı olacağını sanmam yani Demir' de sana karşı bir şeyler hissediyor olmalı."

Ben odanın beni sıkan sessizliğinde boğulurken Savaş ve Erkan hoca benim tepkimi merak ediyorlardı. Bunun aşk olabilmesi için ikimizin de birbirini sevmesi gerekirdi. Sevmek tek taraflı olsa bile aşk insanın paylaştığı duygu akımı değil miydi? Ben kendi hislerimden emin değilken peki o ne hissediyordu? Ben düşüncelerimin derinliklerine inmiş beni çekip, çıkaracak bir el arıyordum. Savaş ortamı yumuşatmak için yalandan öksürdü ve "İyi misin?" diye sordu. Aklımda ki tüm soruları es geçip tek bir soruyu sordum.

"Peki o, o ne hissediyor?" Nasıl olmuştu. Ben kendime bile itiraf edememişken, onu nasıl sevmiştim? Sevgi işlerine bulaşmayan ben şimdi aşk denilen illetle anılıyordum. Bu olamazdı, olmamalıydı. Erkan hoca sorumu cevaplamak için derin bir nefes aldı ve bana döndü.

"Lanet devreye girdiğine göre evet, o da seni seviyor olmalı."

Savaş araya girerek "Ama o barda ki lambaları patlattığını söylemişti." Diyerek bizim hesaba katmadığımız gerçekleri dile getirdi.

"Yani o hiç bir şey hissetmiyor mu?" diyebildim sadece çünkü bu gerçek betona çakılma etkisi yaratmıştı. Kalbim ise daha önce hissetmediğim bir hisle beni sıkıştırmaya başladı. Sorum havada asılı kalmıştı kimse cevap veremiyordu. Kimse bu ihtimali düşünmek istemiyordu. Oysaki o hiçbir şey hissetmiyordu. Ben onun mavi gözlerinde boğulurken, sesinde kaybolurken... O ise bana karşı hiçbir şey hissetmiyordu. Odaya Demir' in girmesiyle irkildim. Duvarlar, o mavi gözler, düşünceler her şey üzerime geliyormuş, odanın içinde sıkışmışım gibi hissediyordum.

Sende ÖzelsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin