birlikte iki gün geçirmiştik ve onun yanındayken cennette gibiydim. her zaman yüzümü güldürüyordu ve mutlu olmamı sağlıyordu.benim kıyafetlerim onda kalırken, bende üzerimde onun kıyafetleriyle geri dönmüştüm. şimdi ise okul kıyafetlerimi giyip mecburi olarak okula sürükleniyordum. hwang hyunjin beni cennette hissettirip kısa bir süre unuttursa da, son sınıftım. beş ay sonra falan sınava girecektim.
dün sabaha karşı yatmıştık ve sabah hyunjin beni uyandırmadan kalkıp okula gitmişti. bende öğlen uyanmıştım ama içtiğim kas gevşetici hiç bir işe yaramamış gibi, kalçalarım fena derecede ağrıyordu.
bu yüzden öğleden sonra bile toparlanıp okula gidememiştim. gün boyu evinde kalıp akşama yemek yapmaya çalışmıştım ama başarısız olmuştum. hyunjin şahane yemeklerinden yapıp bana bol bol yedirmişti. onun sayesinde kilo alacaktım. sigara içmeme de izin vermiyordu.
okula girdiğimde sınıfa ilerledim. çantamı sırama bıraktığımda etrafa göz attım. jeongin ve changbin yan yana durmuş gülüşerek konuşuyorlardı. bu sorunu halletmiş olmasına sevinmiştim.
yerime oturunca kapıdan giren felix'i gördüm. yanıma gelip bana sarıldı. "cennette iki gün nasıldı bakalım?"
kıkırdadığında bende güldüm. "mükemmeldi. keşke her zaman o cennette kalabilsem."
başını salladı ve bana doğru eğildi. bir kez etrafa göz attı. "yatakta nasıl? bak chan duymasın bunu ama tamam mı?"
kahkaha atmış ve başımı iki yana sallamıştım. onların ikisi flört gibiydiler ama kabul etmiyorlardı. "flörtün öğrenmesin istiyorsan, sorma o zaman."
"flört falan değiliz biz. hem kaçmasana." başımı iki yana sallayıp önüme döndüm. "çok iyi. ne yapacaksın felix bunu?"
"senin için soruyorum aptal. üstelik niye sorduğumu biliyorsun. senin giyimin falan.." bahsettiği şeyi anlayıp başımı salladım. bundan hoşlanıp hoşlanmadığı hakkında soruyordu. üzerimde görmese bile felix bundan haberdardı. "evet, hatta geçen akşam onları giymemi istedi. o da bundan hoşlanıyor olmasaydı, söylemezdi."
başını salladı. bir şey diyecekken chan geldiğinde sustuk. başka bir konu açıldı. ardından ders başladı ve gün boyu derslere girdik.
öğlen arası olmadan önce yukarı çıktım. sınav haftası gelmişti ve soru hazırlamakla uğraşıyordu ve bende onu çok rahatsız etmiyordum ama özlemiştim. kapıyı çaldım ve içeri girdim. bana baktığında sadece kafamı uzatıp ona baktım. "müsait misin?"
kitapları kapatıp kenara koydu ve başını salladı. içeri girip kapıyı kapattım ve yanına gittim. sandalye çekecekken engelleyip kucağına oturttu. "seni özledim, daha fazla aşağıda duramadım. bugün dersimiz de yok."
"rehberliğinizi ben aldım. serbest çalışma da bende olacak. son iki saat sizinleyim." hafifçe başımı salladım ve başımı omzuna koydum. bana sarılıp saçlarımı öptü. bir süre öyle dururken gülümsedi. "ne oldu?"
"dün, sen gittikten sonra yan komşu geldi. biraz fazla ses yapmışız güzelim. gerçi senin sesin tüm binaya ulaşmıştır ama." omzuna vurduğumda kıkırdayıp bana daha sıkı sarıldı. "şaka yapıyorum. yatak odası, kadının çocuğunun yanındaymış. bunu söylemek için gelmiş. odanın yerini zaten değiştirecekmiş ama bir sonrakinde dikkatli olmamız gerek."
"bir sonrakinin olacağından çok eminsin bakıyorum da?" kucağından kalkacakken elleriyle belimi tutup beni kendine bastırdı. kalçalarım tam kasıklarının üzerindeyken arkam dönük olduğu için alt dudağımı ısırdım. "emin olmayayım mı güzelim? oyuncaklarına ayırdığın vakti, bana ayırman en mantıklısı olur."
"okuldayken şunu yapma." derin bir nefes alıp ona döndüm. onun elleri altında küçük çocuğa dönüyordum. "bu haftasonu kkomi'yi almaya gideceğim. döndüğümde onu ziyaret etmek için aynı şekilde gelirsin. hem, onunla tanışmak istiyordun."
bir anda kucağından kalkıp kapıya ilerledim. "bakarız." gülerek kapıya giderken arkamdan sızlandı. "söz ver."
kıkırdayarak dışarı çıktım. minho hyung ile karşılaşmıştım. "seungmin, biraz gelsene konuşalım."
başımla onayladım ve bu kat sessiz olduğu için terasın oraya doğru yürümüştük. "bak, hyunjin kendini ve işini umursamıyor ama okulda gerçekten dikkatli olmanız gerek. birkaç öğretmen senin sürekli onun odasına gidiyor olmanı çoktan konuşmaya başlamış bile. o çocuk gibi davransa da, sen onu yola getirirsin bunu biliyorum. beş ay kaldı. beş ay sonra ne isterseniz yapın."
"tamam hyung. ben onunla konuşacağım. haber verdiğin için teşekkürler." hafifçe başımı eğdim ve elini omzuma koyup sıktı. ardından aşağı inip sınıfa girdim.
sınıfa giren hoca bana göz atmış ve öyle başlamıştı.
galiba olay ciddiye binmişti ve okulda ekstra dikkatli olmamız gerekecekti.
•
hala bok gibi hissediyorum ama elimden geldigi kadar yazmaya calisiyorum bu ruh halimle soft devam etmez gerci ama ve hala i bet you icin bir seyler yazamiyorum konu aklimda ama kafam o kadar karisik ki yazip siliyorum kusura bakmayin ama kotu bir bolumde paylasmak istemiyorum:"
skz ile kalin staa💘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
philosophy teacher
Fanfictionhyunmin • jeongin var mısın iddiasına? seungmin varım jeongin ödül yok seungmin ödül hwang ve benim olacak • yari texting+yari duz yazi