uyarı: nefes alma problemleri
14 ŞUBAT
Alkış.
Selamlama.
Sahneden inme.
Performansın sonu.
Yoongi uzanıp telefonunu cebinden çıkarmadan önce alnında biriken teri sildi, kuliste REO Speedwagon'dan 'In My Dreams' çalarken. Giyinme odalarından birinde üzerine giydiği takım elbiseyi çıkardı üniversitedeki tiyatro ve drama kulübünün Jimin'in hatrına ona ödünç verdiği bu kıyafete zarar gelmeden geri verebilmek için.
Nefes al. Nefes ver. Yoongi günün geri kalanı için okulun fuarında Seokjin'le geçirmek için çıktı kulisten.
Dünyadaki diğer tüm şeyler içinde, S kelimesi hala onun için en yabancı ve en korkunç olanıydı çünkü bu kelimenin kendi üzerinde taşıdığı bir ağırlık vardı her şeye rağmen. Bir keresinde bir kitapta okumuştu, S kelimesi ağızdan bir kere çıktığında, bunu geri almak söz konusu değildi ve takılan tüm maskeler anında tuzla buz olurdu. S kelimesi insanları savunmasız ve şeffaf yapardı tıpkı çürüyen ipler, pasa temas eden çelikler gibi.
Belki, Yoongi'nin bunu bir daha söylememesinin, müzik odasında ilk söyleyişinin ardından Seokjin ona söylediğinde karşılık vermemesinin nedeni de buydu. Seokjin onu sevdiğini her söylediğinde Yoongi'nin yüreği titriyordu. Bu sözü her ne zaman Seokjin'den okusa ya da duysa panikliyordu. Kalbinin sıkışmasının o endişe verici hissi göğsünün derinlerindeki ağrıya hiçbir şekilde olumlu etki etmiyordu, aksine, ağır geliyordu. Yoongi asla mantıksız bir insan olmamıştı. Ve bu sözü geri söylememesinin nedeni, sevginin yalnızca sıradan kelimelerle iletebileceği bir şey olmamasıydı. Seokjin'i ne kadar sevdiğini çoktan ona hazırladığı çalma listeleri için seçtiği şarkılar üzerinden söylemişti. Yeterli olduğunu düşünüyordu.
Sevginin farklı formları vardı. Sevgi evrensel bir dildi. Ve Yoongi için, Sevgi, tatlı bir yasemin kokusu, pembe flamingolu gömlekler, kıvırcık saç ve laboratuvar önlüğü formunda bulmuştu onu.
Fuara yürürken Sevgi üzerinde düşünüyor ve hayret ediyordu.
Seokjin'in bölümü, her zaman yorgun olan ve tüten kahve dumanları yüzünden kafası iyi olan tıp öğrencileri, festivalin ev sahibiydi. En garipten (dart yerine neşter fırlatma, lastik eldivenlerden su balonları şişirme, çekiç fırlatma oyunundan sonra kan basıncını öldürme ve diğer bazı şeyler) en basite kadar (pamuk şeker, kızarmış yağlı yiyecekler, atış oyunları ve hatta tıbbi aletlerle oynanan bir bingo oyunu) her türlü şey düşünülmüştü. Fuarın büyük bir kısmı bu tarz şeylerle donanmıştı.
Okulunun hala bir atlı karınca kiralayacak bütçeye sahip oluşu Yoongi'yi şaşırtıyordu. Kahretsin.
Açılış performansını bitirdikten sonra vakit kaybetmeden ayaklanıp Seokjin'in sınıfının olduğu kısma, fuarın üçüncü bölgesine, 'Yalnızca Çiftler' temalı tonlarca etkinliğin olduğu yere gitmişti.
Seokjin'i bulmak kolaydı. Yoongi'ye göre, kalabalıkta Seokjin'i seçmek oldukça kolaydı çünkü güzelliğiyle, saçtığı ışıltıyla oldukça dikkat çekici duruyordu. Seokjin ve Jeongguk'un etrafta koşturduğunu ve oyuncu bir şekilde birbirlerine şişirilmiş plastik enjeksiyon balonlarıyla vurduğunu gördü. Gördüğü şey, Seokjin'in yüzündeki gülümseme hoşuna gittiği için orada durmaya devam etti, Jeongguk onu fark edene kadar.
Jeongguk Seokjin'i dirseğiyle dürttüğünde Seokjin etrafında dönüp kalabalığın içinde duran Yoongi'yi gördü ve gülümsedi. Ona el salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Painite Sorrel | YOONJIN (Çeviri)
Fanfictionorijinal hikaye ao3'te @cinderellacomplex tarafından yazılmıştır. *** "yaşayacak yalnızca bir yılın var," dedi seokjin, içi acıyan, anlayışlı bir tavırla. "ne yapmak istersin?" "canlı hissetmek istiyorum," diye yanıtladı yoongi, bakışlarını seokjin'...