15|yere bakan yürek yakan.

175 27 107
                                    

"Ulan Yukhei burada Dejun yok ki! Bir kere de şu gözün düzgün görsün yahu!" Hendery Hyung girişte Yukhei Hyung'a kızmaya başladığında her hepimiz de ayaklanmıştık. Renjun peçete getirmeye gitmişken Jeno oldukça saldırgan olan, hatta Yukhei Hyung'un üzerine atlamaya çalışan Hendery Hyung'u tutuyordu, ben ise ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum çünkü Donghyuck böceğini Yukhei Hyung'un arkasında aramaya başlamıştı. "Oğlum miyopum ben miyop! Çalıştırsaydın o şahin gözlerini de sen görseydin sevdiceğini!" O sırada Renjun elinde peçetelerle gelip burnunu silmesi için Yukhei Hyung'a uzatmıştı, Hyung ise onu birkaç saniye süzdükten sonra Hendery'ye tekrar döndü. "Al işte gördüğüm bu çocukmuş. Kaş bakımından biraz eksikleri var ama Dejun yoksa onu alabiliriz bence, olmaz mı Hendery?"

Bugün daha ne kadar şaşırabilirdim bilemiyordum.

Ayrıca Renjun ve Hendery Hyung'u yan yana hayal etmek hoşuma gitmemişti bu yüzden yanına geçip incecik bileğini kavramadan edememiştim. Onun da kafası oldukça karışmış görünüyordu.

"Böceğim gitmiş! Ne zamandır yok söylesenize!" Donghyuck yerde bağdaş kurmuş ve ellerini yüzüne siper etmiş, ağlamaklı sesler çıkarıyordu, Jaemin ise ona sarılmış üzüntülü üzüntülü onun saçlarını okşuyordu, Jeno da kıskançlıktan çatlamak üzereydi. "Üzülme Donghyuck, sana yeni böcek alırız." Jaemin teselli işlerinde çok iyi değildi belli ki, şimdi Donghyuck gerçekten ağlıyordu.

"Olmaz tabii ki de manyak herif. Ben Dejunumu istiyorum!" Az önce dövüşen ikili şimdi ise sarılıyordu. Sonra Renjun gergin bir şekilde gülümsedi. "Şey... isterseniz arayabilirim." Hendery Hyung sümüklerini akıtmayı sadece birkaç saniyeliğine bırakıp Renjun'a bakmıştı, gözlerinin içinin parladığı açık bir şekilde ortadaydı. "Sen Dejun'u tanıyor musun?" Renjun elini ensesine atarak başını salladı. "Abim olur kendisi."

"Hendery bak iyi düşün kardeş abiden daha sevimli görünüyor."

"Ulan Yukhei burnunu Dejun kanattı ben de kıracağım ha!"

"Ne! Bizim o gün takip ettiğimiz çocuk Hendery Hyung'un hoşlandığı çocuk muymuş!" Jeno'nun dilinin ayarı yoktu, sonuç olaraksa şimdi boğulan taraf oydu. "Renjun, arayalım artık. Hendery Hyung daha fazla sorun çıkarmadan sakinleşse iyi olur." Başını salladı ve muhtemelen telefonunu almak için içeri ilerledi, peşinden gidip gitmemek arasında kalsam da arkasından tıpış tıpış yürümeye başlamıştım çünkü ortamdaki kaos yetip de artmıştı çoktan. Üst kata ilerlerken durakladığımı fark edip eliyle gelmemi işaret etti, peşinden ilerlemeye devam ettim ve genellikle test kitaplarının bulunduğu ikinci kata çıktık birlikte. Aynı aşağısı gibi burada da koyu kahve raflar bulunuyordu ve kitaplar özenle dizilmişti, ortada yine bir masa, etrafında sandalyeler vardı. Yine masanın üzerinde birkaç kitap bulunuyordu, onun üzerine ise bir telefon bırakılmıştı. Gördüğüm üzere Renjun yanında pek telefon taşıyan biri değildi, zaten daha önce de hiç telefonda vakit geçirdiğini görmemiştim.

Telefonunu eline alıp birkaç saniye boyunca vakit geçirdikten sonra kulağına götürüp beklemeye başladı, birkaç saniye içinde aramanın cevaplandığını söylercesine yüzü neşeli bir ifadeye büründü. "Ne yapıyorsun abi?" Karşı taraftan birinin konuştuğunu duyabilsem de ne söylediğini asla anlayamıyordum. Yaklaşırsam anlayabilirdim belki fakat onun telefonunu dinlemek pek hoş bir davranış olmayacağı için olduğum yerde kaldım. "Mark Hyungla mı? Ne güzel, birkaç dakikalığına kitapçıya inebilir misiniz?" Eliyle kitaplarının sayfalarını karıştırdı, biraz gergin görünüyordu. "Çok uzun sürmez tabii ki. Sadece görmen gereken bir şey var. Dediğim gibi, Mark Hyungla gelin. Tamam, tamam kapatıyorum." Telefonu tekrar masanın üzerine bırakıp bana baktı, yüzünde gergin bir gülüş vardı. "Abim Mark Hyungla birlikte çay içiyormuş evde. Aşağıda daha büyük bir kıyamet kopar mı dersin?" Bunun üzerine kendimi suçlu hissetmiştim. Renjun burada sadece bir çalışandı ve onun başını belaya sokabilirdik. O orta yaşlı hanımefendinin bizim kaosumuzu nasıl karşılayabileceğini kestiremiyordum. "Seni de zora soktuğumuz için çok üzgünüm Renjun. Onları buraya getirmemeliydim."

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin