asansörden indiğimde kapı ziline bastım. kapı açıldığında bana bakmış ve tekrar kapatmak için bir hamle yapmıştı. onu engelleyip hemen içeri girdim. "çık evimden.""bir kez olsun dinle beni, ne olursun. gerçekleri bilmen gerek." eliyle hala açık kapıyı gösteriyordu. "yaka paça çıkmak istemiyorsan, defol."
yanına gidip boşluğundan faydalanarak kapıyı kapattım ve kollarımı boynuna sarıp dudaklarımızı birleştirdim. karşılık vermemeye çalışsa da, alt dudağını ısırıp boğazından gelen kısık hırıltıyı kapmıştım. dudaklarını araladı ve öpüşmeyi derinleştirdim. nefes nefese ayrılınca gözlerimi aralayıp ona baktım. "senden çok hoşlanıyorum. jeongin sürekli senden bahsediyordu ve seni paylaşmak istemedim. kaybetmek istemedim. bu yüzden iddia koyduğunda anlık bir hata yaparak bunu kabul ettim. hatalı olduğumu biliyorum ama jeongin kendi yazdıklarını sana atmamış."
telefonumu hızla açıp ona mesajları gösterdim. elinin tersiyle telefonu itti. "bana kanıt göstermene gerek yok. başta hata yapsan bile buna devam ettin. neyi kazandın seungmin? benim ilgimi mi? düşünceli davranışlarımı mı? dikkatimi, aklımı mı?"
yutkundum ve dolu gözlerimle ona baktım. hala bana karşı sinirliydi ve bu kadar beklemem işe yaramamıştı.
"evet, bunları kazandın. kalbimi de kazandın. söylediklerinle, yaptıklarınla, farklı olmanla kazandın. ama kısa süreli kazançlar mutluluk getirmez seungmin. git ve jeongin'le iddialaşmaya devam et. evine de gittim de, onu ben öptüm de. anlatmaya devam et. senin için bir iddiadan önemsiz ne de olsa."
"bu sefer saçmalayan sensin! jeongin başından beri bunu planlıyordu. senin böyle düşünmeni isteyip bizim aramızın kötü olmasını. gerçekten, ben aptalım ve ona inandım. sende mi aptallık yapıp ona inandın?"
duraksadı ve bakışlarını kaçırdı. onu kaybetmek istemiyordum. iddia falan değildi bu. gerçekten kalbim onun için atarken, ondan ayrı kalmak istemiyordum.
elini tutup okşadım ve hızla atan kalbimin üzerine koydum. kalp atışlarım elinde yer edinirken gözlerine baktım. "senin yanında olduğum için bu kadar hızlı. çünkü umrumda olan iddia falan değildi, sendin. sadece seni başkasıyla görme düşüncesi beni çok korkuttu. dilim yalan söylese bile, burası söylemez."
kalbim çok hızlı atıyordu ve bunun normal olmadığını fark ettiğini biliyordum. bir elini yanağıma koydu ve eğilip dudaklarımızı birleştirdi. affedilmiş olmanın verdiği mutlulukla ona karşılık vermiştim. bir eli göğsümde dururken belime inip sıkıca sarılmıştı. bende kollarımı omuzlarına koyup bir elimi uzun ve sarı saçlarına daldırdım. tanrım, bunu hep yapmak istemiştim. saçları yumuşacıktı.
dudaklarımız ayrılırken geri çekilip bana baktı. "bu seni affettiğim anlamına gelmiyor. hala sana sinirliyim."
gülümsedim ve tekrar dudaklarımızı birleştirdi. bacaklarımı beline sararken bana destek oldu. yürümeye başladığını fark etmiştim. dudaklarımız ayrıldığında gözlerimi açıp ona bakmıştım. odasına gelmiştik ve beni yavaşça yatağın üzerine bıraktı. üzerime eğilip gözlerime bakmıştı. "ilk karşılaştığımızda, değişik bir çocuk olduğunu fark etmiştim. ama sonunda bu hale geleceğimizi tahmin edemedim."
bir elini saçlarıma koyup okşadığında gülümsemiştim. sinirli olması dışında, bana ve hislerime karşı koymamıştı. benden kendini uzaklaştırmamıştı.
"bundan memnun değil misin?" tek kaşımı kaldırarak sorduğumda gülmüş ve yaklaşıp saçlarıma bir öpücük kondurmuştu. "hayır, çok memnunum."
tekrar göz göze gelince ayrı kalmak istemediğim kırmızı dudaklarıyla kendi dudaklarımı birleştirdim. ara ara birbirimize tepki olarak ufak inlemeler sunarken, ıslak öpüşmemize devam ediyorduk. ellerim hala saçlarında dolaşıyordu ve bunun verdiği huzuru kelimelerle ifade edemezdim.
hwang hyunjin'in yatağında, onun altında böyle yatarak onunla öpüşmek bir ayrıcalıktı. elleriyle dokunduğu yerde huzuru hissettirirken, dudaklarıyla mutluluğu yaşatıyordu.
ben, gerçekten ona çok fena kapılmıştım. ne yapsa bana doğru gelirdi.
yanımda uzanıp bana sarılmışken yine saçlarımı okşuyordu ve burnunu saçlarıma yaslamıştı. bende beline sarılmıştım ve öylece uzanıyorduk.
"bu gece, bende kalsana." beklemediğim bu istek ile şaşırmıştım. benim için sorun yoktu ama annemin ne diyeceğini bilmiyordum.
"olur ama anneme haber vermem lazım." onaylar mırıltısını duymuştum. eğilip yanağımı öptü. "hadi, o zaman yemek yiyelim. ben bir şeyler hazırlarken sende anneni ara."
"bir şey yemek istemiyorum." doğrulurken mızmızlanarak konuşmuştum. yataktan kalkmıştı ama dönüp dudaklarımı öpüp geri çekilmişti. "duymamış olayım."
odadan çıktığında kendi kendime gülmüştüm. sonra cebimden telefonumu çıkarıp annemi aradım. "kalbimin sultanı, hayatımdaki tek kadın, yaşamımın anlamı nasılsın?"
"iyiyim iyi de, dökül bakalım seungmin. yine ne isteyeceksin?" güzel sözler sarf etmemden niyetimi her zamanki gibi direk anlamıştı. "güzeller güzeli annem, bu gece bir arkadaşımda kalsam ve eve gelmesem, bana çok kızmazsın değil mi?"
"ne demek o? kimde kalacaksın? ben tanıyor muyum? bak baban duyarsa çok kızar biliyorsun."
"evet anne, tanıyorsun. felix'te kalacağım. babam bir şey derse ben hallederim meleğim. seni çok seviyorum." lafı dolandırarak öpücük atmış ve aramayı sonlandırmıştım. yoksa uzatacağını biliyordum. telefonu kenara bırakıp mutfağa ilerledim.
sarı saçlarını üst taraftan toplamıştı. birkaç asi tutam önüne düşmüştü ve kendi kafasında belirlediği bir melodi ile kafasını sallıyordu. gülümseyerek onu izlemiştim. farklı yönlerini keşfetmeyi ve onu daha çok tanımayı seviyordum.
"sevgilim, orada dikilmek yerine bana şuradaki büyük bıçağı verebilir misin?" söylediği kelime ile duraksadım. sevgilim mi demişti?
sevgilim.. biz gerçekten sevgili miydik?
gülümseyerek dönüp şaşkın ifademe baktı. yanıma gelip yanağıma minik bir buse bıraktı. "ne o? neden şaşırdın? sevgilim değil misin?"
"biz.. şimdi gerçekten sevgili miyiz?" yüzündeki aynı gülümsemeyle ellerini belime sardı. "ikimizinde birbirine karşı hissi varken, başka ne olmamızı beklerdin güzelim?"
kalbim hızla çarparken dudaklarım kurumuştu. yutkunmaya çalıştım ve kolları arasından çıktım. "birden deme şöyle şeyler. bünye alışık olmayınca ters tepki veriyor."
gülerek peşimden geldi. birlikte bir şeyler yapıp yedik ve sonra tekrar odasına geçtik. kendi kıyafetlerinden verirken itiraz etmedim ve onları giydim. yatağın üzerinde uzanıp birbirimize sarıldık ve huzurlu bir şekilde gözlerimi kapattım.
•
nasi birlestiricem diye dusunup dusunup sonunda kaosu firsata cevirmeye karar verdim bence boylesi daha iyi oldu
yeni bir fic var elimde hazir just friends bitince onu da atsam ne yapsam..
neyse i bet you'ya da bakin uvey evlat gibi kalmis🥺🥺
skz ile kalin staa💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
philosophy teacher
Fanfictionhyunmin • jeongin var mısın iddiasına? seungmin varım jeongin ödül yok seungmin ödül hwang ve benim olacak • yari texting+yari duz yazi