3 - Mutsuz Dul Kadınlar

66 5 0
                                    

III

MUTSUZ DUL KADINLAR

Paris'in en korkunç köşelerinden biri kuşkusuz, Mazarine Sokağı'nın Guénégaud Sokağı'ndan başlayarak Seine Sokağı ile birleştiği yere kadar, Institut Sarayı'nın gerisindeki bölümüdür. Kardinal Mazarin'in Paris kentine armağan ettiği ve bir gün Fransız Akademisi'nin yerleşeceği kolejle kitaplığın yüksek gri duvarları bu sokak köşesini gölgeleriyle buz gibi soğutur; güneş burada kendini ender olarak gösterir, dondurucu bir poyraz eser. İflas etmiş olan zavallı dul kadın bu nemli, karanlık ve soğuk köşedeki evlerden birinin üçüncü katına yerleşti. Evin önünde Institut'nün binaları yükseliyordu; bu binalarda da burjuvalarca sanatçılar, atölyelerde de resim öğrencileri diye anılan yırtıcı hayvan kafesleri bulunuyordu. Institut'ye resim öğrencisi olarak giriliyor, buradan Roma'da devlet öğrencisi olarak çıkılabiliyordu. Yarışmacıların yıl içinde bu kafeslere kapatıldıkları dönemlerde bu çıkış işlemi olağanüstü gürültü patırtıya yol açıyordu. Ödül kazanabilmek için belirli bir zaman içinde heykeltıraş adayı bir heykelin killi topraktan bir modelini, ressam adayı Güzel Sanatlar Okulu'nda görülen tablolardan birinin kopyasını, mimar adayı bir anıt projesini yapmış, müzisyen adayı da bir kantat hazırlamış olmak zorundaydı. Şu satırların yazıldığı sırada bu hayvan barınağı, bu karanlık ve soğuk binalardan birkaç adım ötedeki o zarif Güzel Sanatlar Sarayı'na taşındı. Madam Bridau'nun pencerelerinden bu parmaklıklı kafesler rahatça görülebiliyordu, iç karartıcı bir görünümdü. Kuzeyde görünüm Institut'nün kubbesi ile sınırlıydı. Sokaktan yukarıya doğru çıkarken, gözler ancak Mazarine Sokağı'nın başında duran fayton kuyruğunu görünce dinleniyordu. Bu yüzden dul kadın sonunda pencerelerine içi toprak dolu üç sandık koyup burada o "havai" bahçelerden birini kurdu; bu, polis kararlarına aykırıydı, yetiştirdiği bitkiler gün ışığını ve havayı kesiyordu. Seine Sokağı'na bakan başka bir eve bitişik bu evin zorunlu olarak pek az derinliği vardır, merdiven burada kendi üzerinde döner. Üçüncü kat son kattır. Üç penceresi, üç odası bulunur: Bir yemek salonu, küçük bir salon, bir yatak odası; karşıda da, sahanlığın öteki tarafında, bir mutfak, üstte kullanılmayan iki erkek çocuk odası ve çok geniş bir çatı katı.

Madam Bridau bu evi üç nedenle seçti: Küçüklüğü nedeniyle, kirası dört yüz franktı, dolayısıyla dokuz yıllık bir kira sözleşmesi yaptı; koleje yakınlığı nedeniyle, Lycée Impérial'e pek yakın bir yerdeydi; nihayet alışık olduğu bir mahalledeydi. Duvarları yeşil çiçekli sarı bir kâğıtla kaplı ve kırmızı döşeme taşları cilalanmamış yemek salonunda yalnızca çok gerekli şeyler vardı: Bir masa, iki büfe, altı sandalye; tümünü bıraktığı daireden getirmişti; yer bakanlığın mobilyaları yenilendiği sırada Bridau'ya verilmiş olan bir Aubusson halısı ile kaplandı. Dul kadın buraya Jacob Desmalter'in 1806'da on iki düzinelik seri halinde imal ettiği, maun ağacından Mısırlı başlarıyla süslü ve beyaz gül bezekli, yeşil ipek kumaş kaplı, çok amaçlı mobilyalardan birini yerleştirdi. Kanepenin üstünde Bridau'nun bir dostun yapmış olduğu pastel portresi hemen göze çarpıyordu; resim her ne kadar sanat açısından eleştirilebilir olsa da, bu gizemli büyük yurttaşın sarsılmazlığı suratından pekâlâ anlaşılıyordu. Hoş ve gururlu gözlerinin duru bakışı iyi yansıtılmıştı. İmparator'un, hakkında Justum et tenacem[5] dediği bu adamın sakınım yüklü dudaklarının belirttiği keskin zekâsı, içten gülümsemesi ve görünüşü ustalıkla olmasa da doğrulukla ortaya konmuştu. İnsan bu portreye dikkatle bakınca adamın her zaman görevini yapmış biri olduğunu görüyordu. Yüzü, Cumhuriyet döneminde görev almış birçok insana mal edilen o namusluluğu dile getiriyordu. Karşısında, bir oyun masasının üstünde asılı, İmparator'un Vernet[6] tarafından yapılmış renkli bir resmi parlıyordu; resimde Napoléon, arkasında muhafız takımı, at üzerinde hızla geçmekteydi.

Suyu Bulandıran KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin