Bir Misafir ve Dört Yıl On Ay

330 18 84
                                    

Bu bölüm sanırım biraz farklı bir yazım tarzıyla oldu. Beğenirsiniz inşallah.

Canlı bir ilkbahar cumartesisiydi ve Lily, gelecek arkadaşıyla buluşmak üzere hazırlanıyordu.

Omzuna dökülen saçlarına şekil vermek, okul zamanındaki saçlarına kıyasla çok daha kolaydı. Bir kelebek tokayla yüzünün iki yanına dökülen saçlarını geri tutturuyordu sadece.

Küçük aynasının önünde duran saate baktı, kahvaltının bitmesine yarım saat kadar kalmıştı ve o, kaçırmak istemiyordu. Küçük odasının kapısının yanında duran sandalyenin üzerine attığı cübbesini aldı. Normalde hafta sonları kimse kolay kolay cübbe giymezdi ama Lily'nin hoşuna gidiyordu.

"Günaydın profesör." Büyük salonun kapısında karşılaştığı iki üst sınıf kıza gülümsedi. "Günaydın hanımlar."

Öğretmen masasına yürürken sağdan soldan yükselen "günaydın"lara da aynı kibarlık ve samimiyet ile cevap vererek kendi yerini aldı.

"Günaydın Lily."

"Günaydın Remus." Remus normalden birazcık daha süslü duran Lily'i süzdü. "Hayırdır profesör? Bu ne şıklık?" Lily kısa ve sesli bir gülmeyle gözlerini devirdi. "Tek farkım altımdaki pantolon, sen de..."

"Seni hiç klasik giyinmiş görmesem inanacağım, bu senin 'bir yere gidiyorum' üst başın. Yeme beni Lily kaç yıllık arkadaşınım."

"Öyle bir anlattın ki gören de tuvalet giyindim sanacak, beni kendimden şüphe ettiriyorsun." Remus güldü. "Severus ile buluşacağım." Remus'un gülümsemesi yavaşça soldu.

Lily bunu görmüştü, görmese bile tahmin ederdi zaten. Ama artık umursamıyordu, yorulmuştu.

Severus, James ile boşandıktan sonra koşulsuz şartsız yanında olan nadir insanlardandı. Remus öyle olmamıştı, olamamıştı. Her ne kadar Lily ile konuşmaya, onu yalnız bırakmamaya çalışsa da sadakati James'den yana olmuştu.

Lily buna şaşırmamıştı, tahmin edebiliyordu çünkü.

Aklına gelen kötü anları dağıtmak adına kafasını hafifçe sağa sola sallayıp Remus'a döndü.

"Sen ne yapacaksın?" Lily sordu. "Bilmem. Biraz ders hazırlıkları yaparım, sonra muhtemelen Hogsmeade. Belki Diagon'a da gidebilirim belli olmaz." Lily başını aşağı yukarı sallayarak onu dinlediğini belirtti.

Kahvaltılarının geri kalanında başka konulardan sohbet ettiler. Yeni çıkan iksirler, Mary'nin birinci sayfada yazdığı haber, öğrencilerin arasında dönen dedikodular...

"Eh sana afiyet olsun profesör," Lily saatine bakarak kalktı. "Benim saatim geldi. Gitmem gerekiyor."

"Görüşürüz, iyi eğlenceler." Lily Remus'a el sallayıp boşalan salondan hızla ayrıldı. Öğrencileri götürmek üzere gelen vagonlardan birine binip yürüyerek on beş dakikada gideceği yoldan on dakika kâr ederek vardı.

Kasabada yavaştan ısınan havaların etkisiyle papatyalar çıkmıştı ve Severus, vagonların durduğu yerdekilerin bir kısmını toplayıp küçük bir buket yapmıştı.

"Onlar bana mı yoksa bir misafirimiz mi olacak?" Lily'nin cümlesiyle Severus arkasını döndü. Elindeki buketi önce kendi burnuna götürüp kokladı ve Lily'e uzattı.

"Sana tabii ki, en sevdiğin çiçekler değil mi?" Lily gülümseyerek buketi aldı. "Evet, doğru diyorsun." Lily elinde tuttuğu çiçeklerin saplarına baktı, taç yapacak kadar uzunlardı.

"Teşekkürler Severus, çok kibarsın." Severus gülümsedi. "Rica ederim, ne demek." Beraber kasabanın daha kalabalık sokaklarına daldılar.

________________________________

Çapulcular: Geri DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin