Quidditch ve İksir (ve Sarı Eldiven)

162 8 9
                                    

Sevgili okurlar! Yine kısa yazıcam diyip uzun yazdığım bir bölümle karşınızdayım. Ne yapayım, partiyi bir üçüncü bölüme bırakmak istemedim.

Bu bölüm ilk defa ciddi anlamda şarkılar sayesinde yazdım. Her bir parça farklı bir şarkıyla yazıldı ama unuttum neyi neyle yazdığımı. Sadece bir parçayı biliyorum o da bu bölümün yazılmasını sağladığı için. Bölümü okuyun, onu aşağıda söylerim şimdi tadı kaçmasın.

İyi okumaalaaaar!!



"Evet gençler yeterince zıpladık, biraz da sakinleşelim.." DJ Sirius'un ayarladığı bir mikrofona konuştu ve cümlesinin peşine yavaş bir şarkı girdi.

Dört köşeli dükkanın bir köşesinde Khai, Axel, Aureolin ve Cassandra dörtlüsü vardı; diğer köşesinde Marcus ve Natalie, üçüncü köşesinde Poppy-Viridian çifti ve Poppy'nin arkadaşları varken son köşesinde hafiften sarhoş parti sahipleri vardı.

Aslında hepsi hafiften sarhoş değildi, yalnızca Betty ve Peter. Onlar da shot yarışına girdiklerindendi.

Sağa sola yalpalanan Betty, giren şarkıyla beraber Peter'ın kolunu tuttu. "Hadi." Dağınık adımlarla onu pistin ortasına çekti ve dans etmeye başladılar. Onlar için bir balo salonunda büyük bir orkestra eşliğinde dans ediyor gibi gelse de aslında birbirlerine yaslanıp sağa sola sallanıyorlardı.

Öğrencilerden de birkaç çift Peter ve Betty'i takip edip çıkmıştı. Sirius sözleri giren şarkıya gülümsedi, arkasını dönüp bir kolunu önüne katlayıp hafifçe eğildi ve Marlene'e baktı.

"Madam?" Marlene Sirius'un imasını anlamıştı. "Mösyö?"

"Bana bu dansı lütfeder misiniz?"

"Hayır?" Sirius bir gülümseme eşliğinde kaşlarını çatarken Marlene'nin elini tuttu ve onu döndürerek piste götürdü. Marlene ise gülüyordu.

İkili, ilk danslarını yapmaya çalışıyordu. Sirius her şeyin nostaljik olmasına özen gösterdiği bu gecede, Marlene ile paylaştığı ilk dansı da unutmamış ve o şarkıyı koymuştu.

Marlene Sirius'un elini kavramasını, bel çukurunda oturan elini ve aralarında birkaç santim olan bedenleri üzerine bir de ilk danslarında çalan şarkıyı umursamamaya çalışıyordu. Bunların hiçbiri, onun için ifade ettiği anlamı ifade etmiyordu.

Ama yine de yüzünü kaplayan kocaman gülümsemeye engel olamıyordu.

Sirius onu hızlı bir şekilde döndürünce bir kahkaha daha attı. Kalbi tıpkı o zamanki gibi çarpıyordu. Sanki yeniden on yedi olmuş, sanki yeniden ona olan duygularının farkına varıyordu.

İlginç bir duyguydu, hiç bitmesini istemediği bir kıpırtı, bir heyecandı.

Ama şarkı bitti. Onunla beraber genç ikilinin dansı da bitti. Sirius hafifçe eğildi, Marlene'in elini öptü. Marlene de bir ayağını diğerinin arkasına atarak hafifçe eğildi ve beraber -ellerini ayırmadan- arkadaşlarının yanına yürüdüler.

Sirius, Remus'un ona uzattığı bardağı almak için Marlene'in elini bıraktığında Marlene az önceki duyguların çekildiğini fark etti. Ellerini kavuşturdu, baş parmağıyla Sirius'un az önce bıraktığı yerleri fark etmeden ovmaya başladı.

"Hey!" Mary'nin sesi Marlene'in dalan bakışlarını üzerine çekmişti. Sirius da ona döndü. Mary köşeyi işaret ediyordu.

"Khai değil mi o?" Khai, tanıdığı büyüklerin ona baktığını görünce saklanabilir gibi arkasını döndü.

Sirius yerinden kalkıp ona yürümüş, omzundan tutup çevirmişti.

"Senin ne işin var burada?" Sirius'un yarı kızgın sorusuna karşın Khai gayet sakin bir cevap verdi.

Çapulcular: Geri DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin