14.Bölüm

1.6K 52 32
                                    

A. Konuşalım konuşalım da bir sıkıntı yok değil mi Fazilet?

Tedirgin olmuştu Ali Rahmet bu ürkek çağrı ile

F. Ben salonda bekliyorum sizi.

Deyip salona inmişti Fazilet.

H. Ne oluyor Ali Rahmet

A. Bilmiyorum ki Yaman Hanım. Suratına bakılırsa pek iyi şeyler konuşacak gibi değil.

H. Öyle görünüyor da neden ikimiz birden

A. Bilmiyorum gel bakalım inelim de öğrenelim

Ali Rahmet ve Hünkar zihinlerinden geçirdikleri farklı senaryolar ile merdivenlerden inip salonda oturan Fazilet'in yanına geldiler.

A. Fazilet korkutma bizi yahu ne oluyor ne bu surat

Fazilet gözleri dolu bir şekilde onlara bakıyor ama cevap vermiyor, veremiyordu bi kaç saniye bekledikten sonra Hünkar girdi söze

H. Neden ikimize aynıanda söylemek istiyorsun peki

Yutkundu Fazilet kafasını öne eğmişti suratlarına bakamıyordu Ali Rahmet ve Hünkar'ın

F. İkinizi de ilgilendiriyor çünkü

H. İkimizi ilgilendiren bir konu seni neden ve nasıl bu kadar üzdü peki

Tekrar gözlerini kaçırdı Fazilet onlardan

H. Dokunsam ağlayacak gibisin

Derin bir nefes aldı Fazilet, Hünkar'a dönüp

F. Nereden başlayacağımı bilmiyorum...

Tekrar susmuştu Fazilet

H. Yahu konuşsana Fazilet ne oluyor?

Sinirlenmeye başlamıştı Hünkar. İçini korku ve hüzün kaplamıştı ne anlatacağını bilmiyordu ama korkuyordu. Anlatacağı şey her ne ise şimdiden yüreğini karartmıştı onun. Ali Rahmet ise Hünkar'a göre daha sakindi. Merak ediyordu ama felaket senaryoları da yazmıyordu zihni ona.

A. Fazilet... Seni dinliyoruz.

Fazilet son kez bir nefes alıp söze girdi

F. Ben bi hata yaptım. Bundan kırk yıl evvel size çok büyük bir yalan söyledim.

A. Ne yalanı? Ne hatası?

Ali Rahmet de gerilmişti iyice

F. Sizinle bu konuşmayı yapıp yapmamayı çok düşündüm fakat yapmak zorunda olduğumu biliyorum artık. Ben buraya sizden af dilemeye geldim yüzüm yok biliyorum ama geldim ne deseniz ne yapsanız kabulüm...

Hünkar yanında oturan Ali Rahmet'in elini sıktı gayrı ihtiyari.
Ali Rahmet de aynı tedirginlik ile Fazilet'i dinliyordu

F. Abin askere gitmeden önce bahçede bi uğurlama gecesi yapmıştık hatırlıyor musun? Hünkar sen de gelmiştin.

O gün ve o gece Hünkar için de Ali Rahmet için de acıyla hatırlanan, hayatlarının hem en güzel hem de en kötü hatırasıydı.
Yemin etmişlerdi birbirlerine o geceyi unutacaklarına. Yaşanmamış sayacaklardı, birbirlerine öfkeyle verdikleri bu sözle bağlamışlardı kendilerini. İkisi ömür boyu unutamamış ama yine de yeminlerine sadık kalmış bahsini hiç açmamışlardı. Fakat öfke ile yaptıkları bu hata ömürlerini mâl olmuştu o günlerde çok doğru gelen her karar bugün bir aptallık olarak yorumlanabilecek kadar yanlıştı geçen her yıl yüzlerine çarpmıştı bu gerçeği. Mazinin bu karanlık günlerini her hatırladıklarında yürekleri kanıyordu. İlk zamanlar öfkeyle hatırlanan o gece yıllar geçtikçe özlem ve acıya bırakmıştı yerini. Ali Rahmet'in tekrar Çukurova'ya döndüğü o ilk günlerde hissettikleri öfke de bundandı ya zaten. Ama gün geçtikçe yüreklerindeki sevgi tüm kötü anıları kapatıyor bir hatıra olarak tozlu raflara kaldırıyordu o gece ve beraberinde getirdiği tüm acı günleri. Sadece yarını düşünmek üzerine sessiz bir anlaşma yapmışlardı fakat geçmiş geçmişte kalmamış ummadık bir zamanda beklenmeyen bir yerden çıkagelmişti. Anlaşmaları bozulmuştu artık tüm acılar tekrar kanata kanata ortaya çıkacaktı. Bunun için ne Ali Rahmet hazırdı ne de Hünkar ama elden ne gelir hayat tam da böyle bir şeydi zaten. İnsanı hep kapatmadığı yarasından sınar belki de geçemediği o sınavı şimdi geçsin diye karşısına çıkarırdı tekrar tekrar.

•𝓥𝓪𝓼𝓵 •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin