VIII
Analık Duygusu Nasıl Körelir
Madam Descoings dudaklarını ısırdı, tedbirsizce bir laf etmişti. Gerçekten, Philippe merdivende kendi kendine şöyle söylüyordu:
"Bu yaşlı cadı piyangoya yatıracağı parayı nereye koyabilir? Boşa gidecek para bu, ben onu ne güzel kullanırdım! Kumarda ortaya dört kez elli frank sürdün mü, iki yüz bin frank kazanabilirsin! Bu, piyangoda kazanmaktan biraz daha kesin!"
Madam Descoings'in parasını gizleyebileceği yerin neresi olabileceğini düşünüyordu. Dinsel bayramlardan bir gün önce Agathe kiliseye gidip orada uzun süre kalıyor, kuşkusuz günah çıkartıyor ve kudas ayinine hazırlanıyordu. Noel arifesiydi, Madam Descoings kesinlikle Noel'de yenecek gece yarısı yemeği için tatlılar, şekerler almaya çıkacaktı, ama belki aynı zamanda piyangoya para da yatıracaktı. Piyango Bordeaux'da, Lyon'da, Lille'de, Strasbourg'da ve Paris'te her beş günde bir çekiliyordu. Paris çekilişi her ayın yirmi beşinde yapılıyor, listeler de yirmi dördünde gece yarısı kapanıyordu. Bizim asker bütün bu durumları inceledi ve değerlendirmeye başladı. Öğleye doğru eve geldi, Madam Descoings dışarıya çıkmış, ama dairenin anahtarını yanına almıştı. Bu sorunu çözmek güç olmadı. Philippe içeride bir şey unutmuş gibi yaparak kapıcı kadını çilingir çağırmaya gönderdi, iki adım ötede, Guénégaud Sokağı'nda dükkânı olan çilingir gelip kapıyı açtı. Kaba askerin ilk düşüncesi karyolaya yönelmek oldu; yatağı bozdu, tahta bölümüne bakmadan önce şilteleri yokladı, eli son şiltede bir kâğıda sarılı altın paralara değdi. Hemen şilteyi deşip dört yüz frank değerinde yirmi Napoléon altınını aldı, şilteyi yeniden dikmek zahmetine katlanmadan, Madam Descoings'in hiçbir şeyin farkına varmaması için yatağı oldukça ustalıkla yeniden düzeltti.
Kumarbaz üçer saat ara ile üç kez değişik şekilde, her kez de on dakika süre ile oynamayı düşünerek çevik adımlarla tüydü. 1786'dan bu yana –ki bu halka açık oyunların icat edildiği dönemdir– yönetimin korktuğu, kumarhanelerin deyimiyle de, "bankodaki parayı yemiş" olan büyük kumarbazlar hiçbir zaman başka türlü oynamamışlardır. Ama bu deneyimi kazanıncaya kadar, servetler yok olup gidiyordu. Kumarhane sahiplerinin felsefesi ve kazançları kasalarının rahatlığından, yarısı bankoya kalan eşit koşulla para sürmelerden, oyuncuların oyuna sürdükleri paraları ancak isteğe bağlı olarak tutmak ya da ödemekten ibaret olan, hükümetin izin verdiği göze çarpıcı bir kötü niyetten geliyordu. Kısacası, zengin ve soğukkanlı oyuncuyu kabul etmeyen kumar, bu düzenin çabukluğuyla sarhoş olmakta oldukça budalaca inat eden oyuncunun servetini yutuyordu. Otuz ve kırk oyuncuları neredeyse rulet oyuncuları kadar hızlıydılar. Philippe, bu olaylar fırtınasının ortasında, gözün açık ve zekânın parlak kalmasını sağlayan bir başkumandan soğukkanlılığını sonunda kazanmıştı. Bu arada şunu da belirtelim, Philippe Paris'te her akşam başı dönmeden bir uçurumu seyredecek kadar güçlü bin insanı yaşatan o kumar yüksek politikasına erişmişti. Dört yüz frankı ile o gün servet yapmaya karar verdi. İki yüz frankı yedek olarak çizmelerinin içine, iki yüz frankı da cebine koydu. Saat üçte, bugün Palais-Royal Tiyatrosu binasında bulunan, bankocuların en yüklü paraları tuttukları oyun salonuna geldi. Yarım saat sonra buradan yedi bin frank kazanarak çıkıp beş yüz frank borçlu olduğu Florentine'i görmeye gitti. Ona bu parayı ödedi ve temsilden sonra Rocher de Cancale adlı lokantada yemek yemeyi önerdi. Dönüşte Sentier Sokağı'ndaki gazete idarehanesine uğrayıp dostu Giroudeau'ya planlanan gala yemeğinden söz etti. Saat altıda Philippe yirmi beş bin frank kazandı, kendine verdiği sözü tutarak dışarıya çıktı. Akşam saat onda, yetmiş beş bin frank kazanmıştı. Çok iyi geçen yemekten sonra, Philippe sarhoş ve kendinden emin bir halde gece yarısına doğru yeniden kumara döndü. Kendisine koymuş olduğu kuralın tersine, bir saat oynayıp kazancını iki katına çıkardı. Oyun yöntemiyle kendilerinden yüz elli bin frank kopardığı bankocular ona merakla bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suyu Bulandıran Kız
Historical FictionHonore de Balzac (1799-1850): Fransa'nın 19. yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı eski ve yeni romanlarını 1830'dan sonra İnsanlık Komedyası başlığı altında toplamıştır. Suyu Bulandıran Kız bu anıtsal eserin "Töre İncelemeler...