6. Bölüm

188 30 6
                                    


5 OCAK

Ocak ayı biraz nemli geçiyordu. Islak, kuru ve soğuktu ve belki de hala kış mevsiminde oldukları için hava kendini oldukça hissettiriyordu. Mart son hızla yaklaşıyordu ve bu ikinci döneme çok bir şey kalmadığı anlamına da geliyordu aynı zamanda. Fakat Yoongi gibi son sınıf öğrencileri için, tüm yıl çoktan geçmişti.

Ve haftalar içerisinde mezun olacaklardı.

Dersi bittikten sonra Yoongi'yi Dekan çağırmış ve sevgililer gününde gerçekleşecek olan okul festivalinde kazanan parçası Lacrimosa'yı çalmasını istemişti ondan. Ulusal bir şampiyon olarak yeteneklerini diğer insanlara aktarmanın, neler yapabileceğini göstermenin onun bir görevi olduğunu söylemişlerdi. Ve bu aynı zamanda, yurtdışından teklifler alabilmesi için de iyi bir fırsattı.

Yoongi bu kadar ileri gidip gidemeyeceğinden emin değildi ancak işte buradaydı.

Ondan beklenen tek şey birkaç hafta boyunca en az iki saatini ayırarak performansını keman olmadan, yalnızca piyanoyla yapabilecek seviyeye gelmesiydi. Buna gülmek istemişti çünkü Lacrimosa'yı zaten kemansız, yalnızca piyanoyla öğrenmişti. Ergenlik yıllarında Lacrimosa'yı çaresizlik içinde olduğu için öğrenmişti. Lacrimosa onun parçasıydı çünkü söylemek istediklerinin müzik şeklini almış haliydi, sessiz gözyaşları, göklere yalvarışlarıydı.

Hiç duyulmayan yalvarışları.

Ayrıca günde iki saat prova demek Seokjin'i eskisi kadar sık görmeye müsait olmamak demekti ve bu bir şekilde ona acı veriyordu. Çıkmaya başlayalı daha o kadar uzun zaman olmamıştı bile, ama nedenini tam anlamasa da daha aç gözlü, daha muhtaç bir hale geliyor, gün geçtikçe Seokjin'e daha da fazla sahip olmak istiyordu.

Öncesinde aç gözlü olmanın, daha fazlasını istemenin, bir şeyin baş edebileceğinden de fazlasını istemenin onun için mümkün olmadığını düşünürdü ancak istiyordu işte. İstiyor ve arzuluyordu. Ve istediği maddi bir şey bile değildi, istediği şey dünyalar ya da onunla birlikte gelecek bir şey değildi. Yalnızca Seokjin'i istiyordu.

Düşünceleri, duygularının yoğunluğu, hissettiği duyguların onun sonu olma ihtimali onu korkutuyordu. Üzerinde yürüdüğü bulutlar henüz gücünü yitirmemiş olsa da kademe kademe incelmeye başlıyor ve altında yatan daha karanlık gerçeği ortaya çıkarıyordu.

Aldığı zihinsel eğitim ve nefes egzersizleri etkisini kaybetmişti. Eskisine kıyasla iki kat daha sık ilaç alıyordu dozaj arttıkça etkisi de hızlanır beklentisiyle.

Ancak hayır. Gün be gün, Seokjin'le birlikte olmaya başladığından beri, kalp atışları 3995'in altına inmiyordu, aşmasa da sınıra çok yakın. Oldukça endişe verici bir durumdu ve bu küçük gelişmeyi ailesiyle paylaşmamasının asıl nedeni de buydu. Uzun zamandır hayatta kalmayı, kalp atışlarını kontrol edebilmeyi başarmıştı, ilaç kullanarak ve duygularını yönetmeyi öğrenerek.

Belki müzik zihnindeki olumsuz düşünceleri arındırmasına yardımcı olabilirdi.

O gün için Yoongi'nin dersleri bittiğinde, provalara başlamak için müzik odalarından birine gitti doğruca. Elindeki temiz dosyanın içine Lacrimosa'nın notaları düzenli bir şekilde yerleştirilmişti. Büyük maun kapıları itti, ışığı yaktı ve kendi kendine gülümsedi.

Büyük bir piyano kendi başına tam merkezde duruyordu ve önündeki siyah deri kaplı bank uzun zamandır kullanılmamış görünüyordu, akşam üstü güneşi büyük, yüksek pencerelerden içeri dökülerek içeriye amber rengi bir ışıltı katıyordu.

Yoongi odanın ortasına doğru ilerledi. Parmaklarını enstrümanın siyah köşelerinde gezdirdi ve huzuru hissetti. Piyanonun kapağını kaldırdı sonra, sonra da desteği kapağın altına yerleştirerek açık bıraktı. Notaları yeni dosyasından çıkardı ve banka oturmadan önce karşısına yerleştirdi. Karşısında duran siyah ve beyaz tuşlara gülümsüyordu şimdi.

Painite Sorrel | YOONJIN (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin