Bölüm 1. Başlangıç

845 57 174
                                    

Keyifli okumalar.

Medyada: Pyotr Ilyich Tchaikovsky - Swan Lake - 25 No. 13 

Not: Eklediğim görseller temsilidir. Fikir oluşturması açısından seçilmişlerdir. Bağlayıcı olmaması adına bir karakter için birden fazla görsel kullanılabilir. İllüstrasyon tercihimdir.

Çalar saatimin tanıdık sesiyle uyandım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çalar saatimin tanıdık sesiyle uyandım. Gözlerimi açmakta zorlanarak başımı yastığa gömdüm. Yatağımın çekici sıcaklığına yapışıp kalmak istiyordum; fakat kalkmak zorundaydım.

Bir yandan kendimi uykunun kollarından ayırmaya ikna ederken diğer yandan gözlerimi güçlükle aralayarak yatakta oturur pozisyona geçtim. Bu rutini işkenceye dönüştürmeyi nasıl başardığımı bilmiyordum. Bir süre hiç kıpırdamadan bekledim, sonrasında sendeleyerek odadan çıktım ve banyoya gittim.

Yüzümü yıkayıp aynaya baktım. Darmadağın saçlarla şişmiş bir çift göz de bana bakıyordu. Korkunç görünüyordum. Su dalgası şeklinde olan saçlarım bütün gece şiddetli bir rüzgâra maruz kalmış gibi elektriklenmişti. Her sabah aynı görüntüyle karşılaşıyordum, artık nasıl yatıyorsam? Söylenerek saçımı düzene sokmaya çalıştım. Bütün gece kasabanın sokaklarını koşmuşum gibi yine yorgundum. Gördüğüm rüyaların ardı arkası kesilmiyordu.

Bir süre uğraştıktan sonra saçlarımın hiçbir şekle girmeyeceğini anlayarak pes ettim ve at kuyruğu yapmaya karar verdim. Aynadan uykulu profilime bakarken Mina'nın saçını hiç toplamadığı aklıma geldi; gülümsedim. Nedenini sorduğum bir gün, dudaklarını hafifçe öne uzatıp huysuzca, "Kulaklarımın kepçe olduğunu görmüyor musun?" demişti. Her zamanki gibi abartıyordu ve Mina'ya herhangi bir şeyi anlatmak bazen imkânsız oluyordu.

Banyodan çıkmaya çalışırken ayak parmaklarımı eşiğe geçirdim. Ağzımdan çıkan feryatla sol ayağımı ellerimin arasına alarak hoplaya zıplaya odama daldım. Yatağımın yanındaki çift kapaklı gardırobu açtım ve üst üste binmiş elbiselere baktım. Yığınları bir süre karıştırdıktan sonra üzerime koyu mavi bir pantolon ve kırmızı bir bluz geçirdim. Saat sekize geliyordu. Çantamı kaptığım gibi alt kata indim. Hiçbir sabah aksamayan kahvaltı masasında babam oturuyordu.

"Günaydın." dedim mutfağa yönelerek.

Babam okuduğu kitaptan başını kaldırarak, "Günaydın." dedi ve tekrar kitabına döndü.

Salonu geçip mutfağa girerken Sean'ın merdivenlerden atlayarak geldiğini duyabiliyordum. Böyle giderse bir gün bir yerlerini kıracaktı. Yarı açık mutfak kapısını iterek başımı uzattım ve içeri baktım. Huan, pencere kenarındaki küçük masanın başında, yemek tarifi kitaplarından birinin üzerine eğilmiş bir şeyler karalıyordu. Saçlarını yine yeşil kalemiyle toplamıştı; anlaşılan akşama egzotik yemekler yiyecektik. Aslında iyi bir aşçıydı ama yeni tatlar denemek konusunda tam bir korkaktım ve egzotik içeriklerin sonu çoğunlukla fiyasko oluyordu.

AMİE - Gecenin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin