Ethan ve Eleman

244 14 38
                                    

İyi okumalar!

Betty, annesinin bağırışlarıyla gözlerini açtığında, rüyasının en güzel yeri bölünmüştü.

Yine onu görmüştü rüyasında

Yatağından kalkarken bu hissettiklerinin, düşündüklerinin dünyanın en aptal şeyi olduğunu o günden beri belki beş yüzüncü kere tekrar ediyordu.

Ama yine de, duramıyordu düşünmeden.

Öyle çok şairane konuşmamıştı, tipinin de Betty'nin daha önce rastlamadığı bir muhteşemliği yoktu.

Belki de, galiba hatta, en çok bu etkilemişti onu.

Dediği gibi, tamamen aptalcaydı.

Annesini yatağından sırtladı, tuvalete götürdü. Onu tekrar salondaki küçük koltuğa oturttu. Odasından cüzdanını alıp karıştırdı. İki sickle ve bir knut'u vardı. Yanında da birkaç pound.

Muggle market büyücü marketlerinden çok daha ucuz olduğu için üstünü giyinip yürümeye başladı. Her yere olduğu gibi o markete de borçluydu, üstelik kira vakti geliyordu ve elindeki para karınlarını bile doyurmuyordu.

Üstündeki ince hırkaya sarılırken ofladı. Bir iş daha yapması gerekecekti.

Marketten çok bir şey almadı. Ekmeğe ve peynire para verip, geriye kalan şeyleri tılsımladığı çantasına doldurdu. Kasiyer ve çalışanların fark etmediğini biliyordu ama yine de her zaman olduğu gibi marketten çıkarken nefesini tutmuş, yakalanma ihtimaline karşın koşmaya hazırlamıştı kendini.

Ama yine bir şey olmadan kasabanın kalabalığından kurtulup eve varmıştı. Annesinin her zamanki "neden geç kaldın" "ne işe yarıyorsun" benzeri şikayetlerine kendini kapattı. Düşüneceği, kafasını yoracağı daha önemli şeyler vardı.

Her ne kadar bir iş almak zorunda olsa da bir yerleri soymak istemiyordu. Üstelik soyulacak pek bir dükkan da kalmamıştı, neredeyse tüm Diagon'u elden geçirmişti. Bir tek o bar duruyordu, orayı soymaya da cesaret edemiyordu.

Belki sözleri belki davranışlarıydı ama Betty, orayı, onu, kendiyle kirletmek istemiyordu.

Kafasını salladı. Ne zaman bu kadar umrunda olmuştu? İnanmazdı o ilk görüşte yıldırım aşkı palavralarına ama kendi de aynı şeyi yapıyordu sanki şimdi.

Annesine kahvaltısını hazırlayıp tepsiyi önüne koydu. Onun kahvaltısını yapmasını beklerken sabırsızlanıyordu, bir an önce evden çıkmak istiyordu.

Annesi küçük televizyonlarına daldığından ona fazla bulaşmamış, çemkirmelerini ekrandaki karakterlere savurmuştu. Betty, boşalan tepsiyi aldı. Annesinin yanına su ve meyve bırakıp üstünü değiştirdi.

"Geç kalma!" Annesi bağırırken Betty üzerine bir hırka çekip cisimlendi. Gözlerini açtığında barın karşısındaydı.

Cebinde buraya harcayacak tek bir kuruş olmamasına rağmen kapıyı itmişti. Çalan zil, tezgahta tartışan iki adamın dikkatini çekmediğinden Betty bunu bir işaret almış ve kapıya yakın bir masaya geçip köşeye sinmişti.

"Of Sirius! Gelip buradan çalışan alıp kaçırıyorsun sürekli."

"Buraya çalışan bulmak daha kolay Petey, herkes Hogsmeade'e gelmek için can atmıyor."

"Ella niye gitti o zaman?" Sirius omuzlarını silkti. "Kendi Muggle işleriyle ilgilenecekmiş, üniversite falan okuyacakmış. Yarı zamanlı çalışacak ama yetmiyor o. Bana tam zamanlı biri lazım." Betty bir an nefesini tuttu.

Çapulcular: Geri DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin