Bölüm 7

7K 288 25
                                    

Dalia yeni adıyla Aysima şaşkın bir biçimde taşlığa ilerliyordu. Harem de dönen dedikodular da koskaca hünkarın kadınlara ilgi duymadığını bile düşünülüyordu ama o kendisine aşıktı. Başını kaldırdığında taşlığa geldiğini fark etti. Ona neden Valide sultan ve hünkarla yemek yediğini soranlara Mehmed hakkında diyip geçiştiriyordu. Küçük odada geceliklerini giyip yer yatağına girdi. Gözlerini kapatıp kendisine uzunca gelen ama aslında oldukça kısa olan rüyalara daldı.

Dalia kendi memleketinde Rusya'da kırlarda koşuyordu. Bir anda önüne gelen kirli adamlar ile kendini gemide buldu. Çırpındı ancak kurtulamadı. Gözleri kararıp tekrar düzeldi. Harem de temizlik yapıyordu. Tekrar karardı. Karşısında Aysima ve Murad vardı. İkisi de birbirine aşkla bakıyor dilleri susuyor, gözleri konuşuyordu. Gözleri tekrar ve son kez karardı. Karşısında kucağında ki bebeğe büyük bir ilgi ve aşkla bakan kendisi vardı.

"bana bu hissi yaşattığın için teşekkür ederim Ahmedim."

Aysima gözlerini hızla açtı. Sabah olmuştu. Aklına tekrar rüyası geldi. Avucunu alnına koyup nefes aldı. Rüyasında adını söylüyordu. Ahmedim. Yavaşça ayağa kalkıp kenarda duran testiden bir tas su doldurup tek yudum da hepsini içti. Yatağını toplayıp mor taşlı elbisesini giyip başına elbisenin örtüsünü takıp sessizce hasbahçeye çıktı. Çıkar çıkmaz tam karşısında kocaman elma ağacını gördü. Aklına çocukluk anıları geldi.

"Dalia, Dalia neredesin?"

Dalia babasının sesini duyunca hemen elini ağzına götürdü. Şuan tam babasının karşısında ağacın tepesinde oturuyordu.

"yoksa yine mi ağaç tepelerine çıktın?"

Yürüyerek Dalia'nın çıktığı ağacın altına gelip başını, kaldırdı ve yukarı baktı. Ay yüzlü, tek ailesi olan kızı oradaydı. Yüzüne bir gülümseme koyup hızla kızımı kucağına alıp aşağı indirdi. Dalia sonunu bildiği için kaçmaya başlayacaktı ki babası onu tutunca bu eylemi sonuçsuz kaldı. Babasının kendisini gıdıklaması ile kahkaha atmaya başladı.

"baba dur yapma. Çok gıdıklanıyorum. Ayy karnım ağrıyor."

Aysima gözünden akan yaşı silip dikkatlice ağaca çıkmaya başladı. Tam kendine oturmak için güzel bir yer bulduğun da karşısından yeşil, olgun bir elma gördü. Onu koparıp büyükçe bir parça ısırdı. Ağaç kocaman olduğu için tam tepesine çıkmamıştı ama buradan da çoğu yeri görüyordu. O sırada Sultan Murad'ın saraydan çıkıp tam olduğu yere gelmeye başladığını gördü. Çokta umursamayıp elmasına geri döndü. Fakat onun şaşıracağı bir şey oldu. Murad tam o elma ağacının dibine oturup defterini açtı. Aysima sayfaları görüyordu hep kendisi vardı. Kesinlikle çok güzel çizilmişti. Yeni temiz bir sayfa açınca eşine kömürün alıp çizmeye başladı. İlk önce yüz hatlarını çizmeye başladı. Yüz tamamlanınca dikkatli bir şekilde gözlere devam etti. Aysima pür dikkat onu izliyordu. En sonunda ağaçta oturmaktan poposu ağrımaya başladığında dikkatle aşağı inmeye başladı.

Murad ayaçtan gelen ses ile defteri kapatıp yukarı baktı. Onun bakmasına gerek kalmadan Aysima aşağı atlamıştı bile.

Aysima elbisesini silkeleyip Murad'ın önünde eğildi.

Murad ayağı kalkıp Aysima'nın önüne geçti. Elini çenesine koyup başını kaldırdı.

"beni mi izliyorsun ay yüzlüm"

Aysima hemen kendini savunmaya başladı.

"hayır sen geldiğinde ben ağaçtaydım. Yani sonradan gelen sensin. Bu yüzd-"

Sözlerini kesen dudaklarının üstünde ki dudaklardı. Dudakları istemsizce hareket etmeye başlayınca gözleri de kapandı. Nefessiz kalınca ayrıldılar.

"akşam beni bekletme ay yüzlüm. Hasret kalırım sonra sana."

Murad arkasını dönüp saraya ilerlerken Aysima eşimi dudağına koydu ve fısıldayarak konuştu.

"bekletmem"



Ben heyecandan nasıl yazacağımı bilemedim. Umarım beğenmişsinizdir. Kitap hakkında ki düşüncelerinizi bekliyorum.

AY YÜZLÜM (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin