Aynadaki aksime bakarken kendimi baştan ayağa kontrol ettim; üstümdeki rahat kıyafetlere, yüzümdeki hafif makyaja ve gevşek topuzuma baktım. Evden çıkmadan ayağıma spor ayakkabılarımı da geçirince tam anlamıyla hazırdım. Sakin adımlarla kapının önündeki arabama bindiğimde derin bir nefes aldım. Kendimi hem heyecanlı hem de huzursuz hissediyordum.
Arabayla giderken her zaman uzun gelen yol bugün o kadar kısa gelmişti ki gerilmeden edemedim. Böyle durumlarda Einstein'ın görelilik kuramı bana daha da anlamlı gelirdi. Zaman, yapmak istemediğin bir şeyi yaparken çok yavaş akarken zevk aldığın bir şeyi yaparken göz açıp kapayıncaya kadar geçerdi.
Önünde durduğum binaya bakarken güneş gözlüklerimi taktım. Binanın yanında bulunan boş park yerine arabayı park edip hızlı adımlarla binaya doğru yola koyuldum.
Dışarıdaki sıcak havaya inat binanın içinde insanın hoşuna giden bir serinlik vardı. Birçok yere konumlandırılmış olan klimalar, bu sıcakta insanı çölde su bulmuş kadar rahatlatıyordu.
Otomatik kapıdan içeriye girer girmez karşıma çıkan sekreter masasına doğru ilerledim ve masanın arkasında oturan, saçları sıkıca toplanmış sekretere gülümsedim.
"Günaydın. Deniz Hanım ile randevumuz vardı." dedim önümdeki Sezen'e.
"Günaydın, hoş geldiniz." dedi kibar bir tavırla. Ne kadar çok birbirimizi görmüş olsak da bana karşı hiçbir zaman saygı çerçevesini aşmayan bu kadına karşı büyük bir sempatim vardı. Güler yüzlü ve nazikti. Sanki onun suratına baktıkça ve onunla konuştukça insanın stresi biraz olsun geçiyordu.
"Deniz Hanım da sizi bekliyordu. Ben bir sorayım, müsaitse hemen sizi içeriye alalım." yüzümde küçük bir tebessümle onu onayladım. Telefonla olan kısa görüşmesi biter bitmez kendimi düzenli olarak geldiğim odaya doğru yürürken buldum.
Fil dişi renkli kapının önünde durduğumda başımı kaldırarak kapının yanında yazan yazıyı, her sefer geldiğimde yaptığım gibi içimden tekrar ettim. 'Psikiyatri Uzmanı Dr. Deniz Tuna.'.
Kapıyı tıklatıp içeriden ses gelmesini bekledim. Çok zaman geçmeden "gelin" sesini duyduğumda vakit kaybetmeden içeriye girdim. Kırklı yaşlarındaki doktorum ayağa kalkarak bana doğru geldi. El sıkıştık.
"Hoş geldiniz. Sizi gördüğüme çok sevindim." dediğinde biraz daha rahatladım. Küçük bir tebessümle "Merhaba." dedim.
Masasının önündeki koltuklardan birine oturdum. O da masasındaki yerine geçti; önünde duran, benimle ilgili olduğunu bildiğim notların yazdığı kağıtları eline aldı. Bütün dikkatini bana odakladıktan sonra benimle konuştu, "Evet, son görüşmemizden itibaren sizi fiziksel olarak daha iyi gördüm. Toparlamışsınız. Son haftalarda neler yaptığınızdan biraz bahsetmek ister misiniz?"
İçime derin bir nefes çektim. "Aslında artık kendimi fiziksel olarak çok daha iyi hissediyorum. Yediklerimi kusmuyorum, yediklerimden pişman olmuyorum. Hatta son zamanlarda canımın istediği şeyleri de çok rahatlıkla yemeye başladım. Galiba artık bedenimle daha barışığım. En önemli şeyin bu hayatta kendim ve sağlığım olduğunun bilincindeyim."
"Bu söyledikleriniz beni çok mutlu etti. Böyle büyük gelişmeler kaydediyor olmanız çok güzel. Fiziksel olarak artık pek bir sorun görmüyorum. Biraz daha psikolojik durumunuzdan bahsedebilir misiniz, nasıl hissediyorsunuz?"
Zorlandığım kısımlara gelmemizle gerildim. Doktor gerginliğimi görmüş olmalı ki hemen ekledi, "Bütün bunların aramızda kalacağını biliyorsunuz."
"Biliyorum ama..." diye mırıldandım. Kendimi başka insanlara karşı açmak, uzun zamandır çok da kolay bir şey değildi benim için. Bugün kendimi yine de diğer günlere oranla çok daha rahat hissediyordum.
"Aslında son zamanlarda hem çok heyecanlıyım hem de huzursuzum."
"Peki bu duygularınız neden kaynaklanıyor?" hem soru sorup hem de bazı notlar tutuyordu.
"Geçen günlerde hayatıma yeni birini alma yolunda bir adım attım." kafasını kaldırıp bana baktı. O kadar profesyoneldi ki gözlerinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ona rağmen hafif şaşırdığını hissettim.
"Uzun zamandır ilk defa bu kadar rahat bir şekilde biriyle konuşuyorum. Çünkü ne demem gerektiğini düşünmüyorum, yazdıklarımda da rahatım. Ama yaptığım şeyden pek hoşnut değilim."
"Anlattığınız kadarıyla kendinizi kısıtlandırmadan bir şey yapmanız ve bunun sonucunda kendinizi daha serbest ve rahat hissetmeniz çok doğal. Ancak neden yaptıklarınızdan hoşnut değilsiniz?"
"Çünkü onun sınırlarını işgal ettim." geri kalanları hızlıca anlatmaya çalıştım. Ne düşündüğünü bilmiyordum, belki beni gözünde hafiften sapık biri olarak görmeye bile başlamıştı. Bitirdiğimde kağıtları önüne bıraktı.
"Size yaptığınızın doğru olup olmadığını söyleyemem. Kendinizi daha rahat bırakmanız ve belki kendinizi insanlara karşı biraz da olsa yumuşatmanız çok güzel gelişmeler. Ama bunu yaparken bir yandan da kendinizi olumsuz hisler içinde bulmamalısınız. Benim ilgilendiğim nokta burası. Anladığım kadarıyla birisiyle konuşmak, hem de bu kadar rahat konuşmak, sizi heyecanlandırmış ama bunu yaparken izlediğiniz yoldan çok memnun değilsiniz ve aklınızda bununla alakalı düşünceler var. Bunları da benimle paylaşmak ister misiniz?"
"Kendimi onun yerine koyup bunun gibi bir durumla karşı karşıya kalsam nasıl hissedeceğimi ve ne yapacağımı düşündüm. Eğer böyle bir durumda kalsaydım rahatsız olurdum, telaşlanırdım. Onun da böyle hissetmesini istemiyorum. Buna hakkım yok. En iyisi bu kararı ona bırakmak. Yazmamı istemezse ona saygı duyup yazmama kararı aldım."
"Bu sizi rahatlatacak seçenek mi? En önemlisi bu."
"Evet. Belki girişimim olumsuzlukla sonuçlanacak ama en azından içim rahat olacak."
"O zaman bunu yapmanızı tavsiye ederim." Gözlerim duvardaki saate kaydığında seansın bittiğini anlamıştım. Kısa bir el sıkışmayla geldiğim yoldan tekrar sekreter masasına vardım. Bir sonraki seansı ayarlayarak içim daha rahat bir şekilde eve doğru yola çıktım.
Verdiğim kararlar şimdiden içimi rahatlatıyordu. Birkaç gündür ne yapacağıma dair olan huzursuzluklarım azalmıştı.
Eve vardığımda ne yapacağım kafamda kesinleşmişti bile. Tek umudum uzun zaman sonra tekrar geri çevrilmemekti.
*****
Bu bölümde biraz daha kitabın derinlerine inmeye çalıştım. Bütün yaşananlar ileride bir mantığa oturacak.
Kitabın konusu da olsa yapılanı normalleştirmek istemiyorum. Yapılan insanları rahatsız edecek seviyede bir olay, sanal taciz. Yazdığım karakteri biraz daha iyi anlatabilmek için bu olaydan onun da rahatsız olduğunu göstermek istedim.
Ne kadar yaptığı çok ciddi boyutta bir şey olmasa da düzeltilmesi gereken bir olaydı gözümde.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir.
Oy ve yorum atarsanız, bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya yazarsanız çok mutlu olurum.
ÖPÜLDÜNÜZ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARMAK UÇLARI - YARI TEXTİNG
RomanceSabahtan beri çalışan ama asla dikkatimi çekmeyen televizyonda bir spor kanalı açıktı. Yeni sezonun başlamasına az kalmışken geçen sezonun öne çıkan maçları ve öne çıkan oyuncular ekranda dönüp duruyor, yorumcular ise bu sezon hakkında tahminlerde b...