Ali Rahmet Hünkar'ı odada dinlenmesi için yalnız bırakmış, bahçeye inmişti.
Hünkar ise başını yastığı koydu koymasına ama az önce yaşadıklarının heyecanı vücudunu hâlâ terketmemiş olacak ki hâlâ sakinleşemiyordu. Yattığı yerden hafifçe doğrulup sırtını yatak başlığına yaslayarak dizlerini göğsüne doğru çekip az önce olanları düşünmeye başladı. Yıllar sonra ilk defa sevdiğini öpmüş olmak ve üstelik bunu ilk kendisinin yapmış olması Hünkar'ı bir hayli utandırmıştı. Daha bir kaç ay öncesine kadar sarılmaktan dâhi çekinirken şimdi adamı basbayağı öpmüştür... Sevdiğinden ayrı kalmak insanı böyle yapıyor demek ki diye düşündü. Çektikleri derin özlem onlarda böyle tesir etmişti. Hiç bir şeyi ertelememek gerektiğini en acı biçimde öğretmişti hayat onlara. Şu hayatta bi gecikmişliğin ilacı yoktu, birbirlerine yeterince geç kalmışken şimdi ertelemenin değil gönlünce yaşamanın vaktiydi.
Hünkar düşünce denizinde yüzerken vaktin akşam olduğunu anlayınca yatağından doğrulup aşağı inmeye karar verdi. Hünkar odadan çıkmış tam merdivenlere yönelecekken Ali Rahmet'le karşılaştılar. Ali Rahmet yüzüne gülümsemesini yerleştirip ona doğru yürüdü.
A. İyi uyudun mu Yaman Hanım?
H. Pek uyuyabildiğim söylenemez aslında.
A. Neden? dinlenseydin biraz, bugün yordum seni. Sık sık dinlenmen gerekiyor biliyorsun, daha yeni toparladın.
H. Gayet iyiyim Ali Rahmet merak etme. Odama alışmaya çalıştım biraz işte.
A. Neyse bugün erkenden uyutacağım seni anlaşılan.
Gülümsedi Hünkar. Doğru ya aynı evde uyuyacaklardı bugün. Aynı çatı altında...
Bu düşünce onu heyecanlandırmaya yetmişti.A. Bende akşam yemeği için seni çağırmaya geliyordum. Hadi yemeğe geçelim Saniye bize harika bir sofra hazırlamış.
H. Olur.
Hünkar merdivenlerden inerken Ali Rahmet'in koluna girdi. Bu Ali Rahmet'in çok hoşuna gitti ama heyecanını belli etmemeye çalıştı. Alışıyorlardı artık birbirlerine. Aynı çatı altında aynı sofrada olmaya. Daha birkaç gün öncesine kadar bu yaşadıkları imkansız geliyordu. Attığı her adımda sevdiği yanında olduğu için şükürler ediyordu rabbine Ali Rahmet. Yanındaki sevdiğine baktı ve memnuniyetle merdivenleri tamamlayıp salondaki büyükçe masaya kurulmuş sofraya oturdu.
Saniye içten gülümsemesini yüzüne yerleştirmiş onları heyecanla masaya buyur etmişti. Hanımının mutluluğunu görmek hatta mutluluğu şöyle dursun onu yeniden sağ salim görebilmek onu tarif edilmesi zor duygulara sürüklüyor ve bu durumun gerçekliğini sorgulamasına sebep oluyordu. Hayat insana bazen hiç ummadık sürprizler yapar dedikleri bu olsa gerek dedi. Bambaşkaydı bu duygular.
Hünkar ve Ali Rahmet masaya yerleşince Saniye'yi de buyur ettiler ve hep birlikte yemek yemeye başladılar.
Gülüşmelerin birbirine eşlik ettiği yemeğin ardından Hünkar ve Ali Rahmet bahçeye çıktılar ve birer kahve istediler Saniye'den.Ali Rahmet bahçedeki koltuğa oturdu ve sol kolunu açıp Hünkar'ın gelmesini işaret etti. Hünkar hemen yanına oturup yerleşti kolunun altına, başını omzuna dayadı. ikisi de derin derin havayı soludular öylece...
A. Hünkar.
H. Efendim.
A. Şey... Sen bu Behice Hanım'dan madem bu kadar rahatsızdın neden bana hiç söz etmedin. Biz birbirimizle her şeyimizi paylaşmıyor muyduk?
