Sabah güneşi erkenden büyük ve ihtişamlı evin içine yansıyordu. James, yüzüne gelen güneş ışığı ile homurdanıp, diğer tarafa döndü. Uyandırılmaktan hoşlanmıyordu. Bir kaç saat uyku ile uyanıklık arasında gidip gelirken aklına minik kız geldi. Yavaşça yattığı yataktan kalktı. Misafir odasındaki yedek kıyafetlerden birini seçip giyinmeye başladı. Kızın uyanık olup olmadığını bilemediği için odaya girmedi. Belki uyuyordur diye ses etmek istemedi ona.Mutfağa inip kahvaltı için bir şeyler hazırlamak istedi fakat yemek yapmayı bilmediği için derin bir nefes verip saçlarını karıştırdı. Basit bir sandviç ve portakal suyu hazırlayıp masayı hazırladı. Belki doymayız diye bir kaç tane daha yapıp büyük bir tabağa dizdi. Masanın ortasına koyduktan sonra herşey hazırdı. Merdivenlerden gelen çıplak ayak sesleriyle kafasını çevirdi. Gördüğü manzara yutkunmasına sebep oldu.
Dün akşam James'in ona verdiği kıyafetleri nasıl giyeceğini bilememiş, t-shirt'ü giyinmeyi en sonunda becerince mutluluktan havaya uçmuştu. Eşofman altının ne işe yaradığını bilemediği için ay meleğine sormuş fakat o da bilmediğini söyleyince eşofmanı odanın bir yerine fırlatmıştı. Sabaha kadar arkadaşına sımsıkı sarılıp ne kadar korktuğunu, geri dönmek istediğini ve onları özlediğini söylemişti. Kimsenin onu burada duymadığını, üstelik korkunç insanlar gördüğünü söylemeyi de ihmal etmemişti. James'den bahsederken yüzünde oluşan ifade, ay meleğinin dikkatini fazlasıyla çekmişti. Akşamları onu gözetleyecek, James denen herifin nasıl biri olduğunu tespit edicekti. Güneş doğana kadar birbirleriyle hasret gideren iki dost, sonunda veda etmek zorunda kaldılar. Ağlayarak dostuna el sallayan Angel, içeri girip merdivenlerden inmeye başladı. Ayaklarının çıkardığı ses onu gülümsetmişti. Cennet'te ayaklarından böyle sesler çıkmazdı. Heyecanla merdiven basamaklarına basmaya devam etti. Dizine kadar gelen t-shirt elbise gibi olduğu için Angel'ı fazla rahatsız etmiyordu. Tabii aynı şeyi James için söyleyemezdik. Gözlerini dibine kadar gelen kızdan kaçırıp masayı gösterdi. Genç kız anlamaz şekilde babarken , genç adam yanına gelip omuzlarından onu yönlendirdi. Masaya oturan kızın eline sandviçi verip yemesini söyledi. Angel sandviçten bir ısırık alır almaz gözlerini kocaman açıp hayranlıkla karşısındaki adama bakıyordu. Tadı oldukça güzeldi. James onun ilk ısırıkta vereceği tepkiyi merak ettiğinden gözlerini pür dikkat kıza dikti. Kızın bu şaşkın halini görünce istemsizce kaşlarını çattı. Basit bir sandviçti işte, niye bu kadar büyük bir tepki vermişti ki?
Bilemezdi genç adam, masum kızın nereden gelip, neler yaptığını. Melekler yemek yemezlerdi. İyilik yapmış olan insanların Cennet'teki evlerine gidip, onlardan duyduklarıyla yetiniyorlardı. Achaiah'nın aklına gelen insanlar ile istemsizce geçmişe daldı. Artık eskisi kadar Cennet'e fazla insan gelmiyordu. Zinanın ve içkinin başrol oynadığı bu dönemde insanlar mutluluğu bu iğrenç şeytan oyunlarında buluyorlardı. Dün akşam gördüğü insanlardan fazlasıyla korkmuştu. James sandviçinin yarısına gelmişken, genç kız öylece gözlerini genç adama dikti. O da oradaydı dün gece, o da mı onlardandı?
'Nasıl birisin sen James? Sen de mi Cennet'te kınanan o insanlardansın?'
Sandviçlerden kalanları yanlarında atıştırmalık olarak alan James, kıza yukarıdan elbisesini giymesini söyledi. Masum kız oturduğu tekli koltuktan kalkıp adım attığında duyduğu ayaklarının çıkardığı ses ile dişlerini ortaya çıkarıcak şekilde gülümsedi. James gözlerini kısmış bir şekilde Angel'a bakmayı sürdürüyordu. Kızın bu çocuksu ve yeni şeyler keşfetmeye başlayan bir bebeğin tepkileri onu biraz da olsa düşünmeye teşvik etmişti. Çok sürmeden Angel elbisesini giyinmiş bir şekilde karşısındaydı. Giyinirken kendi çapındaki savaş sonrası saçı fazlasıyla dağıldı. James başını olumsuz anlamda sallayıp kızın bileğinden tuttu. Yukarı çıktıklarında James kendi odasının kapısını açıp, aynalı masanın önüne kızı oturttu. Çekmecelerden tarak ve eski flörtlerinden kalan bir lastik aramaya başladı. Taraktan ve elektronik aletlerden başka bir şey bulamayınca hayıflandı. Angel ona pür dikkat aynadan bakarken gözleri kesişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want My Wings
Science Fiction"Nereden geliyorsun?" "..." "Neden buradasın?" "..." Karşısındaki genç kız konuşmayınca sinirle dudaklarını yaladı. Kızın üzerindekileri incelediğinde ince bir kumaştan oluştuğunu gördü. Üzerine bir t-shirt vermeyi aklına not etti. "Peki. Madem ko...