22 - Ölümüne Bir Düello

22 2 0
                                    

XXII

Ölümüne Bir Düello

Ertesi gün saat dokuzdan on bire kadar kadınlar evlerin kapısında aralarında konuşuyorlardı. Bütün kentte bir gün önce Rouget babanın evinde meydana gelen o garip köklü değişikliğin dedikodusu vardı yalnızca. Bu konuşmaların özeti her yerde aynıydı.

— Yarın taç giyme şöleninde, Max ile Philippe Bridau arasında ne olup bitecek?

Philippe Védie'ye kısaca şöyle dedi:

"Altı yüz frank ömür boyu rant mı, yoksa kovulmak mı?"

Bu söz Védie'yi şimdilik Philippe ve Flore gibi çok büyük iki güç arasında yansız kıldı.

Max'ın hayatının tehlikede olduğunu bilen Flore, yaşlı Rouget'ye birlikteliklerinin ilk günlerine kıyasla daha nazik davrandı. Ne yazık! Aşkta çıkarcı bir aldatmaca gerçeklikten üstündür; işte bu yüzden bunca erkek, aldatmakta usta olan kadınların bedelini bu kadar pahalı öder. Suyu Bulandıran Kız ancak, koluna giren Rouget ile birlikte kahvaltı saatinde aşağıya inerken ortaya çıktı. Max'ın yerinde koyu mavi gözlü, soğuk, kötücül bir yüze sahip o sert askeri görünce gözleri yaşardı.

— Neyiniz var matmazel? diye sordu Philippe, dayısına günaydın dedikten sonra.

— Yeğenim, senin Yüzbaşı Gilet ile dövüşebileceğini öğrendi, böyle bir düşünceye katlanamıyor da ondan.

— Gilet'yi öldürmek gibi en ufak bir isteğim yok, dedi Philippe; yapacağı tek şey Issoudun'den çekip gitmek, satılacak bir miktar malla gemiye binip Amerika'nın yolunu tutmak; bu adama mümkün olan en iyi malları satın alması için para vermenizi size öğütleyecek ve ona iyi yolculuklar dileyecek ilk kişi ben olurum! Para kazanacaktır; hem bu, Issoudun'de geceleri derbeder yaşamaktan ve evinizde düzensiz bir yaşam sürmekten daha namusluca bir iş olacaktır.

— Bak, güzel bir şey bu! dedi Rouget, Flore'a bakarak.

— A-me-ri-ka ha! dedi Flore, hıçkırıyordu.

— Fransa'da yeşil bir redingot içinde çürümektense çekip New-York'a gitmek daha iyi... Şimdi bana diyeceksiniz ki adam usta: Beni öldürebilir! dedi Philippe.

— Onunla konuşmama izin verir misiniz? dedi Flore çekingen ve uysal bir tonla Philippe'e yalvararak.

— Kuşkusuz, gelip eşyalarını pekâlâ alabilir; ama ben o sırada dayımla birlikte olacağım, çünkü artık adamcağızın yanından ayrılmıyorum, dedi Philippe.

— Védie, diye bağırdı Flore, Hôtel de la Poste'a koş kızım, yüzbaşıya de ki ondan rica ediyorum...

— Gelip bütün eşyalarını almasını, dedi Philippe, Flore'un sözünü keserek.

— Evet, evet, Védie. Bu, beni görmesi için en uygun bahane olacak, onunla konuşmak istiyorum.

Dehşet bu kızda kini öyle bir bastırıyordu, şimdiye kadar hep pohpohlanmış biri olarak, güçlü ve acımasız bir karakterle karşılaştığında duyduğu heyecan öyle büyük olmuştu ki, zavallı Rouget ona boyun eğmeye nasıl alışmışsa, o da Philippe'e aynı şekilde boyun eğmeye alışıyordu. Védie'nin dönüşünü kaygı içinde bekledi, ama Védie Max'ın kesin olarak bu öneriyi reddettiği haberiyle döndü. Max, Matmazel Brazier'den eşyalarını Hôtel de la Poste'a göndermesini rica ediyordu.

— Bunları ona götürmeme izin verir misiniz? dedi Flore, Jean-Jacques Rouget'ye.

— Evet, ama döneceksin, dedi yaşlı adam.

Suyu Bulandıran KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin