İçeri giren kişi ile donakalmıştım.
Kendime gelip siparişi hazırlamaya başladım. Siparişi teslim ettikten sonra Miraç'ın olduğu masaya yöneldim.
"Ben bir kah..." Beni gördüğü anda yüzü değişti.
Sonrasında kendini toparlayıp
"Ben bir kahve alayım" dedi. Siparişini yüzüne bakmadan alırken yan masa kurtarıcımmış gibi beni çağırmıştı. Hemen oraya yönelip
"buyurun ne istemiştiniz?"
"Bir çay alabilirmiyim yanınada muzlu rulo pasta"
"tabiiki" deyip tebessüm ettim.
Tam giderken "yanlış anlamazsanız sevgiliniz varmı" dedi.
"Üzgünüm iş saatleri arasında özel hayatımdan konuşamıyorum siparişinizi en kısa zamanda hazırlamaya çalışıcağım" dedim.
Masadan ayrılırken Miraç in pür dikkat beni izlediğini fark ettim.
Miraç'ın ve yan masanın siparişlerini hazırlayıp götürdüm. İlk olarak Miraç ın masasının siparişini verdim.
"Afiyet olsun"dedim. Yüzüme bile bakmadı beyfendi.
Yan masanın siparişini verdiğimde bana gülerek "teşekkürler" dedi.
Bende ona yapma bir şekilde tebessüm edip "afiyet olsun" dedim.Yarım saate kadar cafe'nin yoğunluğu azalmış ve geriye tek tük insanlar kalmıştı.
Biraz olsa dinlenme fırsatı bulmuştum.
Kafamı masanın üzerine koyup gözlerimi kapattım.Konuşma sesleri ile gözlerimi araladım. Olamaz uyuya kalmıştım.
Cafe fena halde kalabalıktı. Birisinin koluma dokunması ile kendimi geri çektim.
Cafe sahibinin oğlu olan Mert bana gülerek bakıyordu.
"Ohooo sana burası emanet felan edilmez hemen uyumuş'sun"dedi.
Ben tam bir şey diyecek iken o
"Tamam tamam şaka yaptım dinlenmek seninde hakkın anneme söyledim artık bende burada çalışıyordum. Evde canım çok sıkılıyor"
Can sıkıntısına işte çalışmak! Şaka gibiİçeri gelen arkadaş Grubu ile hemen defterimi alıp oturdukları masaya yöneldim. "Hoş geldiniz ne alırdınız" dedim.
"Bir orta kahve alayım" duyduğum sesle başımı defterden kaldırdım.
Miraç bey tekrar gelmişti.
Oyalanmadan diğer siparişlerinde alıp hazırlamaya yöneldim.
Mert ise " bu ne lan ayaklarım koptu yorgunluktan şuracıkta bayılabilirim"
"Abartma istersen"
"Ne abartması şu teri görüyormusun.
Diye kuru alnını gösterirken güldüm.
O sırada bir çift mavi gözüm üstümüzde olduğunu gördüm. Zaman akıp giderken Miraç ve arkadaşları hala cafe de oturup gülüşüyorlardı.
Gece çalışacak çocuk geldiğinde kırk yıl çalışmış gibi uyuyan Mert'in yanına gittim.
"Mert"
"Hı"
"Hadi uyan saat 12 oldu mesai saati bitti"
"Ha bittimi şükürler olsun hiç bitmeyecek zannettim." DediBen onun bu hallerine gülerken o hızlıca kalkıp arabasının anahtarını almıştı.
"Buyurun hanımefendi sizi gitmek istediğiniz yere götüriyim" dedi."Hay hay"
Biz çıkarken Miraç peşimden gelip
"Nereye gidiyorsun"
"Sanane"
"Ne sanane gecenin 12 sinde bir adamın arabasına biniyorsun sanane öylemi"
"Seni ne ilgilendirir. Sen git işine bak."deyip mert in arabasına bindim.
O araba gözden kaybolana kadar arabaya baktı. Ben onun neden bu kadar sinirlendiğini sorguluyordum.Derken evim dediğim yetimhaneye gelmiştik. Mert e teşekkür edip, yetimhaneye girdim. Ve kızları uyandırmadan yatağıma yattım. Bugünkü olanları düşünürken Miraç'ın neden o şekilde tepki verdiğini sorguluyordum. Ancak daha fazla gözlerim buna dayanamadı. Ve kendimi uykunun huzurlu kollarına teslim ettim.
Yorum yapıp beğenmeyi unutmayın 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bırak gizli kalsın
Romanzi rosa / ChickLitkimse beni sevmemişken sen beni sev. bırak ta bu sevgimiz gizli kalsın.