10

29 2 0
                                    

James herkese yatacakları odaları gösterip, kendi odasına çekildi. İçindeki karmaşıklığın bir tarifi yoktu. Aklının almayacağı şeyler yaşıyordu. Kulağında yankılanan o pürüzlü ses daha da kafasını karıştırıyordu.

'Seni nasıl Cennet'ten kovduklarını hatırla. Nasıl zâlimce kanatlarını kestiklerini anımsa.'

Demek ki bunca zamandır evindeki kadınlardan biri bir iblis diğeri melekti. James bunun az çok farkındaydı lâkin daha çok bunu benzetme olarak kullanırdı. Amy ona göre sinsi bir şeytan gibiydi, Angel ise melek gibi. Benzetmelerin aslında hafif bir vurgu olması gerekirken burada fazlalık olarak göründü James'in gözüne.

Şimdiye kadar genç kızın dediği saçma şeyleri düşündü. Ejderhalar, troller, korkunç sirenler ve daha niceleri. Belki de onlar gerçekten varlardı. Daha düne kadar adam öldüren bir mafya hayatı yaşarken şimdi ise fantastik bir kitaba adım atmış gibiydi genç adam. Bu fazlasıyla canını sıkıyordu. Yatağına uzanıp, tavanı izlemeye devam etti.

Kapı tıklanma sesiyle hemen dikeldi genç adam. Kapıyı açtı. Karşısında gördüğü Logos ile şaşırdı James. Samimi bir gülüşle sessizliği yok etti Logos.

"Konuşalım mı küçük adam?"

James kaşlarını çatarak başını salladı. Çalışma odasına doğru ilerlediler. Kapıyı ardlarından kapatır kapatmaz James'e doğru döndü Logos.

"En son gördüğümde küçücüktün James. Beni hatırlamadığına eminim."

"Sizi anımsıyor gibiyim. Belki de bu yüzden bana tanıdık geldiniz ilk andan itibaren."

"Hatırlamaman beni üzdü açıkçası James. Oysaki çok severdin dam oyunlarını süsleyen hikayelerimi."

James'in nutku tutulmuştu. Bu kadar sürpriz fazlaydı sanki bünyesine.

"Sen bir anda ortadan kaybolan o adam mısın? Neden o zaman kayboldun veya neden karşıma çıktın?"

Yavaşça yaklaştı genç adama. Aralarında en az üç adım bıraktı Logos. Ellerini belinde birleştirdi.

"Bir şey öğrenmeliydim. Öğrendim de."

Yavaşça yanından geçti bilge melek. Koluna sarılan el ile şaşırmadı. İstifini bozmadan sabırla bekledi gelecek olan soruları.

"Öğrendiğini söyle. Benim hakkımda bildiğin ve benim bilmediğim neler varsa anlat. Yoksa buradan sağ çıkamazsın."

Cesareti her zaman göz yaşartıcıydı James'in. Lâkin bu sefer fazlaydı. İhtiyari bir kıkırdama çıktı Logos'un dudaklarından.

"Angel bu dediğine duysa üzülürdü James. Bunları duymak beni bile üzdü. Sen iyi bir çocuksun. Seni kullanmasına izin verme."

Ne demek istediğini az çok anlamıştı James. Yıllarca girdiği bataklığın nedenlerinden biriydi o iblis. Eğer ki dikkatli olsaydı böyle bir şey olmazdı. Ama eğer dikkatli olsaydı o suçlularla dolu kulübede olmayacaktı. Angel hiç karşısına çıkmayacaktı. Ne olursa olsun yaşadığı kadere öfkeli değildi. Eğer yapmasaydı basit, sıradan bir yaşamı olacaktı. James aksiyon meraklısıydı. Silahsız, olaysız kalamazdı. Tek kaldığı çalışma odasından çıktı. Tekrar odasına girip uzandı.

Kapısının hafif açılma sesiyle o tarafa dönmedi. Kızın mango kokan tenini buradan dâhi duyumsayabiliyordu. Yavaş adımlarla yatağın başına gelen genç kız ile sırıtmak istedi lâkin öğrendiği şeyler buna izin vermedi. Nasıl bu kadar şeyi yapabildi bu küçücük başıyla aklı almıyordu. Yatağın üstüne çıkıp ayak bileklerini kalçalarının tam yanına aldı Angel. Genç kıza bakmamak için direndi James. Angel bu durumda biraz üzülmeye başladı. Ondan saklamak istememişti ama ne zaman konusu açılsa ona inanmayıp tebessümle onaylayarak geçiyordu. Yatakta biraz daha yaklaşıp belinden dürtmeye başladı. James dürtülmekten hoşlanmadığı için vakit kaybetmeden ona baktı.

I Want My WingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin