Selam güzellerim yakışıklılarım... Bu bölümün sonunda beni döveceksiniz biliyorum ama...
Okuma sayıları ve oylar çok düşük...
Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin... Sizleri çok seviyorum...
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Yavaşça arkamı döndüm. Ege pis pis bana sırıtyordu. "İlk değildi biliyorsun." dedim ve göz kırptım. Ardından ciddi hale bürünüp "Sevgilini kurtardım. Sanırım şuan yoldadır. Yanına gitsen iyi edersin. Kötü durumdadır sevgili (!) Alya'n." dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.
"Teşekkür ederim Taner." dedi aşina olduğum ses. Yavaşça arkamı döndüm. Yüzüme mursamaz bir gülümseme ekledim. "Önemli değil Kara." dedim ve yürümeye devam ettim. Arabam yoktu. Arka cebimden telefonumu alıp korumalarım başı olan Samet'i aradım. Hemen açtı. "Buyrun Kayla Hanım?" dedi. "**** Deposu'na gel ve beni al." dedim. Yol kenarına oturup ayaklarımı uzattım.
Ege'yi öldürmek istemiyordum. Onsuz yaşayabilirim ama tabi sadece nefes almak yaşamaksa. Onunla çok önceden tanıştık. Aslında bu oyunlar sıradan bir şey yüzünden başlamamıştı. Fakat sanırım bunu hemen öğrenemeyeceksiniz. Onunla tanıştığımızda ben kötüydüm. Aslında bunun sayesinde tanıştık diyebilirim. Çok az... Çok çok az... Minacık... Tamam tamam çoğu zaman Alya'yı kıskanmıyor değilim. Ege'ye karşı hissettiğim şey kesinlikle aşk değil. Benimki basit bir bağımlılık sadece. Şimdi o sevgilisini kucağına almış, hasretlerini gideriyordur.
Ben düşüncelerim arasında boğulurken siyah bir Jeep'in önümde durmasıyla başımı kaldırdım. Adını hatırlayamadığım fakat simasını bildiğim koruma bana arabamın kapısını açtı. Yerden kalkıp arabaya bindim. Hemen yolda ilerlemeye başladık. Acilen korumalarımı artırmam gerekiyor. Çünkü hala tanıdığım Bartu ise peşimi asla bırakmaz.
Evimin önüne geldiğimde Alya ve Ege çiftini beklemiyordum. Hızlıca arabamdan inip onlara doğru yürümeye başladım. Soru sorarca onlara baktım. "Teşekkür ederim." diye aramızdaki gergin sessizliği bozdu Alya. "Önemli bir şey değil." dedim. "Şimdi asıl gelme sebebinizi öğrenebilir miyim?" diye sordum bıkkınca. "Bu konu burada konuşulacak bir şey değil." dedi sertçe Ege. Gözlerimi devirdim ve evimin kapısını açtım. Anahtarı anahtarlığa fırlatıp salondaki koltuklardan birine oturdum. Onlarda oturunca "Dinliyorum." dedim. "Aynı evde kalırsak iyi olur diye düşündük." dedi Alya. Gözlerimi devirdim. "Olmaz." dedim. Onların aşkını her gün görecek kadar aptal değilim. "Neden?" diye sordu Alya. Ege umursamaz bir tavırla gözünü evimde gezdiriyordu. "Seni kurtardım diye seninle arkadaş olacak değilim. Oldu ve bitti. Ayrıca teşekkür falan da istemiyorum. Sizinle aynı evde kalıp sizin vıcık vıcık hareketlerinizi izleyek de değilim. Lütfen eğer konuşmanız bittiyse evimden çıkın." dedim. Alya sinirle ayağa kalktı. "Seninle konuşmaya çalışanda kabahat. Başına bir şey gelmemesi için bizimle kal dedim." dedi ve hızla evimden çıktılar. Gözlerimi devirdim ve odama çıktım.
Banyoya girdim. Kısa bir duştan sonra odama geldim. Üzerime iç çamaşırlarımı giydim. Üzerime geceliğimi giyip yatağıma uzandım.
2 HAFTA SONRA: EGE'NİN AĞZINDAN;
Gözlerimi yanağımda hissettiğim ıslaklıkla açtım. Alya sırıtarak bana bakıyordu. Bende yüzüme hain bir sırıtış ekleyip dudağını sömürmeye başladım.
Bu tadı seviyordum... Benim üzerimde bıraktığı hissi seviyordum... Sarı saçlarını seviyorum... Masumluğunu seviyorum... Ben onu seviyorum...
Bu kızı ciddi manada seviyorum. Yaklaşık iki haftadır Kayla'dan haber yoktu. Merak etmiyor değilim ama o istediği zaman zaten beni bulur. Kayla'nın ise... Dudaklarının tadını seviyorum... Evet evet sadece dudaklarının tadını seviyorum. Aramızdaki ilişkiden Alya'nın haberi yoktu.
Alya kurtarıldığından beri Bartu denen piçi ve adamlarını arıyorum ve aratıyorum ama bir sonuç yok. Bir delil yok.
Bu sırada çalan telefonumu hemen elime alıp kulağıma götürdüm. "Efendim Yiğit?" diye telefonu açtım. Yiğit benim çetemden olan benimle aynı yaşta olan biri. "Abi sanırım bir iz bulduk. Şişli yolunda bir depo adresi sana mesaj atarım. Yaklaşık iki gün önce ordalarmış." dedi. "Tamam." dedim ve telefonu kapattım. Kısa bir süre sonra mesaj geldi. Mesajı okuduktan sonra hemen yataktan kalktım. "Ne oldu hayatım?" diye sordu endişeyle Alya. "Bir şey yok hayatım. İşim çıktı. Geç gelebilirim." dedim ve yanağına küçük bir buse kondurdum. Hemen suratını astı. "Ama kahvaltı hazırlamıştım." dedi ve başını öne eğdi. "Üzme beni birtanem. Söz erken gelmeye çalışacağım." dedim ve altıma siyah dar paça düşük bel pantolonumu giydim. Üzerime koyu gri bir tişört geçirdim. Onun üzerine deri ceketimi giydim.
Ayağıma siyah supralarımı geçirdim. Ellerimi saçlarım arasından geçirdim. Telefonumu elime alıp koşar adımlarla aşağı indim. Salonda kurulmuş güzel kahvaltı sofrasını görünce içimde bir burukluk oldu. Arkamı döndüm. Alya'nın da üzgün olduğunu fark ettim. "Sevgilim kesinlikle çabuk geleceğim. Üzülme." dedim ve dudağından öpüp arabamın anahtarını alıp hızla evden çıktım. Biraz daha bu evde kalırsam gitmekten vazgeçebilirdim.
Büyük bir hızla arabama binip adrese doğru sürmeye başladım. Bir deponun önüne geldiğimde depoun önünde ki arabalardan inen adamlarımı görünce gülümsedim. Silahımı belime yerleştirip arabamdan indim. Hızla deponun önüne geldim. Kapıyı ayağımla itekledim. Ses çıkmayınca gülümsedim. Burada yaklaşık 50 adamım vardı. Yavaş hareketlerle içeri girdim. İçeriden ses gelmiyordu. Deponun tam olarak içerisini görünce kimse olmadığını fark ettim.
Hızla "Lanet olsun." diye bağırıp duvara yumruğumu geçirdim. "Burayı didik didik edin." diye bağırdım. Kısa bir süre sonra Mert'in "Abi!!" diye bağırdığını duydum. Hızla sesin geldiği küçük odaya doğru koştum. İçeri girdiğimde beynim şok etkisi ile sarsıldı. Gözlerimi kapatıp geri açtım. Görüntü hala aynıydı. "Siktir." diye fısıldayıp hızla Kayla'nın yanına koştum.
Üzerinde sadece iç çamaşırı vardı. Sütyeni yoktu. Baygındı. Boynunda, bacaklarında, kollarında diş izleri ve morluklar vardı. Ayak bileğinde ve elinin bileiğinde keskin kızarıklar vardı. Bu sıkı bir şekilde bağlandığını gösteriyordu. Hızla yanına gidip üzerimdeki deri ceketi çıkardım. Tişörtümü de çıkarıp Kayla'nın üzerine giydirdim. Ardından ceketimi üzerime geçirdim. Hızla Kayla'yı kucağıma aldım. Depodan çıktıktan sonra onu arabama bindirdim. Bende sürücü koltuğuma oturdum. Başımı Kayla'ya çevirdiğimde koca bir SİKTİR çektim.
Dayan güzelim dayan... Sen herşeye dayandın... Buna da dayan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
ChickLitO masum bir kız değil... O dışarıdan görülen kötü kız... Ama aslında o küçük bir kız çocuğu... O masum bir erkek değil... O bir kötü çocuk... Ama aslında o çok kırılgan... Onlar aslında KÖTÜ başlığı altında gizlenen masum çocuklar...