23|duymadım ki.

118 17 34
                                    

"Anladım ben, sen burada öleyim istiyorsun." Şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra biraz sinirli sesiyle karşılık vermişti bana, sevimli görünüyordu, gülümsemiyordu ve kaşlarını kaldırıyordu, bir yandan gözlerini kısmıştı. Onun bu haline bakıp güldüm, yapabileceğim başka bir şey yoktu çünkü Renjun her saniye daha da sevimli gelmeye başlamıştı gözüme. "Yok canım, ne ölmesi, ne istemesi? Saçmalama ayrıca ölecek olursan ben nasıl yaşarım?" Ben oldukça ciddiydim, içinde Renjun olmayan bir dünyada yaşayabilecek olmak korkusu o an yüreğime öyle bir çökmüştü ki boğazımın düğümlendiğini bile söyleyebilirdim.

"Yangyang bugünlük bir daha konuşmasak mı? Sen öldürüyorsun beni böyle güzel güzel konuşarak." Bir kahkaha attım, ayaklarımı birkaç adımlığına yere sert çarpmıştım. Renjun başını eğmişti, gözlerimiz birbirine değmiyordu, sadece yan yana yürüyorduk ve sokak lambalarının ışığı yolumuzu aydınlatıyordu. Akşam vaktiydi, soğuk bir esinti vardı ama ikimizi de rahatsız etmiyordu, ben aksine tenime her değdiğinde rahatlamış gibi hissediyordum. "Ama daha hiçbir şey dememiştim ki güzelim." Çarpık bir gülüşle, neredeyse dalga geçer gibi ona döndüğümde cümlemi bitirir bitirmez elleriyle kulaklarını kapatmıştı. İlk başta bu eyleminin sebebini anlamadım, hatta benden rahatsız olmuş olabileceği bile geldi aklıma ancak çok kısa süre sonra Renjun yine aksini bana kanıtlamıştı. "Güzelim dediğini duymadım ki Yangyang." Bir kez daha güldüm, onunla böyle olmak hoşuma gidiyordu. Renjun'un gerçekten de insanüstü bir sevimliliği vardı ve ben bunu özellikle utandığı zamanlarda görüyordum, bunu seviyordum da. Öyleki her an onu daha fazla utandırasım geliyordu.

"Güzelim?" Başımı onunla göz göze gelebileceğimiz şekilde öne eğdim ve şimdi yolun ortasında duruyorduk ikimiz. Bulunduğumuz yer çok insanın olduğu bir yer değildi, markete giden yolun biraz ilerisinde, evlerin arasında bir sokaktı sadece. "Bileğim hâlâ acımasa sana yumruk atardım Yangyang." Şimdi o beni kışkırtmaya çalışıyordu sanki, yüzünde bilmiş bir gülümseme vardı, gözlerinin içi sokak lambalarından çarpan ışıkla parlıyor ve çok güzel görünüyordu, bir süre sadece yüzüne bakakaldım o yüzden. Bir cevap vermem gerekiyordu, ona bunu yapamayacağını söylemeli ve daha da sinirlendirmeliydim, en azından içimdeki şeytan beni bunu yapmam için dürtüyordu. "Sen bana yumruk atabilir misin ki Renjun?"

"Denemek istiyorsun sanırım." Gözlerini iyice kıstı ve o da biraz bana yaklaştı, yüzlerimizin arasında bir nefeslik mesafe vardı, hatta sıcaklığının bedenime ulaştığını dahi hissedebiliyordum. Sonra biraz daha yaklaştı, nefesi doğrudan boynuma çarpmaya başlamıştı, biraz paniklemiş ve bunu belli etmiştim. Gözlerim büyüyordu ve çenem kasılmıştı, bunun yanında seslice yutkunmam yüzünden onun yüzündeki gülüş daha da büyüdü, şimdi kendini her zamankinden daha güçlü hissediyor olmalıydı. "İstiyorum." Başımı salladım, şimdi yüzümde herhangi bir alay veya gülümseme yoktu. Öylece ona bakıyordum, o da gözlerini benim üzerimde gezdiriyor, gözüme her saniye daha korkutucu geliyordu. Doğrusu gözüme yumruk atmayacağını biliyordum ancak aklında bir şeyler var gibiydi, sırtını dimdik tutuyordu, özgüveni yerindeydi. "Deneyelim o halde, ama pişman olmayacaksın."

"Seninle ilgili hiçbir şeyden pişman olacağımı sanmıyorum, biliyor musun?"

"Öyle mi?" Cümlesinden hemen sonra ben daha onaylamak için başımı bile sallayamadan öptü beni. Dudakları dudaklarımın üzerinde, gözleri kapalıydı. İçimde çok keskin bir sıcaklık hissediyordum, bacaklarım ve ellerim titremeye başlamıştı ve o kısacık an sanki bir saat sürmüş gibi uzun hissettirmişti. Bu gerçekten öpüşmek değildi belki ama şimdiye kadar hiç böyle hissetmemiştim, bu ortadaydı.

Geri çekildi, başını yana eğip şöyle bir halime güldükten sonra bir kez daha koşa koşa gitmişti. Bu ilk değildi, daha öncesinde de onu kaçırdığım olmuştu elbet, hatta ilk öpücümüzü paylaştığımız yerin onu ilk defa üzdüğüm yer oluşu öylece kalmama sebep oldu. Bir kez daha dakikalar boyunca hareket edemedim, gözlerim kaybolduğu yerde, parmaklarım dudaklarımın üstünde öylece duruyordum. Belki üzerine çok fazla gitmemeliydim ancak bu yaptığından sonra daha da zorlamak ister olmuştum.

La Douleur ExquiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin