10|okul çıkışı.

152 23 108
                                    

"Bir ay oldu hâlâ zırlayıp duruyorsun oğlum, yeter artık. Madem Renjun gitti, öyleyse biz de önümüzdeki maçlara bakarız, güzel kasiyer bitmedi ya ülkede." Haysiyetsiz Lee Jeno, o kesinlikle gün geçtikçe bozulan moralimi daha iyi hâle getirmiyordu. Elinden gelen tek şey beni teselli etmek istemekti fakat bunu bu şekilde yapamayacağı kesindi, en azından okula gitmek üzere üzerimi giyinmeye çalışıyorken bunu yapması saçmaydı sonuçta her ne kadar Renjun'un yanımda olmaması sinirlerimi bozuyor olsa da sinirlerime oynayan tek şey bu değildi, aynı zamanda okulun açılıyor olmasıydı.

Ailemin hiç olmadığı kadar tepeme çökeceği dönemdi yani.

"Bul ulan Renjun kadar güzel kasiyer eğer bulabiliyorsan. Ayrıca kasiyer olduğu için mi vuruldum sanıyorsun şerefsiz?" Çantamı sırtıma alıp odamın kapısını açarken bir yandan da ona laf yetiştirmek için uğraşıyordum her zamanki gibi. Jeno ve benim birbirimize pek tahammülümüz yoktu fakat ne olursa olsun yine birbirimizin yanında bitiyorduk. Kavga eder ve beş dakika sonra birbirimize komik fotoğraf gönderirdik, sana gıcık oluyorum it herif dediğimizde bile yine gidip birlikte kahve içerdik, elbet bunu Jaemin meselesinde de tekrarlıyorduk. İkisinin bir hafta içinde değişmez üç olayı vardı, hafta okula giderken bu sefer olacaksınız aslanım diye Jeno'yu gazlamamla ve onun yavşaklıklarını on kat artırmasıyla başlardı, ikinci olay ise haftanın ortalarına doğru Jaemin'in Jeno'ya biraz farklı davranmasıyla devam ediyordu -bazen ona sarılır veya yanağından öperdi- ve en son ise Jaemin'in Jeno'ya sen en iyi arkadaşımsın veya kardeşimsin demesi sonucu Jeno'nun sonraki haftanın başına kadar yıkık ve depresif takılıp aşk acısı çekerken çikolata yemesiyle sonlanırdı. Tabii ki bu hafta da çok farklı olmayacaktı, önceki gün yine Jeno'yu bu dönem başaracağı konusunda iyice gazlamıştım çünkü.

"Haklısın bu biraz zor. Renjun da bayağı hoş çocuk şimdi, kasiyer avına çıksak da onun gibisini bulamayız herhalde. Öyleyse sen devam et böyle Yangyang, belki Renjun sana geri döner." Anahtarlarımı çantamın ön gözüne atıp çıktım evden, kahvaltı yapma gereği duymamıştım ve zaten annem de bir şeyler yemem konusunda ısrarcı olmazdı, sadece okulda aç kalmamam için harçlığımı veriyor ve ne yediğime karışmıyordu. "Bir daha onu görebilirmişim gibi! Bir aydır denk geliriz belki diye şehrin dolaşmadığım yeri kalmadı ve bir kez olsun denk gelmedik Jeno, onu bir daha göremeyeceğim."

"Jaemin'in okul çıkışına gidelim!" Onu nereden çıkardığını sorarcasına bir ses çıkardığımda sanırım Jeno ancak otobüstenten iniyordu, okulumuz bizim eve oldukça yakın olduğundan ben yürümeyi tercih etsem de Jeno'ya uzak kaldığı için ya annesi bırakır, ya da otobüsle gelirdi. Bu yüzden bir süre konuşmadı ancak okula girerken tekrar aynı neşesiyle başlamıştı kafamı ütelemeye. "Renjun Jaemin'in okulunda oğlum, yani Jaemin için gidersek onu da görürüz. Hem ben sevdiğime kavuşurum hem de sen. Bir taşla iki kuş yani. Bu arada sen ne zaman geliyorsun şerefsiz? Çok bekletme beni." Göz devirip koşar adımlarla yürümeye devam ettim. Onu ne kadar bekletirsem o kadar çekilmez olacağını ne yazık ki bildiğim için hızlı davranmaya özen gösteriyordum. "Geldim ulan, az kaldı bekle biraz."

"Tamam kapatıyorum o halde. Hyuck'u gördüm, onun yanına gidiyorum." Cevap vermeme vakit kalmadan aramayı sonlandırdı ve kaşlarımı çatarken okula gittiğimde nasıl başını yesem diye düşünmeye başladım. Telefonun yüzüme kapatılmasını sevmezdim, bunu biri yaptığında da genellikle tekrar arayıp bu sefer ben yüzüne kapatırdım ancak o an bununla uğraşmak için bile halim yokmuş gibiydi. Renjun bana sarılıp koşarak gittikten sonra hayatımda bir şeyler eskisi gibi olmamaya başlamıştı, eski tadı vermediği gibi daha çok yoruyordu beni.

Kimseye tahammülüm de kalmamıştı, annem ve babamın kavgaları bile umurumda olmuyordu.

Sadece o gün göğsünde belli belirsiz görebildiğim morluğun gerçek olup olmadığını düşünüyordum.

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin