BÖLÜM 3

4.2K 94 6
                                    

Binadan çıkarken hava neredeyse kapanmıştı. Kapının önünde valenin arabayı getirmesini beklerken durduğum yere çökecektim neredeyse. Evden çıkarken bu kadar uzun süreceğini düşünmediğim iş saatlerimi almıştı. Hem fiziken hem ruhen yorgundum çünkü insanlarla uğraşmak en zor işlerden biriydi.

Tam sabırsızlanmaya başlarken valenin arabayı getirmesiyle rahat bir nefes aldım. Valeden anahtarı alırken ona hafif bir baş selamı verip teşekkür ettim. Onun da işi kolay değildi.

Arabaya yerleşir yerleşmez eve doğru yol almaya başladığımda radyoyu da açmıştım. Arabanın içine hafif ve yavaş bir müzik doldu. Sözlerinin ne olduğuna çok önem vermedim ama melodisi beni ruhen sakinleştirdi.

Uzun sürmeyen yolun sonunda eve ulaşmış olmak beni rahatlattı. "En azından şanslı günümdeyim" diye düşündüm. Trafik her günün aksine boştu. Büyük, metropol bir şehirde yaşamanın en büyük sorunlarından biri de en nihayetinde trafikti. Kısacık olan yolu trafik yüzünden saatlerce uzun sürede gitmek işten sonra yapılabilecek en büyük eziyetlerdendi.

Kendimi eve atar atmaz kısa bir duşa girdim. Uzun saatler dışarıda ve o kalabalıkta olmak kendimi pis hissettirmişti. Duş sonrası üzerime kısa bir şort ve askılı, beyaz bir crop giydim. Sabahtan beri doğru dürüst bir şey yememiş olmamın verdiği açlıkla dolabı açtığımda karşıma salatadan başka bir şey çıkmamıştı. Bugün daha kötü gidemezdi.

Elime salata kasesini alıp içeriye geçtiğimde daha oturamadan kapı çaldı. Yorgun adımlarla kapıya gittiğimde delikten kim olduğuna baktım. Ercan'ı görür görmez kapıyı açtım. Dışarının akşam serinliği vücuduma vurduğunda hafifçe titredim. Ercan elinde tuttuğu son model telefon kutusunu bana doğru uzattığında onu çok bekletmeden hemen elinden aldım.

"Caner Bey gönderdi. Haberiniz olduğunu söyledi." Ona tebessüm ettim.

"Haberim var. Çok teşekkür ederim, seni de yordum."

"Ne demek. Bu benim işim. Başka bir şey yoksa gideyim, geç oldu."

"Yok. Caner'e de teşekkürlerimi ilet. Kendine iyi bak."

"Siz de." Evin yolundan çıkana kadar kapının önünde onun gidişini izledim. Keyfim yerine geliyordu. Galiba bugün o kadar da kötü değildi.

İçeriye geçer geçmez son model telefonu kutusundan çıkardım. Hemen eski telefonumdan numarasına baktım. Beklemeden bir mesaj gönderdim.

+90...3: Deneme 1 (İletilemedi.)

+90...3: 2 (İletilemedi.)

+90...3: Bu numarayı engellemiş olamazsın ki (İletilemedi.)

Bu numara artık kullanılmamaktadır.

TELEFON NUMARASINI DEĞİŞTİRMİŞTİ.

Gün gerçekten de kötüden ziyade berbat geçiyordu. Elimdeki telefonu koltuğa atıp sehpada duran kaseyi tekrar elime aldım. Keyfim tümüyle kaçmıştı. Elimdeki kaseden bir çatal salatayı alıp ağzıma attım, zorla çiğneyip yutmaya çalıştım.

Zaten hiçbir işim yolunda gitmezdi ki hayatımda. Salatayı bitirdiğimde başlayan mide bulantımı umursamamaya çalıştım. Elime eski telefonumu alıp Caner'in numarasının üstüne tıkladım.

+90...1: Canerrr

Caner: güzellik

Caner: telefon eline ulaşmış

+90...1: ulaştı

+90...1: çok teşekkür ederim tekrardan

+90...1: ama ben seni bu yüzden rahatsız etmedim

+90...1: bugün konuşmuştuk ya buluşalım diye

+90...1: bu aralar müsaitim

Caner: çok sevindim

Caner: biz zaten bu aralar ayarlayacaktık

+90...1: aynı ekip, aynı mekan?

Caner: aynen her şey aynı

Caner: ben herkesi ayarladığımda sana da haber veririm

+90...1: tamamdır

+90...1: görüşürüz

Caner: görüşürüz

Telefon numarasını istediği kadar değiştirebilirdi. Ben bir isteğim varsa o olana kadar uğraşan bir insandım ve o da bunu çok yakında anlayacaktı.

İki gün sonra ekrana düşen mesaj da bunu kanıtlar nitelikteydi.

Caner: bu akşam Red'de





******

Yarı texting tarzında yazdığım için bölüm uzunlukları iyi gibi geliyor bana.

Bölümde bahsettiği, yaptığı meslek ile ilgili tahminleri buraya alabilirim.

Yorum ve oy atarsanız çok mutlu olurum.

ÖPÜLDÜNÜZ...




PARMAK UÇLARI - YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin